Dictionnaire français turc

Transcription

Dictionnaire français turc
Dictionnaire français turc
HE : Haber Ekspres Izmir
HU : Hürriyet
Hütt : Hütteroth, Türkei
OB: Radyo Onbeş
aaaa
à l'alignement. sıra sıra
à l'arrière de. ardında
à l'arrière de. arkasında
à l'aube. erkenden
à l'avance. önceden
à bientôt. görüşmek üzere
à brève échéance. kısa vadede
à cause de. nedeniyle, sebebiyle, yüzünden
à contre-cœur. istemeye istemeye, zoraki, gönüllü
gönülsüz
à court terme. kısa vadede
à l'échelle de. çapında
à l'étranger. yabancı ülkede, yurt dışında
à l'extérieur. dışarıda
à la fois. bir arada, hem --- hem --à l'huile d'olive. zeytinyağlı
à l'identique. tıpkı tıpkısına
à l'improviste. pattadak
à l'intérieur. içeride
à long terme. uzun vadede
à longue échéance. uzun vadede
à louer. kiralık
à main levée. açık oyla
à mi-chemin. yarı yolda
à midi. öğleyin
à nouveau. yine
à perpétuité. müebbet
à peu près. yaklaşık
à pic. dik
à pied. yaya olarak, yayan
à plein régime. harıl harıl
à la recherche de. peşinde
à la Saint-Glinglin, aux calendes grecques, à la semaine
des quatre jeudis. çıkmaz ayın son çarşambası, çıkmaz
ayın son perşembesinde
à la suite de. peşinde
à tel point ... que. öylesine ... ki
à tous. hepinize
à vendre. satılık
à vie. ömür boyu
à voix basse. alçak sesle
à voix haute. yüksek sesle
à vos ordres. baş üstüne
à votre santé. şerefe
à vrai dire. doğrusu
aaab
abaisser. alçaltmak
abandonner. bırakmak, terk etmek, çökmek
abat-jour. abajur
abeille. arı
abîmer. bozmak, ihlâl etmek
s'abîmer. bozulmak, çürümek
abolir. iptal etmek, yürürlükten kaldırmak
abolition. iptal, kaldırılma
abonné. abone
abonner. abone etmek
s'abonner. abone olmak
aborder un sujet. söz açmak
aboyer. havlamak
abri. sığınak
abricot. kayısı
abriter. barındırmak
s'abriter. barınmak
abrogation. yürürlükten kaldırma
abroger. yürürlükten kaldırmak
abruti. düşüncesiz
absolument pas. kesinlikle
absorbé. absorbe
absorber. absorbe etmek
absorption. absorpsiyon
s'abstenir. sakınmak
abstention. çekimserlik
abstentionnisme. çekimserlik
abstentionniste. çekimser
abstrait. abstre, mücerret, soyut
absurde. abes, saçma
abysse. abis
aaac
académie. akademi
Académie des sciences de Turquie. TÜBA
académique. akademik
accabler. bunaltmak
accélérant. artan artanlar
accélérateur. gaz pedalı
accélérer. hızlandırmak, hızlanmak
accent. vurgu, şive
accent circonflexe. uzatma işareti
accentuer. vurgulamak
acceptation. kabul
accepter. kabul etmek
accès. nöbet
accident. kaza kazası
accidenté. inişli yokuşlu, inişli çıkışlı
acclamer. alkışlamak
accompagner. eşlik etmek, refakat etmek
s'accomplir. gerçekleşmek
accord. anlaşma, rıza
accorder, donner. lütfetmek
s'accorder. bağdaşmak, uyuşmak
s'accorder avec. uymak
accoster. aborda etmek, yanaşmak
accouchement, naissance. doğum
accourir. koşuşmak
accoutumance. alışkanlık
accro. bağımlı
accrocher, attacher, brancher, poser. takmak tak takın
s'accroupir. çömelmek
accumulation. toplama, yığın
accumuler. arttırmak, biriktirmek, toplamak
s'accumuler. birikmek
accusation. iddia, suçlama
accusé. sanık
accusé de réception. alındı haberli
accuser. suçlamak
acharné. azimli
acharnement. azim
achat. alım, satın alma
achats. alış veriş
acheter. almak, satın almak satın aldım
acheteur. alıcı
achever. tamamlamak
s'achever. neticelenmek
acide. ekşi
acier. çelik
acquérir. edinmek, elde etmek, kazanmak kazanır
kazanacağız
acquiescer. razı olmak
acquis. birikim
acquisition. iktisap
a été acquitté, blanchi (Michel Jackson). aklanmak
aklandı HU 14/06/05
acte. aksiyon, eylem, hareket
actif. etkin, faal
action. aksiyon, eylem, hareket
activer. faaliyete geçirmek
activité. etkinlik, faaliyet, icraat
activité de conseil. danışmanlık, müşavirlik
actuel. geçerli
aaad
adaptation. intibâk
adaptation, exercice. alıştırma
adapter, habituer. alıştırmak, uydurmak
s’adapter, s'habituer. alışmak
additif. katkı, katkı maddesi, katkısal
addition (restaurant). hesap
adieu. veda
L’Adieu aux armes (Hemingway). Silahlara veda. A
Farewell to Arms
adjectif. sıfat
adjudication. ihale
aaadm
admettre. içeri almak, kabul etmek
administrateur. idareci, yönetici
administration. idare, yönetim
administrations locales. yerel yönetimler
administrer. yönetmek
admiratif. hayran
admiration. hayranlık
admirer. hayran olmak
adolescence. ergenlik, yeni yetmelik
adolescent. ergen, yeni yetme
s'adonner à. benimsemek, kendini vermek, sarılmak
adopter. benimsemek
adoption. kabul
adorer. tapmak
adosser. dayamak, yaslamak
adresse. adres, beceri, beceriklilik, marifet
s'adresser. seslenmek
adroit. becerikli, marifetli
adulte. büyük, yetişkin
adverbe. zarf
adversaire. muhalif
aérer. havalandırmak
s'aérer. havalanmak
aérodrome. havaalanı
aéroport. havaalanı, havalimanı
aaaf
affaiblir. zayıflatmak
affaiblissent. zayıflama
affaire. iş işe, olay
affairé. işlek
affaires. eşya
affamé. abazan, aç
affecté. müteessir
affection. sevecenlik, sevgi sevginin, şefkat
affectueux. müşfik, sevecen, şefkatli
affiche. afiş, ilan, ilân
affirmatif. müspet
affliction. gam
affligé. gamlı
affligeant. acı
affliger. kahretmek, kahretmek -i
affluence. kalabalık
s'affoler. telaşlanmak
affreux. korkunç, çok çirkin
Afrique. Afrika
aaag
agacer. sinirlendirmek
âge. yaş yaşında
âge adulte. yetişkinlik
âge mental. zekâ yaşı
âgé. ihtiyar, yaşlı
agence. acenta, acentalık, ajans
l’agence Chine Nouvelle. Yeni Çin ajansının HU
23/11/07
agenda. güncel
s'agenouiller. diz çökmek
agent. acenta
agent de police. polis memuru
agent de presse. basın sözcüsü
agile. çevik
agilité. çeviklik
agio. acyo
agiter. sallamak
agneau. kuzu
agrandir. büyütmek
agréable. hoş
agréablement. hoşça
agressif. agresif, saldırgan
agression. tecavüz
agressivité. saldırganlık
agricole. tarımsal
agriculture. tarım, ziraat
ah bon ?. öyle mi?
ah si.... keşke
aaai
aide. himmet, yardım
aide-chauffeur, assistant, graisseur. muavin
aider. yardım etmek
aïe aïe. vah vah
aïeul. ata
aigle. kartal
aigre. ekşi
aiguille. iğne
ail. sarımsak
aile. kanat
aimable. nazik
aimer. beğenmek, hoşlanmak, sevmek seviyorum seviyor
sever serverim severler
s’aimer, faire l'amour. sevişmek
ainsi. böyle, öyle, şöyle
air. hava
aaaj
ajourner. ertelemek, talik etmek, tecil etmek, tehir etmek
ajout. ek, ekleme
ajouter. eklemek, ilave etmek, katmak
aaal
albanais. Arnavut
Albanie. Arnavutluk Zaman 17/06/05
alchimiste. simyacı
alcool. alkol
alcool éthylique. ispirto
ALENA. NAFTA
alentours. civar
aux alentours. civarında
alerte. çevik
Alexandre. İskender
Algérie. Cezayir
aligner. sıralamak
s'aligner. sıralanmak
alité. yatalak
Allemagne. Almanya
Allemand, Allemande. Alman
allemand (langue). almanca
aller, partir, s’en aller. gitmek gidiyorum gidiyorsun git
gideyim gidelim gittik
aller (substantif). gidiş
aller au front. cepheye gitmek
aller bien à. yakışmak
aller-retour. gidiş dönüş, gidiş geliş
aller simple. yalnız gidiş
allez !. hadi, haydi
alliance. ittifak
allié. müttefik
allô. alo
allonger. uzatmak uzatın
s'allonger. uzamak, uzanmak
allouer. tahsis etmek
allumage. yakış
allumer. yakmak
allumer la lumière. ışığı yakmak
allumette. kibrit
allusion. atıf, ima
alors, dans ce cas. öyleyse
alors, donc. yahu
alouette. tarla kuşu
alphabet. alfabe
altitude. irtifa, rakım
alvéole. hücre
aaam
amabilité. nezaket
amande. badem
amateur. düşkün
amateur d’art. sanatsever
ambassade. elçilik, büyükelçilik büyükelçiliği'ne Zaman
11/06/05
ambassadeur. büyükelçi, elçi elçisi
ambigu. iki anlama gelebilen, kaçamaklı, muğlak,
çapraşık
ambitieux. iddialı, tutkulu
ambition. ihtiras, tutku
ambulant. seyyar
aaame
âme. can canı canım canın canınız
améliorer. iyileştirmek, ıslah etmek
s'améliorer. iyileşmek, düzelmek
aménagement. düzen
amende. ceza
s'amender. tövbe etmek
amer. acı
américain. amerikan
amérindien. Kızılderili
Amérique. Amerika
Amérique Centrale. Orta Amerika
aaami
ami. ahbap, arkadaş, dost
amical. arkadaşça, dostça
amidonné. kolalı
amitié. dostluk dostluğun
Amnesty international. Uluslararası Af Örgütü
amnistie. af
amnistie générale. genel af
amnistier, pardonner, excuser. affetmek affedersin
affedersiniz
aaamo
amour. aşk
amour-propre. haysiyet
amoureux. aşık
amphétamine. amfetamin
ampoule. ampul
amusant. eğlenceli, eğlendirici
amuser. eğlendirmek
s'amuser. eğlenmek
aaan
an. yıl yıla yılından
l'an dernier. geçen yıl
analgésique. acı yitimi
ananas. ananas
Anatolie. Anadolu
Anatolie centrale. İç Anadolu
anatomie. anatomi
ancien. eski
ancre. çapa
ancêtre. ata
andalou. Endülüs
âne. eşek, merkep
anecdote. fıkra
ange. melek
Anglais. İngiliz
anglais. ingilizce
angle. açı
angle droit. dik açı
Angleterre. İngiltere
anguille. yılan balığı
animal. hayvan, hayvansal
animation. canlandırma, canlılık
animé. canlı, hareketli, işlek
animer. canlandırmak, yaşatmak
aaann
anneau, bague. halka, yüzük yüzüğün yüzüklerin
année. sene, yıl yıllar yıla yılından
année parlementaire. yasama dönemi
annexer. ilhak etmek, ilâve etmek
annexion. ekleme, ilhak, ilhak etme
annihiler. yok etmek
anniversaire. doğum günü, doğum yıl dönümü,
yıldönümü, yaş günü
annonce. bildiri, duyuru, ilan, ilân
annoncer. bildirmek bildirdi, ilan etmek HU 14/05/05
annuel. yıllık HE 04/02/05
annulaire. yüzük parmağı
annulation. iptal
annuler. iptal etmek
aaant
antalgique. acı yitimi
antipathie. antipati
antique. antik
antiquité. antika
Antiquité. İlk Çağ
anxiété. anksiyete
anxieux. anksiyöz
aoriste. geniş zaman
août. ağustos
aaap
apéritif. aperitif, açar
apéro (familier). aperitif
s'apitoyer. acımak
aplomb. cesaret
apocalypse. kıyamet
apogée. apoje, yeröte, doruk, zirve
apostrophe. kesme işareti
aaapp
apparaître. belirmek, görünmek, türemek
appareil. araç, aygıt, cihaz, makine makineyi
apparemment. görünürde, görünürlerde
apparence. görünüş
apparence extérieure. kılık
appartement. daire dairesi
appartenant. mensup
appartenant à. ait
s'appauvrir. yoksullaşmak
appel. arayış
appeler. çağırmak çağırıyorum çağırdık BZD 220
appeler (au téléphone). aramak
appétit. afiyet
applaudir. alkışlamak, el çırpmak
applaudissement. alkış
application. infaz, yürürlük
appliquer. infaz etmek
appliquer un jugement. bir yargıyı infaz etmek
appliquer à. uygulamak
apporter. getirmek getirirsin, götürmek
apprécier. tadını çıkarmak, takdir etmek, beğenmek
apprécier une chose en connaisseur. tadına varmak
appréhender. tutuklamak, vehmetmek
appréhension. vehim
apprendre. öğrenmek öğreniyorum öğrenirim
apprenti. çırak
approbation. onay, onaylama
approcher. sokulmak, yanaşmak
s'approcher. sokulmak, yaklaşmak, yanaşmak
approuver. onaylamak
appui. dayanak, destek desteği
appuyé. dayalı
appuyer. dayamak, desteklemek, yaslamak
s'appuyer. dayanmak, yaslanmak
après. ardından, sonra
après-demain. öbür gün
après-midi. ikindi, öğleden sonra
aptitude. beceri, beceriklilik
aquarelle. sulu boya
aaar
arabe. Arap
arachide. yer fıstığı
Ararat. Ağrı Dağı
arbre. ağaç ağaçım ağaca
arbrisseau. fidan
aaarc
arc-en-ciel. gökkuşağı
arche. tak
archéologie. arkeoloji
architecte. mimar mimarlar
architecture. mimari
archive. arşiv
archiver. depolamak
10 ares. dönüm
argent. gümüş, para param
argent de poche. harçlık
argent sale. haram para
Argentine. Arjantin
argile. kil
argument. ispat
aride. kurak, çorak
arithmétique. aritmetik aritmetiği Zaman 03/06/05
aaarmc
arme. silah silahlar silahı
arme de destruction massive. kitle imha silahı
armé. silahlı
armée. ordu
Arménie. Ermenistan
armer. donatma
armoire. dolap
armoire à glace. çam yarması
arnaque. üçkâğıt
arnaqueur. üçkâğıtçı
arracher. sökmek
arrangement. düzenleme
arrestation. tevkif, tutuklama HU 01/06/05
arrêt. durak durağı
arrêt, halte, pause. mola molası
arrêter. tutuklamak
s'arrêter. durmak durma durdu
s'arrêter (pluie ou vent). dinmek
s'arrêter à. uğramak
arrêter qqun. tevkif etmek
arrière. art
l'arrière. arka
arrivée. varış
arriver. varmak varır
arriver à. becermek
arrogance. kibir
arrogant. kibirli, mağrur
arroser. sulamak
art. sanat
artichaut. enginar
article. madde, makale
artificiel. yapay
artisan. esnaf
artiste. sanatçı
aaas
ascenseur. asansör
Asie. Asya
Asie Centrale. Orta Asya Orta Asya’da HU 27/05/05
Asie Mineure. Küçük Asya'ya
aspect. görünüş
asperge. kuşkonmaz
aspirer. emmek
aspirine. aspirin
assaillir. saldırmak
assassin. katil
assassiner. katletmek
assaut. hamle, saldırı saldırıda
assemblée. kurultay
assemblée des fidèles. cemaat
s'asseoir. oturmak oturuyor oturuyorlar oturun
s'asseoir en tailleur. bağdaş kurmak
assez. epey, epeyce, hayli, nispeten, oldukça, yeterince
assiéger. kuşatmak
assiette. tabak
assigner. tahsis etmek
assistant, aide-chauffeur, graisseur. muavin
association. birlik birliği, cemiyet, ortaklık, dernek
derneği’nin
associé. ortak
associer. ilişkilendirmek
assumer. takınmak
assurance. güvence, sigorta, teminat
assuré. sigortalı
assurer sa pitance. rızkını çıkarmak
aaat
atelier. atölye
athée. ateist (n. et adj. m. et f.), tanrıtanımaz
athlétisme. atletizm Zaman 20/06/05
atmosphérique. atmosferik
attaché de presse. basın ataşesi
attacher. takmak tak takın, tutturmak, ataşe
attaque. atak, hamle, saldırı saldırıda, tecavüz
attaquer. atılmak, hücum etmek, saldırmak
attardé. geri zekâlı
atteindre. ermek, ulaşmak, yetişmek,varmak varır
attendre. beklemek bekliyorum
attendre impatiemment. dört gözle beklemek
attentat. suikast
attention. bakım, dikkat, ilgi, merak, sakın, üzüntü
attentif. dikkatli
attentivement. dikkatle
atténuer. inceltmek
s'atténuer. incelmek
atterrir. yere inmek
atterrissage. iniş
attirer. çekmek
attitude. davranış, tepki, tutum
attraper. kapmak, yakalamak
attribuer. atfetmek, isnat etmek
attribut. yüklem
attribution. atfetme, isnat
attrister. acınmak
aaau
au XVIIème siècle. 17. yüzyılda
au courant. haberdar
au dessus de. üzerinde
au fait. sırası gelmişken
au fur et à mesure. gitgide, gittikçe
au hasard. rasgele
au maximum. en fazla
au milieu de. ortasında
au minimum. asgari, en az
au moins. en az
au moyen de. aracılığıyla, ile, vasıtasıyla
au pire. en kötü ihtimalle
au plus. en fazla
au profit. lehinde
Au revoir. Allahaısmarladık, hoşça kal(ın)
au revoir !. güle güle, iyi günler!
au sujet de. hususunda
au visage rond. ablak
aube. fecir, şafak. fajr
aubergine. patlıcan
aucun. hiç, hiçbir
aucunement. asla
audace. ataklık
audacieux. atak
audience. duruşma
auditeur. dinleyici
augmentation. artma, arttırma, artış, yükselme, zam,
çoğalma
augmenter. yükselmek
augmenter (intr.). artmak, arttırmak, büyümek büyüdü
HU 14/05/05
augmenter (tr.). arttırmak
aujourd'hui. bugün
aulx. sarımsaklar
auparavant. öncesi
auprès de. nezdinde
auriculaire. küçük parmağı
aussi. da, de (dahi), hem
aussi … que, autant que. kadar
Australie. Avustralya
austère. yalın
aaaut
Autant en emporte le vent. Rüzgar gibi geçti
autant que, aussi … que. kadar
auteur. yazar yazarlar yazarı HU 02/05/05
authentique. sahici
autobus. otobüs otobüsü otobüsle otobüste
autocritique. özeleştiri
autodéfense. meşru müdafaa
autogare. otogar
automatique. otomatik
automobile, voiture. otomobil
automne. sonbahar, güz
autonome. özerk
autonomie. özerklik
auto-proclamé. özel-seçilmiş
autorisation. izin, yetki
autorisé. yetkili
autoriser. müsaade etmek
autoriser, permettre. izin vermek
autorité. makam, salâhiyet, yetki
autoroute. karayolu, otoyol otoyolun otoyollar otoyolları
otoyolların otoyolda HU 14/11/07
auto-satisfaction. kendini beğenme
autour. etraf
autour de. etrafında
autour des palombes. çakırkuşu
autre. başka, başkası, diğer, gayri, öbür öbürlerinden,
öteki
l'autre. diğer
autrefois. eskiden
l'autre jour. geçen gün
autre que, sans compter. -den başka
Autriche. Avusturya’nın HU 17/11/07
aux environs. civarında
aaav
avaler. yutmak
avancé. gelişmiş
avancer. ileri sürmek, ileriye gitmek, ilerlemek
avant. önce, önceden
avant, moins (heure). kala
avant la leçon, avant le cours. dersten önce
avant-bras. önkol
avare. açgözlü, cimri, hasis, pinti
aaave
avec, au moyen de. ile
avec couchettes. yataklı
avec un bruit de cataracte. şarıl şarıl
avec un bruit de cliquetis. şıngır şıngır
avec un bruit de froissement. hışır hışır
avec un bruit de vaisselle cassée. şangır şangır
avec un bruit métallique. şıkır şıkır
avec plaisir. seve seve
avec quoi ? par quel moyen ? comment ? neyle?
aventure. macera, serüven
aventurier. serüvenci
avenue. cadde
averti. haberdar
avertir. ihtar etmek, ikaz etmek, uyarmak
avertissement. ihtar, ikaz, uyarma, uyarı uyarısı HU
20/06/05
aveu. itiraf
aveugle. kör
aaavi
avide. açgözlü
avidité. hırs
avion. uçak uçağın uçağım uçakla uçağının
avion de ligne. yolcu uçak
avion à réaction. jet, tepkili uçak
avis. açıklama
avis. beyanat, demeç, ilan, ilân
avis, affiche, annonce, publicité, réclame. ilan, ilân
aaavo
avocat. avukat
avoine. yulaf
avoir 30 ans. 30 yaşında olmak
avoir un accident. kaza geçirmek
avoir besoin de. ihtiyacı olmak
avoir comme interlocuteur. muhatap ile olmak
avoir conscience. bilincinde olmak
avoir la douleur d'apprendre. acı bir teessürle haber
almak
avoir des frais. masrafa girmek
avoir envie de. canı istiyor
avoir faim. acıkmak, karnı aç olmak
avoir froid. üşümek
avoir une fuite. damlamak
avoir honte. utanmak
avoir l'intention. niyetlenmek
avoir mal au cœur. midesi bulanmak
avoir le mal du pays. yurt hasreti olmak
avoir l'occasion. ele geçmek
avoir peur de. korkmak
avoir pitié. acımak
avoir pour but. amaçlamak, hedeflemek
avoir soif. susamak, susuz olmak
avoir vue sur. bakmak
avouer. itiraf etmek, itirafta bulunmak
avril. nisan
axe. eksen
ayant des taches de rousseur. abraş
ayant trait à. ilişkin
ayran (boisson au yaourt). ayran
azalée. açalya
azote. azot
azur. gök
bbba
B.P.. P.K.
bâche. yaygı
backgammon. tavla
badigeon. badana
badigeonner. badana etmek
bâfrer. abur cubur yemek
Bagdad. Bağdat Bağdat'ta Zaman 11/06/05
bague, anneau. yüzük yüzüğün yüzüklerin
baguette. değnek, çubuk
baguette magique. sihirli değnek
baie. koy
bail. kira
bailleur de fonds. finansör
baïonnette. süngü
baiser. öpücük
bbbal
balai. süpürge
balançoire. salıncak
balayage. tarama
balayer. süpürmek, taramak
balcon. balkon
baleine. balina
balivernes. safsata
balle. top
ballet. bale
ballon. top
ballot. denk (is.)
ballot. top
bbban
banane. muz
banc. bank, sıra
bande. bant
bande dessinée. çizgi
bandeau. çatkı
bandit. haydut, eşkiya
bandit de grand chemin. yol kesici
banlieue. banliyö, dolay
banque. banka bankaya bankası
banque centrale. Merkez Bankası
banquet. ziyafet
banquette. ranza
bantam. ispenç
baptiser. ad vermek, isim vermek
bbbar
bar (poisson). levrek
baraque. salaş
baratineur. palavracı
barbe. sakal
barbu. sakallı
barque. kayık, sandal
barrage. bent
barrer la route. önüne geçmek
barrette. toka
bartavelle. taş kekliği
bbbas
bas, peu profond. sığ
bas. alçak
bas. engin
bas. çorap
basane. meşin
basilic. fesleğen
basket-ball. basketbol
bassement. alçakça
bassin. havuz havzalari
les bassins d'eau potable. içme suyu havzalari
bbbat
bataille. muharebe
Bataille de Manzikert. Malazgirt Savaşı (1071)
bâtard. piç
bateau. gemi gemiyle, tekne
bateau à vapeur. vapur
bâtiment. bina
bâtiment, immeuble. apartman
bâtir. inşa etmek
bâton. değnek
battage. harmanlar
battre. çarpmak çarptım, darbetmek
battre des ailes. kanat çırpmak
se battre. savaşmak
se battre à coups de poings. yumruklaşmak
battu. yenik
baudet. eşek
bavard. geveze, çalçene, çenesi düşük
bavardage. gevezelik
bavarder. gevezelik etmek, sohbet etmek
baver (de colère). köpürmek (mec.)
bbbe
béat. mesut
beau. güzel güzeli, yakışıklı
beaucoup. bir hayli, çok, çokça
beaucoup de. bir hayli, birçok
beaucoup réfléchir. kafa yormak
beau-frère. bacanak, enişte, kayınbirader
beau-père. kayınpeder
beauté. güzellik
bébé. bebek bebeği bebeğin bebekte bebekler bebeklerde
bec. gaga
bécasse des bois. çulluk
bécassine des marais. su çulluğu
Belge. Belçikalı
Belgique. Belçika
bélier. koç
belle-mère. kayınvalide, kaynana
bénéfice. kar, kâr, kazanç, leh, yarar
bénéficiant d'une immunité. dokunulmaz
bénéfique. hayırlı
bénévole. gönüllü
bénir. kutsamak
berceau. beşik
berger. çoban
bergeronnette. kuyruk sallayan
berner. kazıklamak
besace. heybe
besoin. ihtiyaç ihtiyacı
béton. beton
beurre. tereyağı, yağ yağı
bbbi
bibliothèque. kitaplık (meuble), kütüphane
bien. güzel güzeli, güzelce, iyi, pek, peki
bien (substantif). mal
bien connu. maruf
bien au contraire. tam tersine
bien élevé. iyi huylu, terbiyeli
bien-être. refah
bienfaiteur. yardımsever
bien que. rağmen
bien sûr. tabii
bien sûr, volontiers. hay hay
bienfaits. iyilik, lütuf, nimet
bienfaiteur. hayırsever
bienheureux. mesut
biens. mal
bientôt. biraz sonra
bientôt, sous peu. yakında
bienvenue !. hoş geldiniz
bière. bira
bijou. mücevher
bijouterie. kuyumculuk
bijoutier. kuyumcu, mücevherci
bile. öd
billet. bilet
bisou. öpücük
bistrot. meyhane
bite. kus, sik, yarak
bizarre. acayip, garip, tuhaf
bizuth. acemi
bbbl
blâmer. sitem etmek
blanc. ak, beyaz
a été blanchi, acquitté (Michel Jackson). aklanmak
aklandı HU 14/06/05
blanchir. ağarmak
blanchisserie. çamaşırhane
blé. buğday
blessé. yaralı
blesser. acıtmak
blessure. yara, zarar zararı
bleu. acemi, mavi
bleu marine. lacivert
bloc. kitle
bloc-notes. not defteri
blocus. abluka
blond. sarışın sarışınları
se bloquer. takılmak
bbbo
bobard. martaval, palavra
bœuf. sığır, öküz
boire. içmek içer iç! içeyim içti
bois. ahşap, orman, tahta
boisson. içecek, içki
boisson forte. içki
boîte. kutu kutusu
boîte aux lettres, boîte postale BP. posta kutusu PK
boîte de conserve. teneke
boîte de vitesses. şanzıman
boiter. topallamak
boiteux. aksak
boitiller. aksamak
bol. kap, kâse
Bolivie. Bolivya HU 14/06/05
bombe à retardement. saatli bomba
bbbon
bon. iyi, peki, tamam
bonne année. iyi seneler, iyi yıllar
bon appétit !. afiyet olsun
bon courage !. kolay gelsin!
bon goût. zevk
bon marché, pas cher. engin, ucuz ucuzu
bon travail !. iyi çalışmalar
bon voyage !. iyi yolculuklar!
bond. hamle, hoplama
bonheur. keyif, mutluluk mutluluklar, saadet
bonjour. günaydın, merhaba
bonjour !. iyi günler!
bonne fête. bayramınız mutlu olsun, kutlu olsun hu
08/03/05
bonne santé. sağlık
bonnet. başlık
bonneteau. üçkâğıt
bonneterie. tuhafiyeci
bonneteur. üçkâğıtçı
bonsoir. iyi akşamlar
bonté. iyilik
bord. kenar, kıyı kıyısı kıyıları
börek (pâtisserie fourrée). börek
Bosnie-Herzégovine. Bosna-Hersek
Bosphore. Boğaz, Boğaziçi
bosquet. koru, kuruluk
bossu. kambur
botte. bot, çizme. csizma
bottine. bot
bbbou
bouche. ağız
bouché. tıkalı
bouchée. lokma
boucher. kasap
boucher. tıkamak
boucle. ilmik
boucle d'oreille. küpe
boue. çamur
bouffon. dalkavuk
bouger. hareket etmek
bouillir. kaynamak
boulanger. fırıncı
boulangerie. fırın
boule de neige. kartopu
boulet de canon. gülle
boulettes. köfte
boulevard. bulvar Bulvarı'nda
bourde. halt
bourdonnement. homurtu, vızıltı
bourdonner. homurdanmak, vızıldamak
bourg. kasaba
bourré. yüklü
bourreau. cellât celladı
bourse (d'étude). burs
Bourse des valeurs mobilières d’İstanbul. İMKB :
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
bout. uç
bouteille. şişe
boutique. dükkan
boutique (de luxe). butik
bouton. düğme
bovin. sığır
boycott. boykot
boycotter. boykot etmek
BP boîte postale. PK posta kutusu
bbbr
branche. dal
brancher. takmak tak takın
bras. kol kolu kollarında kolunuzu
brasero. mangal
brave. yiğit yiğidin
bravo !. maşallah !
bref. kısa
Brésil. Brezilya
brigade. tugay
brigand. haydut
brillance. parlaklık
brillant comme un sou neuf. pırıl pırıl
briller. parlamak, parıldamak
briquet. çakmak
brise marine. meltem
brisr, casser. kırmak kırdı kırmadım
brochette. şiş
brochette de viande. şiş kebap
brocoli. brokoli
broder. dokumak
bronzer, se mettre au soleil. güneşlenmek üstsüz
güneşleniyor güneşlendi HU 09/08/07
brosse. fırça
brosse à cheveux. saç fırçası
brosse à dents. diş fırçası
brosser. fırçalamak fırçaladım
brouhaha. hayhuy
brouillard. sis
se brouiller avec qqn. bozuşmak
brouter. otlamak
broyer du noir. kara kara düşünmek
bru. gelin
bruit. gürültü, rivayet
bruit de cataracte. şarıltı
bruit de craquement. çat
bruit de froissement. hışırdama, hışırtı
bruit de métal entrechoqué (pi. şıkırtı $$$
bruit de vaisselle cassée. şangırtı
brûlé. yanık
brûler (intr.). yanmak yandı
brûler (tr.). yakmak
brume. sis
brumeux. sisli
brun. yağız
brunir. esmerleşmek
brunir. esmerleştirmek
bruyamment. gürül gürül
bruyant. gürültülü
bbbu
buanderie. çamaşırlık
bûche. odun
budget. bütçe
buffet. büfe
buisson. çalı, çalılık
Bulgare. Bulgar
bulgare. bulgarca
Bulgarie. Bulgaristan
bulletin. bülten
bureau. büro, ofis, yazıhane
bureau de poste. postane, postahane
bureau des objets trouvés. kayıp eşya bürosu
bureaucratie. bürokrasi bürokrasisinin
burnous. bornoz
busard. delice
busard cendré. çayır delicesi
busard des roseaux. saz delicesi
busard Saint-Martin. gökçe delice
buse. şahin
buse variable. şahin
but. amaç, gol, hedef, meram
butin. ganimet
ccca
c'est au cadi de le faire. kadıya düşer
c'est-à-dire. yani
c'est pourquoi. onun için
c'est tout. o kadar
c'est vrai. sahi
ça fait longtemps. uzun zamandır
ça va mal entre eux. araları açık
cabane, cabine, masure. kulübe
cabine. kabin, kamara
caboche. saksı
cacahuète. yer fıstığı
cacao. kakao
caché. gizli
cache-col. atkı
cacher. saklamak
cachet. damga
cachot. hücre
cadavre, mort. ölü, ceset, kadavra
cadeau. armağan, hazine, hediye
cadi. kadı
cadre. çerçeve
cafard. hamamböceği
café. kahve kahvesi kahveye kahveyi kahveniz
café sans sucre. acı kahve
café turc. Türk kahvesi
cage. kafes
cahier. defter
cahoter, trembler. sarsılmak sarsılıyor HE 12/01/05
caïd. külhanbeyi
caille. bıldırcın
caille des blés. bıldırcın
caïque. kayık
Le Caire. Kahire Zaman 17/06/05
caisse. kasa
cccal
calamité. afet, felaket, felâket felâkettir
calcium. kalsiyum HU 04/01/07
calculé. hesaplı
calèche. fayton
aux calendes grecques, à la Saint-Glinglin, à la semaine
des quatre jeudis. çıkmaz ayın son çarşambası,
çıkmaz ayın son perşembesinde
califat. hilâfet
calme. sakin, uslu
calmer. yatıştırmak
se calmer. rahat etmek, sakin olmak, sakinleşmek,
yatışmak
cccam
camarade. kafadar, yoldaş
cambriolage. soygun
cambrioleur. soyguncu
camelot. işportacı
caméra. kamera
camion. kamyon
camionnette. kamyonet kamyonete
camp. kamp
camp militaire. ordugâh
campagne. kampanya, kır, sefer
campagne (élections). seçim yarışı
cccan
Canada. Kanada
canapé. kanepe
canard. ördek
canard. yalan haber
cancanier. dedikoducu
cancer. kanser kanseri
cancer du sein. meme kanseri HU 17/05/05
cancérigène. kanserojen HU 28/07/06
candidat. aday adaylar, namzet
candidature. adaylık, başvuru başvuruda, namzetlik
canif. çakı
cannelle. tarçın
canon. top
cantine. kantin
canular. yalan haber
canyon. kanyon
caoutchouc. kauçuk
cccan
cap. burun burnum burnumu
cap. rota
capable. yetenekli
capacité. iktidar, yetenek
capitaine. kaptan, yüzbaşı
capitale (ville). başkent başkenti başkentte, başşehir
Zaman 05/06/05
capot. kaporta
Cappadoce. Kapadokya
caprice. naz
car, parce que, puisque. çünkü
caractère. benlik, harf, huy, karakter, nitelik, vasıf
caractère, personnalité. kişilik
caractère secret. açmaz
caractériser. belirlemek, vasıflandırmak
caractéristique. tipik
caresse. okşayış
caresser. okşamak
carafe, cruche, pichet. sürahi
carnet. karne
Caroline du Nord. Kuzey Carolina HU 20/06/05
carotte. havuç
carré. kare
carte. cüzdan cüzdanı, kart kartı
carte d’étudiant. paso
carte(géographique). harita haritasi
carte d'identité. nüfus cüzdanı
carte de presse. basın kartı
carte de séjour. oturma kartı
carte de vœux. tebrik kartı
carte à jouer. iskambil
cartouche. fişek
cccas
cas. durum durumu
cas. vaka
caserne. kışla
casque. miğfer, tolga
cassé. bozuk, kırık
casser. koparmak koparmayın, kırmak kırdı kırmadım,
parçalamak
se casser. kırılmak kırıldı
casserole. tencere
casserole à café turc. cezve
cassolette. güveç
cassure. kırık
castagnette. çalpara
castré. iğdiş
castrer. iğdiş etmek
cccat
catastrophe. afet, facia faciada faciasının, felaket, felâket
felâkettir
catéchisme. dersiam
catéchiste. dersiam $$$
Caucase. Kafkas
cauchemar. kabus
cause. neden nedeni, sebep
causer. neden olmak
causer du souci. kaygılamak
causerie. konuşma
cavalier. süvari
cave. bodrum, mahzen
caverne. in, mağara
caviar d'aubergines. patlıcan salatası
ccce
ce. bu, şu
céder. çökmek
cèdre. sedir ağacı
ceinture. kemer
cccel
cela n'a pas avancé d'un poil. koyduğum yerde otluyor
cela suffit. yeter
célèbre. meşhur, tanınmış, ünlü
célébrer. kutlamak
célébrité. ün, şöhret
céleri. kereviz
célibataire. bekâr, mücerret
celle-là. o ona
cellule. hücre
celui-ci. bu
celui-là. o ona, şu
cccen
cendres. kül
cendrier. kül tablası, küllük
la Cène. son yemek yemeği
censure. sansür HU 17/06/05
cent. yüz
centime. kuruş
centrale nucléaire. atom enerji santralı, nükleer santral
centralisme. merkezcilik, merkeziyetçilik
centraliste. merkezci, merkeziyetçi
centre. merkez merkezi
centre commerçant. çarşı
Centre de recherche technologique. Teknoloji
Araştırma Merkezi, TEKAM
cependant. meğer
cercle. daire
cercueil. tabut
céréale. hububat, tahıl
céréales. hububat
cérémonie. tören
cérémonie de mariage, noce. düğün
cerf-volant. uçurtma
cerise. kiraz
cerisier. kiraz ağacı
certain. belirli, kesin, kimi
certains. bazı, birtakım, kimileri
certifier. gerçekleştirmek
cerveau. beyin
cervelle d'oiseau. kuş beyni
ces derniers temps. son zamanlarda
cessez-le-feu. ateşkes
ceux-ci. bunlar
ceux-là, ils, eux. onlar, şunlar
ccch
chagrin. acı, acık, keder
chagriner. kahretmek -i
chaîne. zincir
chair. et
chaise. iskemle, sandalye
chaleur. hararet, sıcaklık, ısı
chalvar. şalvar
chambre. oda odanın odanız odası
Chambre de commerce d’Ankara. Ankara Ticaret
Odası'nın ATO
Chambre de Commerce d’Izmir. İTO : İzmir Ticaret
Odası
chambre à coucher. yatak odası
chameau. deve
chamelier. deveci
champ. kır
champ. tarla tarlaları
champ de bataille. muharebe meydanı
champagne. şampanya
champignon. mantar
chance. şans
chancelier, secrétaire d'état. müsteşar
chandelle. kandil kandili
changement. değişiklik
changement de cap. rota değişikliği
changer (de l'argent). bozdurmak
changer (intr.). değişmek
changer (tr.). değiştirmek
changer de l'argent. para bozdurmak
changer de sexe. cinsiyet değiştirmek
chanson. türkü, şarkı şarkısı
chanson populaire. türkü
chanter. şarkı söylemek söylüyorum söyler
chanter (une chanson). söylemek söylüyorum söyler
chapeau. şapka
chapitre. bölüm, fasıl
chaque. her
charbon. kömür kömürü
charge. sıkı, yük
charge à blanc. kuru sıkı
chargé. yüklü
chargé de. görevli
charger. sıkılamak, yüklemek
chariot de marchand ambulant. işporta
charmant. sevimli
charme. büyü
charpentier. dülger
chasser. kovalamak
chasser de. kovmak
chat. kedi kedileri kedisi kediyi kediye
châtaigne. kestane
château. kale
chatouiller. gıdıklamak
châtrer. iğdiş etmek
chaud. sıcak sıcaktır opp soğuk
chaudron. kazan
chauffage central. kalorifer
chauffer. ısınmak, ısıtmak
chauffeur. sürücü, şoför, kaptan
chaussette. çorap
chaussettes. çorap
chaussure. ayakkabı
chauve. kel
ccche
chef. lider, önder, şef
chef de clan. ağa
chef de famille. aile reisi
cheik, cheikh. şeyh
cheikh al islam. şeyhülislam
chemin, route. yol yolları yolda
cheminée. baca
chemise. gömlek
chemise de nuit. gecelik geceliği
chemisier. bluz
chêne. meşe meşesi pmo004 39
chèque. çek çeki
cher. pahalı
cher. sayın
chercher. aramak
chercheur. araştırmacı
chéri. sevgili
chétif. cılız, eneze, nahif
chèvre. keçi
cheval. at atı atım atıyla atının
cheval de Troie. Truva atı
chevalier. şövalye
chevalier arlequin. kara kızıl bacak
chevalier cul-blanc. yeşil düdükçün
chevalier guignette. dere düdükçünü
chevalier sylvain. orman düdükçünü
cheveu. saç saçım, tel
cheville. bilek, ayak bileği
chewing-gum. ciklet
chez moi. bende, evimde BZD 110
chialer. zırlamak, zırıldamak
chic. şik
chien. köpek köpeği
chier. sıçmak
chiffre. rakam
chimère. hülya
Chili. Şili Şili'de HU 14/06/05
Chine. Çin
chinois. Çince
chiottes. helâ
chirurgien. cerrah
choc. şok
chocolat. çikolata, çukulata
choisir. seçmek, tercih etmek
choix. seçim seçimi seçimlerde
cholestérol. kolesterol HU 04/01/07
chômage. işsizlik
chômeur. işsiz
chose. nesne, şey şeyden şeyi
chose en soi. olgu, vakıa
chose étrange. acibe
chou. lahana
choucas. küçük karga
choucas des tours. küçük karga
chrétien. hıristiyan
christianisme. hıristiyanlık
chuchotement. fısıltı
chuchoter. fısıldamak
chute. çöküş
Chypre. Kıbrıs Kıbrıs’ta HU 27/05/05
Chypre du Nord. Kuzey Kıbrıs
ccci
cible. hedef
ciel. gök, gökyüzü
ciel (couleur). gök göğe
ciel plombé. esmer gökyüzü
cigarette. sigara
cigogne. leylek
cil. kirpik
ciment. çimento
cimetière. mezarlık
cinéma. sinema sinemaya
cinq. beş beşte
cinq par cinq. beşer beşer
cinquante. elli
cinquième. beşinci
cintre. askı
circoncis. sünnetli
circoncision. sünnet
circonstance. durum durumu
circulation. trafik
ciré. muşamba
cireur de chaussures. boyacı
cirrhose. siroz
citadelle. kale
citer. anmak
citron. limon
citronnade. limonata
citronnier. limon ağacı
civil. sivil, medeni
civilisation. medeniyet, uygarlık
civilisé. medeni, uygar
cccl
clair. belli, aydınlık
clair (couleur). açık
clair de lune. mehtap
clairon. borazan
clairsemé. seyrek
clan. boy
claquer. çarpmak çarptım
claquer la porte. kapıyı çarpmak
clarinette. klarnet
clarté. aydınlık
classe. sınıf
classe. tabaka
classe, position. mevki mevkide
classer. dosyalamak
classes supérieures. üst tabaka
claudiquer. topallamak
clavier. klavye
clé. anahtar, açacak, açar
cliché, photo, photographie. fotoğraf Güneş
client. müşteri
climatisation. soğutma
clique. hizip
cliquer. tıklamak tıklayınız
cliqueter. şıngırdamak
cliquetis. şıngırtı
cloche. çan
cloison. bölme
clone. klon
clôture. çit
clou. çivi
cloué au lit. yatalak
club. kulüp kulübü kulübünün
club. lokal
ccco
cobaye. kobay
coca. koka
cocaïne. kokain
cocktail. kokteyl kokteyli
code, règle, loi. kanun, kuralları BZD 104
code civil. medeni kanun
cœur. gönül, kalp kalbi kalbine kalbim, yürek
coffre. sandık
coiffeur. berber
coiffeur. kuaför
coin. köşe
coïncidence. rastlantı
coïncider. uymak, çakışmak
coing. ayva
cccol
col. yaka
colère. hiddet
colis. koli
collaboration. işbirlik
collaborer. işbirliği yapmak
colle. yapıştırdı
collectif. toplu
collectionner. biriktirmek
collectivité. câmia, toplum
collège. orta okul
collègue. meslektaş
coller. yapıştırmak
coller à. yapışmak
collier. kolye
colline. tepe
colombe. güvercin
colonie. koloni
colonie. sömürge
colonne vertébrale. omurga
colorer. boyalamak
cccom
coma. koma
combat. mücadele, savaş, savaşım savaşında
combattre. mücadele etmek, mücadele vermek
combien. ne kadar
combien (de). kaç kaçı kaçta
combiné téléphonique. telefon ahizesi
comestible. yenilebilir
comique, ridicule. gülünç
comité. komisyon, komite, kurul kurulu
commandant. kumandan
commande. sipariş
commander. sipariş etmek, ısmarlamak, emir vermek
comme. gibi
comme on le sait. bilindiği üzere
comme-ci comme-ça. şöyle böyle
comme si. sanki
comme une toupie. fırıl fırıl
commencement. başlangıç
commencer. başlamak başlıyorum
commencer à. atılmak
comment. nasıl
comment ? avec quoi ? par quel moyen ?. neyle ?
comment vous appelez-vous ?. isminiz ne?
commentaire. yorum, şerh
commentateur. yorumcu
commenter. yorumlamak
commérage. dedikodu
commerçant, marchand. tüccar tüccarın tüccarların
commerce. alım satım, ticaret
commis. çırak
commissaire. komiser
commissariat. karakol karakolda
commission. komisyon
Commission Européenne. AB Komisyonu
commode. çekmeceli dolap
commun. ortak
communauté. topluluk, toplum
communication. bildirişim, haberleşme, iletişim,
komünikasyon
communiquer. bildirmek bildirdi, haberleşmek HU
14/05/05
communiste. komünist
compact. yoğun
compagnie, société. şirket şirketten
Compagnie Aérienne Turque. THY : Türk Hava Yollari.
Turkish airlines
compagnon. yoldaş
comparable. karşılaştırılabilir
comparaison. karşılaştırma
comparer. benzetmek, karşılaştırmak
compassion. sevecenlik, şefkat
compatir. acımak
compatissant. sevecen, şefkatli
compatriote. vatandaş, yurttaş
compétence. yetki
compétent. yetenekli, yetkili
compétition. rekabet
complet. tam, tüm
compléter. tamamlamak
complice. suç ortağı
complicité. suç ortaklığı, yardakçılık
compliqué. çapraşık
complot. suikast
comploteur. suikastçı
comportement. davranış, tavır, tutum
comporter. içermek
composer. bestelemek, oluşturmak
composition. beste
compréhension. anlama, anlayış
comprendre. anlamak anlıyor, kavramak
compris, inclus. dahil opp hariç
compromis. uzlaşma
comptabilité. hesaplaşma, muhasebe
comptable. muhasebeci, muhasip, sayman
comptant. peşin
compte. hesap hesabı, sayma
compte bancaire. banka hesabı
compter. saymak
comptoir. tezgah
cccon
concéder. ödünlemek
concéder une défaite. abandone etmek
concernant. hakkında, ilişik, üzerinde, dair
concerné. ilgili
concerner. ilgilendirmek
concession. taviz, ödün, ödünleme
concierge. kapıcı
conciergerie. kapıcılık
concis. veciz
conclure (arg.). halletmek (arg.)
concombre. salatalık
concorde. dirlik
concourir. yarışmak
concours. yarışma
concret. konkre, müşahhas, somut
concrétiser. somutlaştırmak
concurrent. rakip
condamné. hükümlü, mahkûm
condamner. cezalandırmak
condiment. salça
condition. durum durumu, hal, hâl
condition. şart
conduire. götürmek
conduire (une voiture). araba kullanmak, sürmek sür,
araba sürmek
cône. koni
conférence de presse. basın bildirisi, basın toplantısı
confesser. itiraf etmek
confession. itiraf
confiance. güven, itimat
confiance en soi. kendine güven
confiant. güvenen
confirmation. onaylama
confirmer. doğrulamak, gerçeklemek
confiture. reçel reçeli
conflit. çatışma
conformément à la loi. kanunen
conformité. uygunluk
confort. rahat
confortable. konforlu, rahat
confrérie. tarikat
confronté. mâruz
congélateur. dondurucu
congeler. dondurmak
congrégation. cemaat
congrès. kongre
conjoncture. durum durumu
conjugaison. fiil çekimi, birleşme, çekim
connaissance. bilgi, tanıdık
connaître. tanımak tanıyor
connaître, savoir. bilmek bilmiyorum
connecter. bağlamak, birleştirmek
connexion. irtibat
connotation. anlam
connu. malum, tanınmış
conquérant. fatih
conquérir. fethetmek, almak
conquête. fetih
conscience. bilinç, vicdan, şuur
conseil. kurul kurulu
conseil. danışmanlık, müşavirlik, tavsiye
Conseil de l’enseignement supérieur. YÖK: Yüksek
Öğretim Kurulu
conseil exécutif. yürütme kurulu
conseil des ministres. Bakanlar Kurulu
Conseil de sécurité des Nations Unies. BM Güvenlik
Konseyi’nde Zaman 06/06/05
Conseil pour la Sécurité nationale. MGK : Milli
Güvenlik Kurulu
Conseil supérieur de la Radio et de la Télévision.
RTÜK : Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na
Zaman 21/06/05
conseiller. danışman danışmanı, müşavir
conseiller. tavsiye etmek
consentement. rıza
consenti. razı
consentir. razı etmek, rıza göstermek
conséquence. netice, sonuç
conserver. saklamak
considération. saygı
considérer, compter. saymak
consigne. emanet
consolation. teselli
consommation. tüketim
consommer. tüketmek
consonne. sessiz harf, ünsüz
conspirateur. suikastçı
conspiration. suikast
constamment. devamlı
constatation. tespit
constater. tespit etmek
constituer. oluşturmak, teşkil etmek
constitution. anayasa, bünye, teşkil
constitutionnel. anayasal
constructif. yapıcı
construction. inşa, inşaat, yapı, yapım
construire. inşa etmek, yapı yapmak
consultation, inspection. muayene
contact. kontak, temas
contaminer. bulaşmak, bulaştırmak
conte. hikaye, masal
contempler. seyretmek
contemporain. çağdaş
contenir. içermek
content. memnun
contenter. memnun etmek
contenu. içerik, kapsam
contester. itiraz etmek
contexte. bağlam
continent. kıta kıtada kıtası kıtalar
contingent. kontenjan
continu. devamlı
continuation. devam devamı
continuel. devamlı, sürekli
continuer. devam etmek, sürdürmek
continuer sa route. yoluna devam etmek
contracter. büzmek
contraire. aksi, karşı
contrariété. aksilik
contrat. sözleşme
contre. aleyh, aleyhinde, aleyhine
de contrebande, fuyard, réfugié. kaçak Zaman 16/06/05
contrefaçon. taklit
contrefaire. taklit etmek
contrefait. sahte
contribuable. mükellef
contrôle. denetim
contrôle des naissances. aile plânlaması
contrôler. denetlemek, kontrol etmek
convenable. uygun
convenir. uymak
conversation. muhabbet, sohbet
conversation (téléphonique). görüşme
converser. söz etmek
conviction. kanaat
convier. davet etmek
convoi. kafile
coopération. işbirliği
copain, ami. arkadaş
Copenhague. Kopenhag
copie. kopya, suret
copier. kopyalamak
copropriétaires. ortak sahipler
coq. horoz
coquetterie. naz
coquillage. deniz kabuğu
coquille. kabuk kabuğu
cccor
corbeau. kuzgun
corbeau freux. ekin kargası
corde. ip, sicim
cordonnier. kunduracı, ayakkabıcı
cormoran. karabatak
corne. boynuz
corneille. karga, leş kargası
corneille noire. leş kargası
cornichon. kornişon
corporation. esnaf
corps. beden, cisim, gövde, vücut vüçudu
correspondre. mektuplaşmak, uygun gelmek, uymak,
örtüşmek
corriger. düzeltmek
corrompre. bozmak
corrompu. bozulmuş
corrosion. korozyon
Corse. Korsika
cortège. kafile
cosmique. acunsal
cosmos. acun
côte. eğe, kaburga
côté. taraf, yan
cccou
cou. boyun boynum
couche. kat katta
couche. tabaka
coucher de soleil. güneşin batışı
se coucher (soleil). batmak battı batmadı
coude. dirsek dirseğimi
coudre. dikiş dikmek, dikmek
couler. akmak, batmak battı batmadı
couler en murmurant. şırıldamak
couleur. renk
coulisse. kulis
coup. darbe
coup de baguette. değnek
coup à blanc. kuru sıkı
coup dur. darbe
coup d'état. hükümet darbesi
coup de poing. yumruk
coup de sonnette inattendu. çat kapı
coup du sort. darbe
coupable. suçlu
coupe. kadeh
coupe de cheveux. saç kesme
coupe-faim. iştah kesici
coupé en tranches. söğüş
couper. kesmek kesti
couper la connexion. bağlantıyı koparmak koparmayın
couple. çift
couple marié. karı koca
coupon. kupon
coups. dayak
coupure. kesim, kesinti, kesme
cour. avlu
La Cour Européenne des Droits de l’Homme. Avrupa
İnsan Hakları Mahkeme Mahkemesi'ne, AIHM HU
01/06/05
courage. cesaret, yiğitlik
courant. akıntı
courant. carî
courant d'air. cereyan
courbe. yay
courbé. eğri
courber. bükmek
courgette. kabak, sakız kabağı
courir. koşmak koş koşuyorlar
courrier. ulak
courrier, poste. posta
cours, leçon. ders dersler dersten önce
cours. kurs
cours d'eau. çay çayı
course. koşu, yarış
courses. alış veriş
court. kısa
courtepointe. yorgan
courtois. ince
cousin, cousine. yeğen, kuzen
coussin, oreiller. yastık
couteau. bıçak. bicska
coutume. gelenek, görenek, âdet, örf
couturière. terzi
couvert. kapalı
couverture. kap, yorgan, örtü örtüsü, battaniye
couverture de livre. kapak
couvrir. kaplamak, kapsamak, örtmek
couvrir les dépenses. masrafları karşılamak
cow-boy. kovboy
cccr
crac. çat
crachat. tükürük
cracher. tükürmek
craie. tebeşir
craindre. korkmak
craindre sans raison. vehmetmek
craintif, peureux, lâche. korkak korkağım korkaksın
crâne. kafatası
crapaud. kara kurbağa
craquer. çat etmek
cravache. kamçı kamçısı, kırbaç
cravacher. kamçılamak
cravate. kravat
crayon. kalem kalemi kalemin
cccre
créance. alacak
créateur. tasarımcı, yaratıcı
créatif. yaratıcı
création. yaratma, yaratılış
créature. yaratık
crédit. kredi
crédule. bön
créer. meydana getirmek
créer. yaratmak yarattı
crème. kaymak, krem, krema
crêpe, galette. gözleme
crépuscule. alaca karanlık
crétois. gırıtlı
creuser. kazmak, oymak
creux. oyuk, çukur
crevé. patlak
crever. gebermek
crever, éclater. patlamak patladı
crevette. karides
cccri
cri. haykırış, çığlık
crier. bağırmak, haykırmak
crier à qui mieux mieux. bağrışmak
crime. cinayet
crise. buhran, bunalım, kriz, nöbet
cristal. kristal
critère. kıstas, ölçüt
la critique. eleştiri, kritik, tenkit
le critique. eleştirici, tenkitçi
critiquer. eleştirmek, tenkit etmek
cccro
Croatie. Hırvatistan Zaman 17/06/05
crochet. kanca
croire. inanmak inanmıyorum, sanmak
croiser (les bras). kavuşturmak
croiseur. kruvazör
croissant. kruvasan
Croissant Rouge. Kızılay
croix. haç
crotale. çalpara
cccru
cru. ham, çiğ
cruauté. gaddarlık
cruche. sürahi, testi
cruche en cuivre. güğüm
cruel. gaddar
crustacé. kabuklu
cccu
cuiller, cuillère. kaşık
cuir. deri
cuir de mouton. meşin
cuire. pişmek
cuire à la vapeur. buğulama
cuisine. mutfak
cuisinier. aşçı
cuisse. but budu, kalça
cuisse de poulet. tavuk budu
cuivre. bakır
cul. göt
culminer. zirvesine ermek
culpabilité. suçluluk
culte. diyanet
cultivé. kültürlü
culture. kültür kültürü
cupide. açgözlü
curieux. meraklı, tuhaf
curiosité. acibe, merak
cynisme. kinizm
ddda
d'abord. başta, önce
d'accord. oldu, olsun, olur, razı, tamam
d'actualité. geçerli
d'ailleurs. ayrıca
d'après moi. bence
d'aujourd'hui. bugünkü
d'un autre côté. diğer taraftan, öte yandan
d'autre part. ayrıca
d'un bout à l'autre. baştan başa
d'emprunt. ödünç
d'hier. dünkü
d'une manière insistante. ısrarcı bir şekilde
d’un seul coup. birden
dahlia. yıldız çiçeği
Damas, Syrie. Şam
dame. bayan, hanım
dandy. hoppa
Danemark. Danimarka
danger. tehlike
dangereux. tehlikeli
dans. içinde
dans ce cas. o halde
dans l'intérêt. lehinde
dans le domaine de. alanında
dans les environs. buralarda
dans une semaine. haftaya
danse. dans
danser. dans etmek
datant de. kalma -den
date. tarih tarih tarihleri
dauphin. yunus
ddde
de base. temel
de belle manière. güzelce
de ce genre. falan
de ce point de vue. bu bakımdan, bu yönden
de droite. sağcı
de l'environnement. çevresel
de façon exhaustive. etraflıca
de façon urgente. âcilen
de force. yaka paça, zorla
de même. keza
de monte. binek
de nouveau. tekrar, yeniden, yine
de la part de. tarafından
de plus. üstelik
de première fraîcheur. çiçeği burnunda
de principe. ilkeli
de rien. bir şey değil
de soi-même. kendi kendine
de temps en temps. zaman zaman
de tête. fikren
de toute façon. nasıl olsa
déambuler. gezinmek
débandade. cızlam
débarquer. karaya çıkmak
débats. duruşma, müzakere
débattre. tartışmak
débile mental. geri zekâlı
débordé. coşkun, taşkın
déborder. taşmak taştı
déborder en bouillant. köpürmek
débrayage. debriyaj
début. baş başımı, başlangıç
débutant. acemi, acemî
dddec
décalage horaire. saat farkı
décamper. tüymek
décembre. aralık
déception. hayal kırıklığı, kırıklık
décès. ölüm
déchet. atık, fire
déchiré. yırtık
déchirer. yırtmak
décidé. kararlı
décider. karar vermek, kararlaştırmak
décision. karar, kararlılık
déclaration. açıklama, beyan, beyanat, demeç
déclarer. söylemek
déclencher. koparmak koparmayın, tetiklemek
décoller. havalanmak
déconnecter. ayırmak, bağlantıyı koparmak koparmayın
décorer, orner. süslemek, bezemek
découvrir. keşfetmek keşfetti
décret. hüküm
décrire. betimlemek, tanımlamak, tarif etmek
décrocher le téléphone. telefon açmak
déçu. hoşnutsuz
dédaigner. tahkir etmek
dédain. tahkir
dedans, intérieur. içeri
dedans. içeride
déesse. tanrıça
défaire. bozmak
défaut. defo, eksik, eksiklik, kusur, çatlak
défaut, excuse. özür
défectueux. defolu, eksik
défendre. kayırmak, müdafaa etmek, savunmak
défendu. yasak
défense. müdafaa, savunma
défenseur. kayırıcı
définir. tanımlamak
définition. tanım
dégât. ihlâl
dégoter (argot). konmak (argot)
dégoûté, las. bıkkın
dégradation. bozulma, çürüme
degré. derece, had
déguster. tadını çıkarmak
dehors. dışarı, dışarıda
déjà. az önce, daha şimdi, henüz, yeni
déjeuner. öğle yemeği
dddel
délicat. hassas
délicat. ince
délicatement. incelikle
délicieux. enfes, leziz, lezzetli, nefis
délirer. abuk sabuk konuşmak
délirer sur. çıldırmak
délit. suç
délivrance. kurtuluş
délivrance (d’un document). veriliş
délivrer. kurtarmak
déluge. tufan
dddem
demain. yarın yarına
demande. başvuru başvuruda, dilekçe, talep, rıca
demander. istemek istiyoruz istiyorsunuz istersiniz, rica
etmek, sormak, talep etmek
demander l'avis. akıl danışırmak, akıl sormak
demander la permission. izin almak
démarrer. hareket etmek, kalkmak kalıyoruz kalmadı
déménager. evde taşınmak taşındık
demeure. köşk
demeuré. abullabut
demi. yarım
(et) demi. buçuk buçukta
démission. çekilme
démissionner. istifa etmek
démocrate. demokrat
démocratie. demokrasi
démocratique. demokratik
démontrer. ispat etmek
déni. inkâr
dénier. inkâr etmek
dénoncer. ihbar etmek
dénonciation. ihbar
dénouer. çözmek
dense. koyu, yoğun
densité. yoğunluk
dent. diş
dentelle. dantel
dentiste. dişçi
dddep
départ. kalkış
département, préfecture, province, région. il iller illerin,
ilçe
dépendance. bağımlılık, tâbiiyet
dépendant. bağımlı
dépendant de. bağlı
dépense. masraf masrafa masrafları, sarf
dépenser. harcamak, sarf etmek
dépenses. gider
dépensier. hovarda, müsrif, savurgan, tutumsuz
déplorable. acınacak
déployer. sermek
dépôt. emanet
dépouiller. soymak
dépression. çukur
depuis. -den beri, itibaren -den
depuis longtemps. çoktan beri
député. mebus (esk.), milletvekili, parlamenter, vekil
ddder
dérangé. kaçık
dérangement. rahatsızlık
dérangement, panne. arıza
dérision. alay
dérivé. müştak, türev
dériver. türemek
dernier. son sonu sonunda, sonuncu
dernière minute. son dakika
dernière mise à jour. Son Güncelleme HU 30/05/05
Le dernier tango à Paris (film avec Marlon Brando).
Paris’te Son Tango. Last tango in Paris HU
21/07/07
derrière. ardında, arka, arkasında
derrière. geri, kıç, peşinde, popo
dés. oyun zarları
dès maintenant. şimdiden
désagréable. tatsız
désarmement. silahsızlandırma, silahsızlanma
désarmer. silahsızlandırmak
désastre. bela, felaket, felâket felâkettir
désastreux. feci
descendre. inmek
description. tarif
désert. çöl
désert (adj.). tenha
désespéré. umutsuz, çaresiz, ümitsiz
déshabiller, dépouiller, dévaliser. soymak
déshonneur. yüz karası
design. tasarım
designer. tasarımcı
désigner. belirtmek, işaret etmek
désinfecter. ilaçlamak
désir. arzu
désirer. arzu etmek
désobéir. itaatsizlik etmek
désobéissance. isyan, itaatsizlik
désolé. üzgün, ıssız
désordonné. düzensiz
désormais. artık, bundan böyle, gayri, şimdiden
dessein. meram
dessert. tatlı
dessin animé. çizgi film
dessous, sous. alt
dessous-de-table. rüşvet
destin. kader
destinataire. alıcı
destituer. devirmek
destroyer. savaş gemisi
destruction. imha, tahrip, yıkma
détacher. ayırmak, koparmak koparmayın
détail. ayrıntı, detay, teferruat
au détail. perakende
détecteur de mensonges. yalan makinesi
détective. dedektif, detektif
détective privé. özel detektif
déteindre. solmak
déteint. soluk
détermination. belirleme, kararlılık
déterminé. kararlı
déterminer. belirlemek, kestirmek, saptamak, tespit
etmek
détourner. kaçırmak kaçırdı
détraqué. aksak
détritus. çöp
détroit. boğaz. throat, neck, fauces, mountain pass,
bosphorus, constriction, gorge, gullet, sound, strait,
swallow, throttle, whistle
détrônement. hal, hal -l'i
détruire. harap etmek, imha etmek, tahrip etmek, yıkmak
dette. borç
dettes. düyun (esk.)
deuil. acık, yas. gyász HU 15/02/05
deux. iki ikiye
deux chacun. ikişer
deux par deux. ikişer ikişer
deux-points. iki nokta
deuxième. ikinci
dévaliser. soymak
devant. ön
dévaster. harap etmek, tahrip etmek
développé. gelişmiş
développement. gelişme
développer. geliştirmek
devenir. hale gelmek, hâle gelmek, haline gelmek,
kesilmek
devenir définitif. katileşmek
devenir fou. çıldırmak
devenir sec. kurumak
devenir un symbole. abideleşmek
dévier. sapmak
devin. kâhin
devine voir. bil bakalım
deviner. huylanmak
devise, monnaie. döviz
dévoiler. açıklamak
devoir. görev, ödev ödevler ödevimi
devoir. zorunda kalmak, zorunda olmak
dévot. sofu, âbit
dextérité. beceri, marifet
dddi
diabète. diyabet diyabete HU 04/01/07
diable. şeytan
diamant. elmas
diamètre. kutur, çap
dictionnaire. lûgat (esk.), sözlük
dicton. atasözü
Dieu. Tanrı, Allah
Dieu est grand. Tanrı uludur. Allahu akbar tur110 27
dieu merci. çok şükür
dddif
différence. fark, farklılık
différent. farklı
difficile. güç, inatçı, titiz, zor
difficulté. güçlük, sakınca, sorun
diffusé. yaygın
diffuseur, émetteur. yayıncı yayıncıları OB
diffusion. yayım, yayın yayını
digérer. hazmetmek
digestion. hazım
dignité. haysiyet
digue. bent
dilemme. açmaz
dimanche. pazar pazarı. vasárnap
dîme. aşâr, âşar
dimension. çap, boyut, ölçü
diminuer. azalmak, eksilmek, hafiflemek
diminution. eksilme
dinde. hindi
diplomate. diplomat
diplôme. diploma, mezun
dddir
dire. demek diyorum deme ne dedin ?
dire (un poème). söylemek söylüyorum söyler
dire adieu. veda etmek
dire n'importe quoi. abuk sabuk konuşmak
dire qqch en face à qqn. yüzüne söylemek söylüyorum
söyler
direct. araçsız
directement. doğrudan doğruya
directeur. müdür, direktörlük direktörlüğü, müdürlük
direction. doğrultu, yön, yönelik
direction, sens. yön yönleri
direction artistique. sanat direktörlüğü
directive. emir, yönerge
dirigé. dönük
dirigeant. yönetici
diriger. yöneltmek, yönlendirmek
diriger, administrer. idare etmek
dddis
disciple. mürit
discipline. zapturapt
discothèque. diskotek
discours. hitabe, konuşma, nutuk, söylev
discrimination. ayrımcılık
discriminatoire. ayrımcı
discussion. münakaşa, sohbet, tartışma
discuter. sohbet etmek
disparaître. ortadan kalkmak kalıyoruz kalmadı
disponible. geçerli, mevcut
disposer de. tasarruf etmek
disposition. tasarruf
dispute. kavga, münakaşa, tartışma, uğraş
disque. teker
disque compact. yoğun teker
dissimuler. saklamak
dissipé. haylaz
dissoudre. eritmek, çözmek
dissuader. vazgeçirmek
distance. mesafe, uzaklık
distant. öte
distingué. kibar, seçkin
distinguer. ayırt etmek
distribuer. dağıtmak
distribution. dağıtım
dddiv
divers. muhtelif, çeşitli
diversité. çeşit
divertissement. eğlence
divisé par. bölü
division. bölme, bölünme, bölge bölgeler bölgelerinde,
bölüm
divorcé. boşanmış
divorcer. boşanmak
divulguer des secrets d'état. devlet sırlarını açıklamak
dix. on
dix chacun. onar
Les Dix commandements. On emir
dix par dix. onar onar
dix pour cent. yüzde on
dixième. onuncu
dizaine. onluk onluklar
dddo
docteur. doktor doktoru
doctrine. kuram
document, papier, pièce. belge belgelerle, kağıt kağıtları
document officiel. tahrirat
documentaire. belgesel
doigt. parmak parmakları parmağımı
dollar. dolar
domaine. alan
domestique. ehli
domestique. evcil
domestique. hizmetkâr, hizmetçi
dominant. egemen
domination. egemenlik, hüküm
dominer. egemen olmak
dommage. yazık, zarar zararı
dommage que. yazık ki
don, bienfaits, grâce. lütuf
donc, alors. yahu
donné. bedavadan ucuz
données. bilgi
données. veri
donner. vermek verir verdi
donner, accorder. lütfetmek
donner une amende. ceza yazmak
donner un avertissement à. ihtarda bulunmak
donner des directives. emirleri vermek
donner de force. ovuşturmak
donner de l'importance. değer vermek, önem vermek
donner en location. kiraya vermek
donner un ordre. emir vermek
donner la priorité à. öncelik vermek
donner tout son soin à. emek vermek
doré. yaldızlı
dorénavant. bundan böyle
dormir. uyumak uyumadan uyudum uyudular
dortoir. koğuş
dos. sırt
dose. doz
dot. nikâh
douane. gümrük
double. çifte
doucement, petit à petit, lentement. yavaşça, yavaş yavaş
douche. duş
douleur. acı, ağrı, sancı, ıstırap
douloureux. acıklı
doux. tatlı, yumuşak
douzaine. düzine
dddr
drap. çarşaf
drapeau. bayrak
drogue. uyuşturucu
droit. dik
droit. doğru
droit. hak
droit. hukuk
droite. sağ
dddu
du point de vue de qqch. bakımından
dune. kumsal
duper. yanıltmak
dur. güç, katı, sert
durable. dayanıklı, kalıcı
durcir. sertleştirmek
durée. müddet
durée de la vie. ömür
durement. sertçe
durer. sürmek sür
duvet. tüy
dysfonctionnement. aksaklık
eeea
eau. su suyu suda
eau croupie. durgun su
eau minérale. maden suyu
eau stagnante. durgun su
ébahi. hayran
ébène. abanoz
éblouir. kamaştırmak
eeec
écarté. kuytu
échange. değiş tokuş, mübadele
échanger. değiş tokuş etmek, değişmek, mücadele etmek
échapper à. kurtulmak
s'échapper. kurtulmak
l’échapper belle. atlatmak
écharpe. eşarp
échéance. vade
échec. başarısızlık
échecs. satranç
échelle. merdiven
échelon. kademe
échoir à. düşmek
échoppe. salaş
échouer. başaramamak
s'échouer. karaya oturmak
éclairé. ışıklı
éclairé, intellectuel. aydın
éclairer. aydınlatmak
éclat de rire. kahkaha
éclater. patlamak patladı, çatlamak
école. mektep, okul okulun
école maternelle. ana okulu
école primaire. ilk okul
écologiste. çevreçi çevreçiler HU 11/06/05
économe. idareli, tutumlu
économie. ekonomi, iktisat, tasarruf, tutum
économiser. biriktirmek, tasarruf etmek
économiste. iktisatçı
écouter. dinlemek dinle, işitmek
écran. ekran
écraser. ezmek
écrire. yazmak yazdım yazdı yazdır HU 02/05/05
s'écrire. mektuplaşmak
écrit. yazı yazılı
écriteau. levha
écrivain. yazar yazarlar yazarı HU 02/05/05
s'écrouler. yıkılmak
écume. köpük
écumer (de colère). köpürmek (mec.)
eeed
Edesse. Şanlıurfa, Urfa
édifice funéraire. türbe
éditeur. yayımcı, editör editöre
édition. yayım, yayımcılık, yayın yayını
éducation. eğitim, terbiye, öğretim
éduqué. alim, bilgili
éduquer. eğitmek
eeef
effacement. silinti
effacer. gidermek, silmek, yok etmek
effet. etki, tesir
efficace. etkili
effondrement. çökme
s'efforcer. çabalamak
effort. çaba
effrayer. korkutmak, ürkütmek
s'effrayer. ürkmek
eeeg
égal. eşit
égaliser. eşitlemek
égalité. denklik, eşitlik, müsavat
égarer. yitirmek
Egée. Ege
égoïsme. bencillik
égoïste. bencil
égorger. boğazlamak
égoutter. süzmek
s'égoutter. süzülmek
égratignure. çizik
Egypte. Mısır
eh bien. peki, tamam
eeel
élargir. ferahlamak, genişlemek, genişletmek
élargissement. genişleme
élastique. esnek
élection. seçim seçimi seçimlerde
élections présidentielles. cumhurbaşkanlığı seçimleri
électricité. elektrik elektriğe
élégant. yakışıklı, hoş
élément. unsur, öğe
éléphant. fil
élève. öğrenci öğrenciler
élevé. yüksek
élever. beslemek, yetiştirmek
élever qqc. yükseltmek
s'élever. yükselmek
élire. seçmek
élixir de jouvence. abıhayat
elle. o ona onlar
éloigné. öte, ırak
éloigner. uzaklaştırmak
s'éloigner. uzaklaşmak
eeem
émasculer. iğdiş etmek
embarcadère. iskele
embargo. ambargo
embêter. sıkmak
embrassade. kucaklama
embrasser. kucaklamak, öpmek
embryon. embriyon, oğulcuk
émeraude. zümrüt
émerveillé. hayran
émerveiller. hayran etmek
émetteur, diffuseur. yayıncı yayıncıları OB
émigrer. göç etmek
éminemment. gayet
Emirats Arabes Unis. Birleşik Arap Emirlikleri’nde HU
22/07/07
émission. yayım, yayın yayını
emménager. eve taşınmak
emmener. götürmek
émoi. telaş
empan. karış
empêchement. engel
empêcher. engel olmak, engellemek, önlemek, önüne
geçmek
empire. imparatorluk
emplacement. konum
emploi. memuriyet, sarf
emploi du temps. saat düzeni
employé. görevli, memur
employer. kullanmak
empoisonnement. zehirlenme
emprunt. ödünç alma
emprunter. ödünç almak
eeen
en 1881, en l'an 1881. 1881 yılında
en aucune façon. hiçbir biçimde
en aucune sorte. bir türlü
en avant. ileri
en avoir assez de. bıkmak
en bas. aşağı aşağıda
en bonne santé. sıhhatli
en bref. kısaca
en cloque. yüklü
en commun. ortaklaşa
en coulant avec fracas. şarıl şarıl
en coulant avec un murmure. şırıl şırıl
en couleur. renkli
en dehors de. dışında, hariç
en désordre. dağınık
en été. yazın
en face. karşıda
en fait. aslında, doğrusu
en famille. ailece
en faveur. lehinde
en fin d'après-midi. akşam üstü
en flagrant délit. suçüstü
en garde à vue. gözaltında
en gros. toptan
en guerre. savaş halinde
en hâte. soluk soluğa
en haut. yukarı yukarıdayım
en hiver. kışın
en même temps. bir arada, eşzamanlı
en ce moment. şu anda
en monokini. üstsüz
en panne. bozuk
en particulier. bilhassa, hele, özellikle
en pleine santé. turp gibi
en premier lieu. ilk olarak
en quantité suffisante. yeteri kadar
en rapport avec. ilgili
en respirant profondément. mışıl mışıl
en rond. fırıl fırıl
en tête à tête. baş başa
en urgence. biran önce
en vain. boşuna
en vigueur. carî, yürürlükte
enchanteur. büyüleyici
enchanté !. memnun oldum !
enchanté d'avoir fait votre connaissance. tanıştığımıza
memnun oldum
enchâsser. gömmek, yerleştirmek
encorbellement. cumba
encore. bir daha, daha, gene, henüz, hâlâ, hálá, yeniden,
yine
encore, de nouveau. tekrar
encore plus. daha da
encourager. özendirmek
encre. mürekkep
endroit. mahal
endroit. yer yerden yeri
endurance. direnç
endurer. dayanmak
énergie. enerji, gayret, güç
énergie et ressources naturelles. Enerji ve Tabii
Kaynaklar
énergique. enerjik, kuvvetli
enfance. çocukluk
enfant. çocuk çocuklar çocuğu çocuğum çocuğa
çocuğun çocukta
enfantillage. çocukluk
enfants. çoluk çocuk $$$
enfer, géhenne. cehennem
enfermer à clef. kilitlemek
enfin. nihayet, sonunda
enfin !. ya
enfler. kabarmak
enfoncer. saplamak, sokmak, çakmak
engagement. taahhüt
engloutir. yutmak
enlever. kaldırmak, kaçırmak kaçırdı, çıkarmak çıkarın
ennemi. düşman
ennuyer. rahatsız etmek, sıkmak
ennuyeux. can sıkıcı
énoncer. ifade etmek
énorme. iri
énormément. bol bol
enquête. soruşturma
enquêter. soruşturmak
enregistré. kaydedilen
enregistrement. kayıt, tescil
enregistrer. kaydetmek, tescil etmek
enrhumé. nezleli
enrouler. sarmak
eeens
enseignant. öğretmen
enseigne. levha
enseignement. öğretim
enseigner. ders vermek, okutmak, öğretmek
ensemble. beraber, birlikte, ortaklaşa, takım
ensoleillé. güneşli
eeent
entendre. işitmek
entendre dire. duymak duymuyor
entendu, bon, d'accord. tamam
entente. anlaşma, dirlik
enterrement. cenaze
enterrer. defnetmek, gömmek
enterrer. toprağa vermek, toprağa verilmek toprağa
verildi HU 05/03/05
entêté. inatçı
enthousiasme. coşku, gayret
entier. tüm
entonnoir. huni
entourer. sarmak
entraîner. eğitmek
entraîneur. eğitici, çalıştırıcı
entre. arasında
entre femmes. kadın kadına
entre hommes. erkek erkeğe
entre-temps, entretemps. arada, bu arada, o sırada
entrée. giriş girişte
entrée. sofa
entreposer. depolamak
entrepôt. ambar
entreprenant. atak
entreprendre. girişmek
entrepreneur. usta ustam
entreprise. girişim
entrer. girmek giriyor, içeri girmek, içeriye girmek
entrer en vigueur. yürürlüğe girmek
entretien. görüşme
eeenv
envahir. akın etmek, istila etmek, istilâ etmek, saldırmak
envahissement. istilâ
enveloppe. zarf
envelopper. sarmak
environ. aşağı yukarı, yaklaşık, kadar
environ. sularında
environnement. ortam
environs. civar, dolay, çevre
envisager. öngörmek
envoyer. göndermek gönderiyorum, havale etmek,
yollamak
envoyer son salut. selâm söylemek söylüyorum söyler
eeep
épais. kalın, yoğun
épaissir. yoğunlaşmak, yoğunlaştırmak
épargne, économie. tutum, tasarruf
épée. kılıç
épeler. hecelemek
épervier. atmaca
épervier autour. çakırkuşu
épervier d'Europe. atmaca
épervier à pieds courts. yoz atmaca
épice. baharat
épicerie. bakkal
épicier. bakkal
épidémie. salgın
épidémique. salgın
épilepsie. sara
épileptique. saralı
épinard. ıspanak
épingle. iğne
épisode. olay
éponge. sünger
époque. asır, devir, dönem, çağ
épouse. eş, karı
épouser. evlenmek
époux, mari. eş, koca
éprouver. sınamak
épuisant. yorucu
épuisé. bitkin
épuiser la patience de. sabrını taşırmak
eeeq
équateur. ekvator
équation. denklem
équatorial. ekvatoral
équestre. atlı
équestre. biniciliğe ait
équidistant. aynı mesafede olan
équidistant. eşit uzaklıkta
équilatéral. eşkenar
équilibre. denge, muvazene
équinoxe. ekinoks, ılım
équipage. mürettebat, tayfa
équipe. ekip, takım
équipement. donatım, gereçler
équiper. donatmak
équitable. adaletli, adıl, âdil
équitablement. adilane
équité. adalet
équivalence. eşitlik
équivoque. iki anlama gelebilen
équivoque. kaçamaklı, muğlak, çapraşık
eeer
éradiquer. kökünden söküp atmak
éradiquer. yok etmek
ère. devir, çağ
ériger. dikmek
éroder. aşındırmak
érosion. aşındırma, aşınma, erozyon
érotique. erotik
érotisme. erotizm
erreur. hata, yanlış, yanlışlık, yanılgı
erroné. hatalı, yanlış
eees
esbroufeur. palavracı
escabeau. merdiven
escalier. merdiven
escargot. salyangoz
escarpé. dik, sarp
esclave. bende, esir, kul, köle
escroc. üçkâğıtçı
escroquer. dolandırmak
escroquerie. dolandırıcılık, üçkâğıt
espace. saha
espace. uzay
Espagne. İspanya
espagnol. ispanyol
espagnolette. ispanyolet
espèce. cins, tür türler türleri, çeşit, ırk
espérer. ummak, ümidetmek, ümit etmek
espoir. emel, umut, ümit
esprit. ruh, zihin
essai. deneme
essayer. denemek, sınamak, çalışmak çalışır
essence, principe. esas
essence. esans (de lavande), nitelik, oluş, benzin (de
voiture)
essentiel. esaslı
essentiel, pur. öz
essuie-glace. silecek
essuyer. kurulamak, silmek
est. doğu doğuda
est-ce que par hasard ?. acaba
est-ce que ?. acep, mi ?
estime. itibar
estime de soi. kendini beğenme
estimé. sayın
estimer. tahmin etmek, varsaymak
estomac. mide
eeet
et. ve
et --- et, à la fois. hem --- hem --et puis. bir de
établir. iskân etmek, kurmak, yerleştirmek
établir un contact. temas etmek
étage. kat katta
étagère. raf
était. idi
étalage. gösteriş, tezgah
étaler. sürmek sür
étape. aşama, mertebe, paye, rütbe
état. devlet
état. durum durumu
état. hâl
état de droit. hukuk devleti
États-Unis d'Amérique. Amerika Birleşik Devletleri
étayer. dayandırmak
etc.. v.s.
été. yaz
éteindre. söndürmek
éteindre la lumière. ışığı söndürmek
étendre. uzatmak uzatın
étendu à perte de vue. engin
étendue de sable. kumsal
éternel, sans fin, infini. sonsuz sonsuza
éther. esir
éthique. ahlâk, etik
ethnie. ırk
ethnique. etnik, ırksal
étincelle. kıvılcım
étoile. yıldız yıldızlar
étonnement. hayranlık, hayret
étonner. hayrete düşürmek, şaşırtmak
étouffer (intransitif). boğulmak
étouffer (transitif). boğmak, sarmak
étourdi. akılsız
étourneau, étourneau sansonnet. sığırcık
étrange. acayip, garip, tuhaf
étranger. ecnebi, yabancı
l'étranger. yurt dışı
étrangeté. gariplik
étrangler. boğmak
être. olmak oluyor olur oldu oldum
être. oluş
être. varlık
être accablé. bunalmak
être d'accord. razı olmak, uyuşmak
être achevé. tamamlanmak
être affligé. kahrolmak
être à l'agonie. can çekişmek
être ajouté. katılmak
être assez. yetmek yeter
être assis. oturmak oturuyor oturuyorlar oturun
être atteint. gelinmek
être battu. dayak yemek
être blessé. yara almak, yaralanmak
être bouché. tıkanmak
être chatouilleux. gıdıklanmak
être cloué au lit. döşeğe düşmek
être coincé. sıkışmak
être compté. sayılmak
être concerné. ilgilenmek
être condamné. hüküm giymek, mahkûm olmak
être condamné à une peine. bir cezaya çarptırılmak
être en conflit. çatışmak
être confronté. yüzleşmek
être considéré. sayılmak
être constitué de. oluşmak
être construit. inşa edilmek
être content, être satisfait. memnun olmak
être en contradiction avec. çelişmek ile
être couché. yatmak
être coupé. kesilmek
être au courant. haberdar olmak
être déchiré. yırtılmak
être déçu. kırılmak kırıldı
être démoli. yıkılmak
être détaché. sökülmek
être en désaccord. sürtüşmek
être dispersé. dağılmak
être dit. denilmek
être écrasé. ezilmek
être élevé. yetiştirilmek
être élu. seçilmek
être l'émule. özenmek
être enlevé. kaçırılmak
être enregistré. kaydedilmek
être enterré. gömülmek
être envoûté. büyülenmek
être érigé en monument. abideleşmek
être établi. bağlanmak
être étonné. hayret etmek, şaşmak
être excité. heyecanlanmak
être faible comme un moineau. kuş kadar canı olmak
être fatigué. yorgun olmak
être en forme. form(un)da olmak
être humilié. küçük düşmek
être immatriculé. kaydedilmek
être intéressé. ilgilenmek
être invité. çağrılmak, davet edilmek
être kidnappé. kaçırılmak
être licencié. işten atılmak
être lié. bağlanmak
être mangé. yenilmek
être nécessaire. gerekmek
être nettoyé. temizlenmek
être nourri. beslenmek
être dans l'obligation de. zorunda kalmak, zorunda
olmak
être occupé, s’occuper avec. meşgul olmak
être ouvert. açılmak
être payé. ödenmek
être aux petits soins. ağırlamak, ikram etmek
être plein comme une barrique. dut gibi olmak
être prêt. hazır olmak
être prévenu. haberdar olmak
être protégé. korunmak
être reconnaissant. minnettar kalmak
être rempli. dolmak
être en retard. gecikmek, geç kalmak
être satisfait, être content. tatmin olmak, memnun olmak
être sensible à. sezmek
être à temps. yetişmek
être unifié. birleştirilmek
être utile à. yaramak
être vaincu. yenilmek
être vu. görülmek görülüyor görülmüyor
étreindre. kucaklamak
étreinte. kucaklama
étroit. dar
études. öğrenim
étudiant. öğrenci
étudier. okumak okuyorsun oku okusun okuyalım
okuyun okusunlar
étudier des leçons. ders çalışmak
étui. kılıf
étui à cigarettes. tabaka
eeeu
É.U.A.. ABD
euh. şey
Euphrate. Fırat
Europe. Avrupa
eux, ils, ceux-là. onlar
eeev
évanoui. baygın
évasion. firar
événement. hâdise, olay, olup biten
évident. aşikar, belli
éviter. kaçınmak, sakınmak
évoluer. evrilmek
évolution. evrim, gelişme, tekâmül
eeex
exact. doğru dürüst
exact, juste, pile. tam
exactement. aynen, doğru dürüst
exagération. abartma, abartı
exagéré. abartılı
exagérer. abartmak
exalter. yüceltmek
examen. imtihan, sınav sınavı
examiner. incelemek, irdelemek, yoklamak
excavation. hafriyat (eski)
excavation. kazı
excaver. oymak
excellence. hazret, nefaset
excellent. mükemmel, nefis
exception. istisna
exceptionnellement. ender
excessif. aşırı, katmerli
excitation. heyecan
excité. heyecanlı
exciter. heyecanlandırmak, tahrik etmek
exclu. hariç opp dahil
excursion. tur turu, gezi
excuse. af
excuse, défaut. özür
excuser, pardonner. affetmek affedersin affedersiniz
exécuter. yürütmek
exécutif. yürütme
exécution. yürütme
exécution (capitale). idam
exemplaire. suret
exempt. muaf
exemption. af
exercice. alıştırma alıştırmalar
exigence. talep
exiger. talep etmek
existant. mevcut, var vardı
existence. oluş, varlık, ömür
exorbitant. aşırı
expérience. görgü
expert. uzman
explication. açıklama açıklamalar
expliquer. açıklamak
exploitation. sömürü
exploiter. sömürmek
exploser, éclater, crever. patlamak patladı
export. ihraç
exportation. dışsatım, ihracat
exporter. ihraç etmek
exposition. sergi
expressif. etkileyici
exprimer. dile getirmek
expulser. sınır dışı etmek
extérieur. dış, dışarı
extra-terrestre. uzaylı
extraire. koparmak koparmayın
extraordinaire. olağanüstü
extravagant. aşırı
extrême. aşırı
extrémité. baş başımı
fffa
fabricant de courtepointes. yorgancı
façade. cephe
face. karşı karşıda
face. yüz
face à face. karşı karşıya
fâché. kızgın
facile. kolay
facilité. kolaylık
façon. suret
façon. tarz, şekil
facteur. etken, neden nedeni
facteur. postacı
faction. hizip
facture. fatura
faculté. fakülte
faible. zayıf, âciz
faiblir. zayıflamak
faillite. iflas
faim. açlık
fainéant. haylaz
faire. etmek eder ediyor ettik, yapmak yapıyorsun yap
yaptı
faire accélérer. aceleleştirmek, hızlandırmak
faire ses adieux. veda etmek
faire allusion. ima etmek
faire amende honorable. tövbe etmek
faire l'amour, s’aimer. sevişmek
faire apparaître. belirtirmek
faire asseoir. oturtmak
faire attendre. bekletmek
faire attention. dikkat etmek
faire avoir froid. üşütmek
faire barrage. ablukaya almak
faire un blocus. ablukaya almak
faire briller. parlatmak
faire un bruit de cataracte. şarıldamak
faire un bruit de craquement. çat etmek
faire un bruit de vaisselle brisée. şangırdamak
faire un bruit métallique. şıkırdamak
faire un cauchemar. kabus görmek
faire commencer. başlatmak
faire des commérages. dedikodu yapmak
faire comprendre, raconter. anlatmak
faire les comptes. hesaplaşmak
faire une concession. taviz vermek, ödün vermek
faire confiance. itimat etmek
faire confiance à. güvenmek, inanmak inanmıyorum
faire connaissance. tanışmak
faire connaître. tanıtmak
faire la conversation. sohbet etmek
faire correspondre. uydurmak
se faire couper les cheveux. saçlarını (saçını) kestirmek
faire des courbettes. kırılıp dökülmek
faire des courses. alış veriş yapmak / çıkmak
faire de la couture. dikiş dikmek
faire cuire. pişirmek
faire déborder. taşırmak
faire démolir. yıktırmak
faire des dépenses. masrafa girmek
faire descendre. indirmek
faire développer une pellicule. filmi banyo ettirmek
faire diminuer. azaltmak, kısmak
faire dire. söyletmek
faire un discours. söylev vermek
faire disparaître. silip süpürmek
faire don de. bağışlamak
faire écouter. dinletmek
faire de l'effet. etkilemek, tesir etmek
faire entrer. içeri almak, sokmak
faire envoyer. göndertmek
faire de l'équitation. ata binmek
faire escale. uğramak
faire étendre. yatırmak
faire évoluer. evirmek
faire faire. yaptırmak
faire faire une réservation. rezervasyon yaptırmak
faire faire des tirages de photo. filmi bastırtmak
faire fondre. eritmek
faire geler. dondurmak
faire glisser. kaydırmak
faire gonfler. kabartmak
faire griller. kızartmak
faire la guerre. savaşmak
faire halte. mola vermek
faire honte à. utandırmak
faire installer. yerleştirmek
faire une liste. listelemek
faire le ménage. temizlik yapmak
faire mal. ağrımak
faire manger. yedirmek
faire marcher. işletmek
faire marcher. çalıştırmak, yürütmek
faire mettre. koydurmak
faire une objection. itiraz etmek
faire l'objet d'une saisie. haciz altında olmak
faire obstacle à. engellemek
faire son office. işine gelmek
faire parler. konuşturmak
faire partir. gidermek
faire parvenir. ulaştırmak
faire un pas. adım atmak
faire passer. iletmek
faire peindre. boyatmak
faire le pique-assiette. otlamak
faire plaisir. sevindirmek
faire poser. koydurmak
faire sa prière. namaz kılmak
faire un procès. dava açmak
faire la publicité de. ilan etmek
faire refroidir. soğutmak
faire rencontrer. tanıştırmak
faire reposer. dinlendirmek
faire un rêve. düş görmek
faire des rêves tout éveillé. hayal kurmak
faire revivre. canlandırmak
faire rire. güldürmek
faire une roulade. takla atmak
faire savoir. bildirmek bildirdi HU 14/05/05
faire un sermon. vaaz etmek, vaaz vermek
faire son service militaire. askerlik yapmak
faire sien. benimsemek
faire signe. işaret etmek
faire le signe de croix. haç çıkarmak
faire souffrir. acıtmak
faire le souteneur. kodoşluk yapmak
faire se souvenir. hatırlatmak
faire suffoquer. bunaltmak
faire taire. susturmak
faire tenir. tutturmak
faire tomber. düşürmek
faire un tonneau. takla atmak
faire tourner. acıtmak, evirmek
faire un vœu. dilek tutmak
faire un voyage. geziye çıkmak, yolculuk yapmak
faire vivre. yaşatmak
fait. eylem
fait. gerçek
falloir, être nécessaire. gerekmek gerekir
familier. munis
familier. teklifsiz
famille. aile
famille. hısım akraba
fanatique. bağnaz, yobaz
fanatisme. bağnazlık
fantaisie. hayal
fantôme. hayalet
farci. dolma
fard. far
fardeau. yük
farine. un
fasciste. faşist
fatigant. yorucu
fatigue. yorgunluk
fatigué. yorgun
fatiguer. yormak
fffau
faucon. doğan
faucon hobereau. delice doğan
faucon pèlerin. gök doğan
faucon sacre. ulu doğan
faucon émerillon. boz doğan
fausse nouvelle. yalan haber
faute. hata
faute. kusur
fauteuil. koltuk
fautif, coupable. suçlu
fauvette. çalı bülbülü, ötleğen
faux. düzme
faux. sahte
faux. yanliş
favori, préféré. gözde
fffe
fée. peri
feinte. çalım
feinter. çalımlamak
félicitations. tebrikler
Félicitations !. Allah bağışlasın!
Félicitations !. gözün(üz) aydın
féliciter. tebrik etmek, kutlamak
femme. hatun, kadın kadınlar kadını, karı
femme au foyer. ev kadını
fendre. yarmak
fendu. patlak
fenêtre. pencere
fffer
fer. demir demirden
fer-blanc. teneke
fer à repasser. ütü
fermant à clé. anahtarlı
ferme. katı
ferme. sert
ferme. çiftlik
fermé. kapalı
fermé à clé. kilitli
ferment. maya
fermentation. mayalanma
fermenter. mayalanmak
fermer (intr.). kapanmak
fermer (tr.). kapatmak, kapamak
fermer à clef / à clé. kilitlemek
fermeture. kapak, kapatma
fermeture éclair. fermuar
fermier. çiftçi
fermoir. fermuar
ferraille. hurda
ferry. tekne
fers. kelepçe
fesse. kaba et
festin. ziyafet, şölen
festival. festival, şenlik
feta. beyaz peynir
fête. bayram, şenlik
fête du sacrifice. Kurban Bayramı
fêter. kutlamak
feu. ateş ateşi
feu, lumière. ışık ışığı ışıklar
feu d'artifice. fişek
feux de circulation. trafik ışıkları
feuille. yaprak
feuilleter. karıştırmak
feuillu. yapraklı
février. şubat
fffi
fiable. güvenilir
fiancé. nişanlı
fiançailles. nişan
ficelle. iplik
ficelle. sicim
fiche. fiş
ficher le camp. tüymek
fichier. dosya
fidèle. âbit
fier. gururlu
fierté. abıru, gurur, iftihar, kıvanç, övünç
fièvre. ateş
fièvre jaune. sarı sıtma
figue. incir
figurant (dans un film). figüran HU 07/06/05
figure. figür
figuré. mecazî
fffil
fil. iplik
fil. ipçik
fil. tel
filet de pêche. ablatya
filiation. soy
fille. kız kızım kızın
film. film, filim filmi
film d’amour. aşk filmi
film d’aventure. macera filmi
films célèbres. ünlü filmler
film de guerre. savaş filmi
film d’horreur. korku filmi
film policier. polisiye filmi
filmer. film çekmek
filou. üçkâğıtçı
filouterie. üçkâğıt
fils. oğul
fils cadet. ortanca oğul
filtrer. süzmek
fffil
fin. akıbet
fin. hafif
fin. ince
(la) fin. nihayet
fin. son
fin de semaine. hafta sonu
final, dernier. sonuncu
financer un budget. bütçe karşılamak
finaud. kurnaz
finir. tamamlamak, bitirmek, bitmek biter bitmez
firme. firma
fffl
flamme. alev
flanc. böğür
flanc. etek
flèche. ok
fleur. çiçek çiçeği
fleuriste. çiçekçi
fleuve. nehir nehri, ırmak, akış
flexible. esnek
florissant. bayındır
flotte. filo. fleet, squadron, flying unit, home fleet,
shipping
flotter. dalgalanmak
flûte turque. ney
fffo
fœtus. cenin
foi. itimat
foie. karaciğer
foin. saman
fois. defa, kere, kez
fois. misli
fois. sefer
fois. çarpı
foncé. koyu
fonction. memuriyet, vekâlet
fonctionner. işlemek, çalışmak çalışır
fond. dip
fondamental. esaslı, temel
fondamentaliste. köktenci
fondamentaliste musulman. şeriatçı
fondateur. dökmeci, kurucu
fondation. kurma, kuruluş, temel, tesis, vakıf
fondement. esas
fonder. dökmek, kurmak
fondre. erimek
fonds. ödenek
fontaine. çeşme
football. futbol
force. kudret, kuvvet
forcer. zorlamak
forêt. orman
forgeron. demirci
formation. teşkil
forme. biçim
forme. kalıp
forme. form
former. oluşturmak
former. teşkil etmek
formulaire. kart kartı
fort. kuvvetli, güçlü
forteresse. hisar
fortune. servet
fosse. çukur
fossé. hendek
fou. deli
foudre. şimşek
fouet. kamçı kamçısı
fouetter. kamçılamak
fouille. kazı
fouiller. karıştırmak
fouilles. hafriyat (eski)
foulard. atkı, fular, türban
foule. halk halkı, kalabalık
fouler. burkmak
four. fırın
fourchette. çatal
fourmi. karınca
fournir un témoignage. tanıklamak
fourrure. kürk kürküm
foyer. mihrak
foyer. ocak ocakta ocakları, odak ***
fffr
fracture. kırık
fragile. kırılgan
frais. serin
frais. taze
fraise. çilek
franc (français, monnaie). frank
Français. Fransız
français. fransızca
France. Fransa
franchement. açıkça
frappant. çarpıcı
frapper. bir darbe indirmek, darbetmek, vurmak, çalmak
frapper à la porte. kapıyı çalmak
fraternité. kardeşlik kardeşliğin
fraude. hile
frein. fren
frêle. cılız, eneze, nahif
frénétique. çılgın
frénétiquement. çılgınca
fréquemment, souvent. sık sık
frère. birader
frère. erkek kardeş, kardeş kardeşı
frère. keşiş
frère. rahip
frère aîné. ağabey
friction. sürtüşme
frire. kızarmak
friser. kıvırmak
frissonner. titremek, ürpermek
friteuse. fritöz fritözden fritözün haberekspres 01/01/05
froid. soğuk soğuktan opp sıcak
froissé. buruşuk
fromage. peynir
froment. buğday
froncer. çatmak
froncer les sourcils. kaş çakmak
front. alın
front. cephe
frontière. had, hudut, sınır
fruit. meyva meyvalar, meyve meyveler
fffu
fuir. damlamak, kaçmak kaçtı
fuite. firar
fumer. içmek içer iç! içeyim içti, tütmek
fumer des cigarettes. sigara içmek
fureur. hiddet
furieux. kızgın
fusil. tüfek
futur, prochain. gelecek
futur (temps grammatical). gelecek zaman
fuyard. kaçak
ggga
gâcher. mahvetmek
gâchette. tetik
gaffe. halt
gagner (les élections). kazanmak kazanır kazanacağız
gagner. yenmek
gagner (de l'argent). kazanmak kazanır kazanacağız
gai. neşeli
gain. kar, kâr, kazanç, yarar
galet. çakıl
galette, crêpe. gözleme
galipette. takla
gallinacé. sülüngil
gallinule poule-d'eau. saz tavuğu
gant. eldiven
garage. garaj garajı
garantie. garanti, güvence, teminat
garçon. oğlan
garçon de café. garson
gardien. bekçi
gardien de but. kaleci
gare. sakın
gare, station. gar, istasyon
gare routière. otobüs garajı
gasole. motorin
gaspiller. heba etmek, ziyan etmek
gâteau. pasta
gauche. sol sola soldan
de gauche. solcu
gaucherie. beceriksizlik
gaz. gaz
gaz d'échappement. egzoz
gaz de pétrole liquéfié GPL. sıvılaştırılmış (LPG) gaz
gazouiller. cıvıldamak
ggge
geai. alakarga, kestane kargası
geai des chênes. alakarga, kestane kargası
géant. dev
géhenne, enfer. cehennem
geler. buz tutmak, donmak
gémeaux. ikizler
gémir. inildemek
gémissement. inilti
gendre. damat
gène. gen
généalogie. şecere, soy, soyağacı
général. genel
généralisation. genelleme
généraliser. genellemek
généralité. genellik, umumiyet
génération. kuşak, nesil
généreux. cömert
génétique. genetik
génévrier. artıç pmo004 38
génocide. soykırım
genou. diz
genre. cins, tip, tür türler türleri, çeşit
gens. halk halkı
gens. insan
gentil. iyi huylu, kibar, tatlı, ince
gentillesse. kibarcık, kibarlık
gentiment. kibarca
géographie. coğrafya
géologie. jeoloji jeolojisi
Géorgie. Gürcistan
gérant. idareci
gerbe. çatkı
gerber. çatmak
gerber (arg.). kusmak
geste. jest
gestion. idare, yönetim
gggi
gilet. yelek
gingembre. zencefil
girafe. zürafa
giron. kucak
givrer. buz tutmak
gggl
glace. buz
glace. dondurma
glacer. dondurmak
glaise. kil
glas, cloche. çan
glissant. kaygan
glissement. kayma
glissement de terrain. toprak kayma
glisser. kaymak
gloire. abıru
glorieux. şanlı
glouton. aç, obur
gggo
goinfre. obur
golfe. körfez
gomme. silgi
gonfler. kabarmak
gorge. boğaz, gerdan, imik. throat, neck, fauces,
mountain pass, bosphorus, constriction, gorge,
gullet, sound, strait, swallow, throttle, whistle
gorgée. yudum
goudron. katran
gourmand. obur
goût, saveur. lezzet, tat
goûter. tadına bakmak, tadını çıkarmak, tatmak
goutte. damla
goutter. damlamak
gouvernail. dümen
gouvernement. hükümet
gggr
grâce, bienfaits, don. lütuf
grâce à. sayesinde
grâce au ciel. bereket versin
grade. rütbe
graine. tohum
graisse. yağ yağı
graisseur, aide-chauffeur, assistant. muavin
grammaire. gramer
grand. büyük büyüktür
grande aiguille d’une montre. yelkovan
grand corbeau. kuzgun
grand costaud. iri yarı
grand frère. abi
grand-mère (maternelle). anneanne
grand-mère (paternelle). babaanne
grand-parent. hısım
grand-père. dede, büyükbaba
la grande roue. dönme dolaplar
grande sœur. abla
grand tétras. çalı horozu
grandeur. azamet, büyüklük
grandir. büyümek büyüdü, uzamak
grappe. salkım
gras. yağlı, şişman
graticiel. ücretsiz sürüm programı
gratte-ciel. gökdelen
gratter. kazımak
gratuit. bedava, parasız, ücretsiz
grave. kalın
grec. Rum
grec (langue). rumca, yunanca
Grèce. Yunanistan
greffe. aşılama
greffer. aşılamak
grêle. dolu
grenier. ambar
grenouille. kurbağa
grève. grev
griffe. pençe
grill. ızgara
grille. parmaklık
grillé. ızgara
griller. kızarmak
grillon. cırcır böcek
grimper. tırmanmak
grincheux. huysuz
griotte. vişne
grippe. grip
gris. gri, kır
grive. ardıç kuşu
grive litorne. ardıç kuşu
grognement. homurtu
grogner. homurdanmak
grognon. huysuz
grommeler. söylenmek
gronder. azarlamak
gros. şişman
gros titres. başlık
grosseur. büyüklük
grossier. abullabut, kaba
grossièreté. abullabutluk
grotte. mağara, oyuk
groupe. grup, topluluk
grue. turna, turna kuşu
gggu
guêpe. eşek arısı
guérilla. gerilla
guérir, s’améliorer, se régler. düzelmek
guérisseur. iyileştiren
guerre. harp, savaş savaşı savaşım savaşında
La Guerre des étoiles. Yıldızlar savaşı
guerre mondiale. cihan harbi
Guerre et Paix. Savaş ve Barış
guerrier. savaşçı
guichet. gişe
guide. rehber rehberi
guider. önüne geçmek
guillemet. tırnak, tırnak işareti
guitare. gitar
guitariste. gitarist
gynécologique. jinekolojik HU 08/05/08
hhha
habile. becerikli, marifetli
habileté. beceri, beceriklilik, marifet
habillement. kılık
habit. giysi, kılık
habitant. sakin
habitation. mesken
habiter. oturmak
habitude. alışkanlık
habitué. alışkın, alışık
habituellement. çoğunlukla
habituer, adapter. alıştırmak
s'habituer, s’adapter. alışmak
hache. balta
hacher. kıymak
hachis. kıyma
haine. nefret
haïr. nefret etmek
halle. hal
halle. hal -li
halte. mola molası
halva. helva
hammam. hamam
hanche, cuisse. kalça. hip, thigh, buttocks
handicapé. kötürüm, sakat, topal
handicaper. sakatlamak
harcèlement. sarkıntılık, tecavüz
harcèlement sexuel. sarkıntılık
harceler. sataşmak
hardi. acar, atak
hardiesse. ataklık
harem. harem
haricot. fasulye
harmonie. ahenk, dirlik, uyum
harmonisation. uyum
hasard. rastlantı, tesadüf
haschisch. esrar
hâte. acele
hâter. aceleleştirmek
hausse. yükselme
hausse des prix. fiyatlar yükselmesi
hausser les épaules. omuz silkmek
haut. yüksek
hautain. güçlü
haute cour de justice. Yargıtay
haute mer. engin
hauts plateaux. yayla
hauteur. yükseklik
hhhe
heaume. miğfer
hebdomadaire. haftalık
héberger. barındırmak
hébreu. musevice, yahudice
hégémonie. hegemonya
hélicoptère. helikopter
herbe. ot otu
héritage. miras
héros. alp, kahraman, yiğit
héroïne. eroin
hésitant. tereddütlü
hésitation. tereddüt
hésiter. tereddüt etmek
hétérogène. heterojen
heure. saat saatlerde saattir
heureusement que. neyse ki, iyi ki
heureux. kutlu, mesut, mutlu mutluyum
heurter. çarpmak çarptım
se heurter. çarpışmak çarpışıyoruz çarpıştık
hhhi
hibou. baykuş
hier. dün dünden
hiérarchie. hiyerarşi
hippodrome. at meydanı
hirondelle. kırlangıç
histoire. fıkra, hikaye, tarih tarihi tarihleri
historique. tarihi, tarihî
hiver. kış
hhho
hobby. hobi
hocher. sallamak
hold-up. soygun
Hollande. Hollanda
homard. ıstakoz
homicide. cinayet
homme. adam, erkek
homme d'affaires. iş adamı, işadamı
homme politique. politikacı
homogène. homojen
homosexuel. homoseksüel
Hongrie. Macaristan Macaristan’ın Macaristan’dan
Zaman 24/05/05
Hongrois. Macar Macarların Zaman 24/05/05
honnête. namuslu
honnêteté. namus. honor, honour, honesty, decency,
purity, virginity, virtue
honneur. abıru, haysiyet, onur, yüz akı, şeref
honte. ayıp, utanç
honteux. ayıp, utandırıcı
hôpital. hastane
horizon. ufuk
horloge. saat saatlerde saattir
horloger. saatçi
horreur, peur. korku
horrible. korkunç
hors d'œuvre. meze
hors-d'œuvre. ezme ***
hors de. dışında
hors sujet. ilgisiz
hospitalier. konuksever
hospitalier. misafirperver, misafirsever
hospitalité. misafirperverlik
hostile. düşman
hôte. konuk, misafir
hôtel. otel otelde otellerde
hôtel cinq étoiles. beş yıldızlı otel
hôtelier. otelci
houille. taşkömürü Zaman 17/06/05
housse. kılıf
housse de siège. koltuk kılıfı
hhhu
hublot. ispiralya
huile. yağ yağı
huile d'olive. zeytinyağı
huit. sekiz
huit chacun. sekizer
huit par huit. sekizer sekizer
huitième. sekizinci
huître. istiridye
humanité. beşeriyet, insanlık
humble. mütevazı
humble. naçizane
humblement. âcizane
humer. koklamak
humeur. huy
humeur (vx). ifraz
humide. ıslak
humiliant. alçaltıcı
humilier. alçaltmak, aşağılamak, küçük düşürmek
humilité. tevazu
hurler. bağırmak
hypocrisie. ikiyüzlülük, riyakârlık
hypocrite. ikiyüzlü, riyakâr
hypothétique. varsayımsal
iiia
ici. burası, burada
idéal. ideal, ülkü
idéal. ülküsel
idéaliste. idealist, ülkücü
idée. düşünce, fikir, hayal, sanı, tahmin
idée fixe. saplantı
idem. denden
identique. aynı, eş, identik, özdeş
identité. kimlik kimliği
idiot. abes, aptal
idiotie, stupidité. aptallık
ignoblement. alçakça
ignorance. bilgisizlik
ignoré. meçhul
ignorer qqn. yüz vermemek
iiil
il, elle. o ona onlar
il faut, nécessaire, nécessité. gerek, lazım, lâzım
il faut absolument faire quelque chose. şarttır bir şey
yapmak
il n'y a pas. yok yoktu
il n'y a rien à faire. yapılacak bir şey yok
il s'en est fallu de peu que. az kaldı
il y a. var vardı
île. ada adası
illégal. gayri meşru, kanuna aykırı, kanunsuz, yasak
illusion. hayal
illusioniste. hokkabaz
îlot. adacık
ils, eux, ceux-là. onlar
iiim
image. imge
image. resim resmim
imaginable. akla gelebilecek
imaginaire. sanal
imagination. düş, hayal, imge
imberbe. köse
imitation. taklit
imiter. taklit etmek, özenmek
immanquable. göze batan
immatriculation. tescil
immatriculer. kaydetmek, tescil etmek
immédiatement, tout de suite. derhal
immédiatement après. akabinde
immense. kocaman
immeuble. apartman
immeuble d'activités. işhanı
immoral. ahlâk dışı, ahlâksız
immoralité. ahlâk dışıcılık, ahlâksızlık
immortalité. ölümsüzlük
immortel. ölmez, ölümsüz
immuniser. bağışıklık kazandırmak
immunisé. bağışık
immunité. bağışıklık, dokunulmazlık, muafiyet
iiimp
impasse. çıkmaz
impatient. sabırsız
(mode) impératif. emir kipi
impérialisme. emperyalizm emperyalizminin HU
26/05/05
imperméable. su geçirmez, yağmurluk
impitoyable. acımasız
implanter. yerleştirmek
import. ithal
import-export. dış alım satım, ithalat ihracat
importance. önem
important. önemli
importation. dışalım, ithal, ithalât
importer. ithal etmek
importuner. rahatsız etmek, sataşmak
impossibilité. imkânsızlık, olanaksızlık
impossible. imkânsız, olanaksız
impôt. vergi vergisi
impôt de route. yol vergisi tur110 26
impotent. âciz
imprécis. belirsiz
impression. izlenim
impressionner. hayran etmek
imprimante. yazıcı
imprimé. basılı
imprimer. basmak, yazdırmak
imprimerie. matbaa
impuissant. kuvvetsiz
iiin
inactif, inoccupé. boş
inauguration. açılış
incapacité. aciz
incarnation. canlandırma
incarner. canlandırmak
incendie. yangın
incertain. belirsiz
incessant. durmayan
Inch'Allah !. İnşallah
incident. aksilik, hadise, olay
inclination. eğilim, temayül
incliner. eğilmek
inclure. gömmek
inclus, compris. dahil opp hariç, ilişik
incohérent. abuk sabuk
incommodité. rahatsızlık
incompréhension. anlamama
inconcevable. akla hayale gelmez
inconfort. rahatsızlık
inconscience. bilinçsizlik
inconscient. baygın, bilinçsiz
incroyable. inanılmaz
inculpé. sanık
inculquer. telkin etmek
inculquer de mauvaises idées à. kötü fikir aşılamak
iiind
Inde. Hindistan
indécis. kararsız
indécision. kararsızlık
indemnité. ödenek
indépendance. bağımsızlık, istiklal, istiklâl
indépendant. bağımsız
index. dizin dizini, fihrist, işaret parmağı (doigt), endeks
index des prix à la consommation. TÜFE : Tüketici
Fiyatları Endeksi'ne
indice. ipucu
indien. Kızılderili
indifférence. umursamazlık
indifférent. ilgisiz, lâkayt, umursamaz
indigène. yerli
indiquer. işaret etmek
indirect. araçlı
indiscipliné. disiplinsiz
individu. adam, birey, fert, kimse, şahıs, kişi kişinin HU
30/05/05
individuel. bireysel
indocile, rebelle. isyankar, isyankâr
indolore. acısız
inébranlable. sarsılmaz
inefficace. etkisiz
inévitable. kaçınılmaz
inexistant. yok yoktu
inexpérience. acemilik, acemîlik
inexpérimenté. acemî
iiinf
infecter. bulaşmak
infertile. verimsiz
infidèle. gâvur
infini, sans fin, éternel. sonsuz sonsuza
infirme. hastalıklı, zayıf
infirmier. hemşire
infirmité. sakatlık, zayıflık
inflammation. iltihap
inflation. enflasyon enflasyonu HU 14/05/05
influence. etki, tesir
influencer. etkilemek
information. danışma
informations. bilgi, haberler, veri
informatique. bilgisayar
informer. haber vermek, haberdar etmek
ingénieur. mühendis
ingéniérie. mühendislik
ingrat. nankör
ingrédient. malzeme
inhumer. defnetmek
ininterrompu. devamlı, kesintisiz
initiative. girişim
injurier. hakaret etmek
injuste. haksız
injustice. haksızlık
inoccupé, inactif. boş
innocent. masum
innombrable. sayısız
innovation. yenilik, değişiklik, icat, buluş
inondation. sel
inquiet. tedirgin
inquiétant. merak edecek
iiins AGY
insatisfait. hoşnutsuz
inscription. kayıt
inscrit. kayıtlı
insecte. böcek
insecticide. böcek öldürücü
insignifiant. naçizane
insignifiant. ufak
insipide. tatsız
insistance. ısrar
insistant. ısrarcı, ısrarlı
insister. dayatmak, diretmek, ısrar etmek
insister sur. üzerinde ısrar etmek
insolvabilité. aciz
insomnie. uykusuzluk
inspecter. muayene etmek, yoklamak
inspecteur. müfettiş
inspection. muayene
inspiration. esin
inspiration. ilham
inspiré. esinlenmiş, içe doğmuş, mülhem
inspirer. esindirmek, esinlemek, ilham vermek
inspirer, souffler. nefes vermek
installateur. tesisatçı
installation. tesis, yerleştirme
instant. anlık
instinct. içgüdü
instituer. kurmak
institut. enstitü enstitüsü, kuruluş, kurum kurumu
institut national de la statistique. Devlet İstatistik
Enstitüsü DİE
instituteur. öğretmen
institution. kuruluş, müessese
instructeur. eğitmen
instrument. vasıta
instrument de musique. saz
insubordination. serkeşlik
insubordonné. serkeş
insulte. hakaret
insulter. hakaret etmek
insupportable. yaramaz
intellect. akıl, anlık
intellectuel, éclairé. aydın
intelligence. akıl, us, zekâ
intelligent. zeki
intelligent, rationnel. akıllı
intense. keskin, koyu, yoğun
intensifier. yoğunlaştırmak
intensité. keskinlik
intenter un procès. dava açmak
intention. meram, niyet
interdiction. yasak
interdire. yasak etmek, yasaklamak
interdit. yasak
intéressant. ilginç
intéressé. ilgili
intéresser. ilgilendirmek
intérêt. ilgi, leh
intérêt (de l’argent). faiz
interférence. müdahale
intérieur. iç, içeri
l'intérieur du pays. yurt içi
interlocuteur. muhatap
intermédiaire. aracı, vasıta
interminable. bitip tükenmez
internat. yatılı
international. milletlerarası, uluslararası
interprète. çevirmen, tercüman
interrogatoire. sorgu
interroger. sorgulamak, sorguya çekmek, sormak
interrompu. kesintili
interruption. aralık, kesinti
intervalle. ara, aralık
intestin. barsak, bağırsak
intouchable. dokunulmaz
intrigue. düğüm
introduction. tanıtım
introduction, entrée. giriş girişte
introduire. tanıtmak
inutile. yaramaz
invalider. hükümsüz kılmak
invasion. akın, istila, saldırı saldırıda
inventer. uydurmak, yaratmak
inventeur. yaratıcı
inverse. ters
invitation. davet, çağrı
invité. davetli, konuk, misafir
inviter. davet etmek, çağırmak çağırıyorum çağırdık
BZD 220
invivable. yaşanılmaz
invraisemblable. gerçekdışı, gerçek dışı
iiir
Irak. Irak
Iran. Acemistan
Iran. İran
Irlande. İrlanda
ironie. ironi
irrationnel. akla uymaz, irrasyonel
irréel. gerçekdışı, gerçek dışı
irresponsable. sorumsuz
irriguer. sulamak
iiis
islam. müslümanlık
isolé. kuytu
Israël. İsrail
Italie. İtalya
iiiv
ivoire. fildişi
ivre. sarhoş
jjja
jacobin. jakoben
jalousie. kıskançlık
jaloux. kıskanç
jamais. asla, hiçbir zaman
jambe. bacak
jambon. jambon
jante. ispit, jant
janvier. ocak ocakta
Japon. Japonya
jaquette. ceket
jardin. bahçe
jardin d'enfants. yuva yuvası
jatte. kâse
jaune. sarı
jaunir. sararmak
jaunisse. sarılık
jjje
j'ai soif. susadım
j'ai du travail. işim var
je crois, probablement. galiba
je ne peux pas faire autrement. başka çarem yok
je vous en supplie. ne olur
jet d'eau. fıskiye
jet society. jet sosyete HU 09/08/07
jeter. atmak
jeter l'ancre. demir atmak
jeter les fondations. temel atmak
jeter un œil. bir göz atmak
jeton. jeton
jeu. oyun
jeu d'échecs. satranç
jeu d'enfant. çocuk oyuncağı
jeudi. perşembe
jeûne. oruç
jeune. genç
jeune arbre. fidan
jeune homme. delikanlı, yiğit
jeûner. oruçlu olmak
jeunesse. gençlik
jjji
jilet. lame de rasoir
jjjo
joie. neşe, saadet, sevinç, şenlik
joindre (les mains). kavuşturmak
joint. ilişik
joli. güzel güzeli, sevimli
joliment. güzelce
jonction. irtibat
Jordanie. Ürdün
joue. yanak
jouer. oynamak oynar oynuyor, oyun oynamak
jouer (d'un instrument). çalmak çalıyor çaldı
jouer aux dés. zar oynamak
jouer sa chemise. rest çekmek
jouer son va-tout. rest çekmek
jouer un rôle. bir rol oynamak
jouer un rôle. bürünmek
joueur de football. futbolcu
jour. gün günün günleri gündür
Jour – Mois - An. Gün - Ay – Yıl
journal. gazete
journaliste. gazeteci, muhabir, muhbir
joyeux. neşeli
joyeux. sevinçli
joyeux. şen
jjju
judiciaire. adlî
juge. yargıç
jugement. hüküm
jugement. yargı
jugement dernier. kıyamet
juger. yargılamak
juif. musevi, musevî, yahudi, yahudî
juillet. temmuz
juin. Haziran haziranda
jumeau. ikiz ikizler
jupe. etek
jurer. yemin etmek
juridique. hukukî
juron. küfür
jusqu'à. dek, -e kadar (directif + kadar)
jusqu'à Paris. Paris’e kadar
jusqu’à 1 heure. bire kadar
jusqu'à 6 heures. saat altıya kadar
juste. tam
juste. âdil
juste après. akabinde
justement. adilane
justice. adalet, hak, insaf
justifier. meşrulaştırmak
kkka
Kazakhstan. Kazakistan
kidnapper. kaçırmak kaçırdı
kilim. kilim
kilo. kilo
kilomètre. kilometre
Kirghizistan. Kırgızistan
Kurde. Kürt
(langue) kurde. kurmanci
llla
là-bas. orada
laboratoire. laboratuvar laboratuvarlar
lac. göl gölü
lâche, peureux, craintif. korkak korkağım korkaksın
lagon. deniz kulağı
laid. çirkin
laideur. çirkinlik
laine. yün
laïque. laik
laisse tomber. boş ver
laisser. bırakmak
laisser de côté. bir kenara bırakmak
laisser entrer. içeri almak
laisser libre. salıvermek
laisser le passage. yol vermek
laisser passer. yol vermek, önünü açmak
laisser reposer. dinlendirmek
laisser en suspens. askıda bırakmak
laisser tomber. düşürmek
laisser la voie. önünü açmak
laisser voir. belli etmek
lait. süt
laitier. sütçü
lame de rasoir. jilet
lampe. lamba
lampe à huile. yağ lambası
lancer. fırlatmak
lancer un produit. pazarlamak
langoureux. süzgün
langue. dil dilim, lisan
langue maternelle. ana dili
langue persane. Acemce
lapin. adatavşanı, tavşan tavşandan
large. ferah
large, ample. geniş
largement. büyük oranda, çokça
largeur. en
largeur. genişlik
larme. gözyaşı, yaş yaşında
las, dégoûté. bıkkın, yorgun
lassitude. yorgunluk
latitude. arz
latitude (géographie). enlem
laurier. defne
lavandière. çamaşırcı
laver. yıkamak
laverie. çamaşırhane
lavomatic. çamaşırhane
llle
le 5 novembre 1999. 5 Kasım 1999 tarihinde
le beau sexe. kadınlar
le cours de la vie. yaşamın akışı
le dessus. üst
le jour se lève. şafak söküyor
le lendemain. ertesi gün
le mois dernier. geçen ay
le plus. en
le sexe faible. kadınlar
le surlendemain. daha ertesi gün
le temps passe. gel zaman git zaman
le Très-Haut. Cenabıhak
leader. lider
leadership. önderlik
lèche-bottes. dalkavuk
lécher. yalamak
leçon, cours. ders dersler dersten önce
légal. hukuksal, hukukî, kanuni, legal, meşru, yasal
légalement. kanunen
légalité. kakuniyet
légende. efsane, söylence
léger. hafif
législatif. yasama
légitimer. meşrulaştırmak
légume. sebze
légumes. sebze
lent. yavaş
lentement, doucement, petit à petit. ağır ağır, ufak ufak,
yavaş, yavaşça, yavaş yavaş
lentille. mercimek
lentille (opt.). mercek
les Chemins de Fer. Demiryolları
lépreux. abraş
lessive. çamaşır, çamaşır deterjanı
leste. çevik
lettre. harf, karakter
lettre. mektup
lettre de l'alphabet. harf
lettré. okuryazar
leucémie. kan kanseri
leur. onların
le leur. onlarınki
levain. maya
lever (tr.). kaldırmak
lever de soleil. doğuş, güneşin doğuşu
lever l'immunité. dokunulmazlık kaldırmak
lèvre. dudak
levure. maya
lézard. kertenkele
llli
liaison. alâka, bağlantı, irtibat, münasebet
Liban. Lübnan Lübnan'dan
libéral. liberal
libération. salıverilme, serbest bırakılma
libérer. salmak, salıvermek, serbest bırakmak
liberté. hürriyet, serbestlik, özgürlük özgürlüğü
liberté de la presse. basın özgürlüğü
libraire. kitapçı
librairie. kitapevi
libre. boş, hür, serbest, özgür
Libye. Libya
licence. lisans
lié à. bağlı
lien. bağ bağı bağları
lierre. sarmaşık
lieu d'élevage des vers à soie. böcekhane, böceklik
lieu de culte. mabet
lieu historique. ören yeri
lieu prospère. mamure (esk.)
lieutenant. teğmen
lièvre. yabani tavşan tavşandan
ligne. hat hatları, tel
la ligne est disponible. hat düştü
lignée. soy
ligue. lig
limite. hudut
limité. sınırlı
limonade. gazoz, limonata
lin. keten
linge. çamaşır
linge de corps. iç çamaşır
lingerie. iç çamaşır
lion. aslan
liqueur. likör
lire. gözden geçirmek
lire. okumak okuyorsun oku okusun okuyalım okuyun
okusunlar
lire son avenir dans le marc de café. fala bakmak
lisse. düzgün, pürüzsüz
liste. liste
lit. karyola
lit. yatak yatağından
littéraire. edebi
littérature. edebiyat
livraison. dağıtım, nakliye, teslim
livre. kitap kitabım
livre (monnaie). lira
livre turque. papel (arg.)
livrer. dağıtmak
livrer un secret. sır vermek
livret. cüzdan cüzdanı
livret de famille. evlenme cüzdanı
livreur. nakliyeci
lllo
local. lokal
local. yerel
local. yerli
locataire. kiracı
location. kira
locuteur. konuşmacı
logement. lojman
loger. barındırmak
logiciel. yazılım
logique (adjectif). mantıklı
logique (substantif). mantık
loi. kanun, nizam, yasa
loi de l'offre & de la demande. arz ve talep kanunu
loi sur l’accès à l’information. Bilgi Edilme Yasasi
loi sur l’administration publique. Kamu Yönetimi
Kanunu
loi islamique. şeriat
loin. uzak
loin. ırak
lointain. uzak
long. uzun
longitude. tul
longitude (géographie). boylam
longueur. boy, uzunluk
loriot. sarıasma
loriot d'Europe. sarıasma
louange. övgü
louche. şaşı
louer. kiralamak
louer. kiraya vermek
loup. kurt
lourd. ağır
lourd (fig.). okkalı
loyer. kira
lllu
lueur. ışın
lui. o ona
luire. ışın yaymak
lumineux. aydın, aydınlık
lumière. aydınlık, nur, ışık ışığı işıklar
lundi. pazartesi
lune. ay
lune de miel. balayı
lunetier, opticien. gözlükçü
lunettes. gözlük
luth turc. bağlama, saz
lutte. mücadele, savaşım
lutter. mücadele etmek, mücadele vermek
lutteur. pehlivan
luxe. lüks
lycée. lise
lycées scientifiques. Fen lisesi
mmma
macchabée. cenaze
Macédoine. Makedonya
mâcher. çiğnemek
machine. makine makineyi
machine à laver. çamaşır makinesi
machiniste. makinist
mâchoire. çene
maçon. duvarcı
madame. bayan, hanım, hanımefendi
madame, monsieur, cher, estimé. sayın
magasin. ambar
magazin. mağaza
magazine. dergi
magie. büyü
magique. büyülü, sihirli
magnificence. ihtişam
magnifique. muhteşem
magnitude. büyüklük büyüklüğü
mai. mayıs
maigre. sıska
maillot de bain. mayo
main. el
maint. nice
maintenance. bakım
maintenant. şimdi, maintenant
maire. belediye başkanı, belediye reisi (esk.)
maire de quartier. muhtar
maire de village. muhtar
mairie. belediye
mais. ama, fakat
maïs. mısır
maison. ev evi evin evden evim
la Maison Blanche (Washington). Beyaz Saray Zaman
06/06/05
maison close. genelev
maître. hoca hocayım, usta ustam
maître de maison. ev sahibi
maîtresse de maison. ev hanımı, ev sahibi hanım
maîtrise de soi. kendini tutma
majesté. hazret
majeur. orta parmak
la majeure partie. çoğu
majorité. ekseriyet, çoğunluk
mal. fenalık, kötülük, şer şerlerin
mal tenu. düzensiz
malade. hasta hastayım hastasın
maladie. hastalık
maladresse. beceriksizlik, sakarlık
maladroit. beceriksiz, hantal, sakar
malaria. sıtma
mâle. erkek
malédiction. beddua
malgré. rağmen
malgré tout. gene de
malhabile. beceriksiz, sakar
malheur. uğursuzluk
malheureusement. maalesef
malheureux. zavallı
malhonnête. düzenbaz, düzmeci, namussuz, sahteci,
sahtekâr
malin. kurnaz
malle. bavul
malstrom. girdap
mammifère. memeli
manche. kol kolu kollarında kolunuzu
manchette. manşet
manchot. çolak
mandarine. mandalina
mandat. havale
manger. yemek yiyor yiyorum yer, yemek yemek
(intransitif)
mangé par les vers. kurt yemiş
manière. suret, tavır, şekil
manière de pensée. düşünme tarzı
manifestant. gösterici, protestocu
manifestation. etkinlik, gösteri, protesto
manifestement. besbelli
manifester. protesto etmek
manivelle. kol kolu kollarında kolunuzu
manœuvre. manevra, tatbikat
manquant. eksik
manque. eksik, ihmal, noksan
manque de pitié. acımasızlık
manque de talent. yeteneksizlik
manquer. tükenmek, özlemek
manteau. manto, palto
manteau de fourrure. kürk kürküm
manu militari. yaka paça
Manzikert. Malazgirt (1071)
maquereau. kodoş
maquereau. pezevenk
maquereau. uskumru
maquis. çalılık
marais. batak, bataklık
marbre. mermer
marchand. tüccar tüccarın tüccarların
marchand d’eau. sucu
marchand de bestiaux. celep
marchand de chapeaux. şapkacı
marchand de chaussures, cordonnier. ayakkabıcı
marchand de cuivres. bakırcı
marchand de ferraille. hurdacı
marchand de fruits et légumes. manav
marchand de glaces. dondurmacı
marchand de moutons. koyuncu
marchand de tapis. halıcı
marchander. pazarlık
marchander. pazarlık yapmak
marchandise. mal
marche. kademe
marche. yürüyüş
marché. pazar pazarı, piyasa, çarşı çarşıya
marché libre. Serbest Piyasa
marcher. yürümek
marcher à quatre pattes. emeklemek
mardi. salı
mari. koca
mariage. evlenme, evlilik, nikâh
marié. evli
mariée. gelin
marin. denizci
marmite en terre. güveç
marmonner. söylenmek
Maroc. Fas
Marocain. Faslı
marotte. hobi
marquer. belirlemek
marquer un point. sayı kazanmak
marron (couleur). kahve rengi
marron d'Inde. at kestanesi
mars. mart
Marseille. Marsilya’ya Marsilya’dan
mascotte. maskot
massage. masaj
masse. kitle
masseur. tellak
massif. kitle, kitlesel
masure. kulübe
match. maç
matériel, ingrédient, ustensile, outil. malzeme
maternité. doğumevi
maternité. annelik
matin. sabah sabaha
matière. husus, madde, mevzu
matraque. cop hu 07/03/05
mâture. olgun
maudire. kahretmek, kahretmek -i
maudit. lanetli
mauvais. fena, kötü kötüsü, yanlış
mauvais œil. nazar
mauvais présage. uğursuzluk
mauvaise foi. bahane üretme, kötü niyet
maximal. azamî
maximum. azamî, maksimum
mayonnaise. mayonez
mmme
mécanicien, réparateur. tamirci tamircisi
méchanceté, mal. kötülük
méchant. kötü kötüsü, kötü huylu
mécontent. hoşnutsuz
mécréant. gâvur
médecin. doktor doktoru, hekim
médecin-chef. başhekim
médecine. hekimlik, tıp
médiateur. aracı
médiation. aracılık
médicament. deva, ilaç
méditation. endişe
Méditerrannée. Akdeniz
médium. orta parmak
mégot. izmarit
Mehmet Mehmet’ten
meilleur. daha iyi
meilleur marché. daha ucuz
mélangé. karışık
mélodie. ezgi, melodi, nağme
melon. kavun kavundun
membre. üye
même. aynı
même. bile
mémoire. hafıza
menace. tehdit
menacer. tehdit etmek
mendiant. dilenci
mendier. dilenmek
mensonge. yalan
mentalement. fikren
mentalité. zihniyet
menteur. yalancı
mention. ifade
mentionner. anmak
mentir. yalan atmak, yalan söylemek
menton. çene
menu. menü
menuisier. marangoz
mépris. tahkir
méprisable. hor
mépriser. küçümsemek, tahkir etmek
mer. deniz denizi denizler
Mer Noire. Karadeniz
mercerie. tuhafiyeci
merci. sağ olun, teşekkür ederim, şükür, mersi
merci (après "bienvenue"). hoş bulduk
merci beaucoup. teşekkürler
mercredi. çarşamba
merde. bok
mère. anne
la mère patrie. ana vatan, ana yurt ana yurdu tur110 26
mériter. hak etmek
merle. karatavuk
merle noir. karatavuk
merveille. harika
mésange charbonnière. baştankara
mesquin. pinti
message. mesaj
messager. haberci messenger, forerunner, courier,
despatch rider, dispatch rider, dispatch
mesure. kıstas, ölçü, önlem
mesurer. ölçmek
mesurer le rythme cardiaque. nabzını saymak, nabız
almak
mesures. önlem
métal. maden
métamorphoser. başkalaştırmak
métaphore. benzetme, mecaz
métaphorique. mecazî
météo, météorologie. hava durumu, meteoroloji Güneş
méthode. yöntem, metot metodum
métier, profession. işgal, meslek mesleği meslekler
mètre. metre
mètre carré. metre kare
métro. metro
métropole. yurt içi
mettre. koymak koydu
mettre, porter (un vêtement), revêtir. giymek giyinin
mettre en application. yürürlüğe koymak
mettre en danger. tehlikeye düşürmek
mettre en fagots. çatmak
mettre fin. sona erdirmek
mettre en garde. uyarmak
mettre en garde à vue. gözaltına almak
mettre à genoux. dize getirmek
mettre à jour. güncellemek
mettre au monde. doğurmak
mettre en ordre. düzenlemek, tertiplemek
mettre à l'ordre du jour. gündeme getirmek
mettre en panne. boca etmek
mettre en péril. tehlikeye düşürmek
mettre en pièces. parçalamak
mettre pied à terre. karaya ayak basmak
mettre en scène. sahnelemek
mettre sens dessus-dessous. altüst etmek
meuble. mobilya
meubles. eşya
meurtre. cinayet
meurtrier. katil
Mexique. Meksika
mmmi
microbe. mikrop
midi. öğle öğlene
midi et demi, minuit et demi, demi. yarım
miel. bal
le mien, la mienne. benimki
mignon. minik, sevimli, ufak tefek
migraine. baş ağrısı
migrant. göçmen
milan. çaylak
milan noir. kara çaylak
milieu. orta, ortam
militaire. askerî
mille. bin
milliard. milyar
million. milyon
minaret. minare
mince. hafif, ince
mine. beniz, maden
mineur (dans les mines). madenci madenciler HU
17/06/05
minimal. asgarî
minimum. asgarî, minimum
ministère. bakanlık bakanlığı Bakanlık'tan
Ministère de la Défense Nationale. Milli Savunma
Bakanlığı (MSB) HU 01/06/05
Ministère de l’Education nationale. Milli Eğitim
Bakanlığı Zaman 03/06/05
Ministère de l'Intérieur. İçişleri Bakanlığı
Ministère de la Santé. Sağlık Bakanlığı HU 20/06/05
ministre. bakan
ministre de l'intérieur. İçişleri Bakanı
minorité. azınlık
minuit. gece yarısı. ýary gije. midnight
minuit et demi, midi et demi, demi. yarım
minuscule. küçücük, ufak
minute. dakika dakikada
minuterie. otomatik
minutie. titizlik
minutieux. titiz
miracle. mucize
miraculeux. mucizevî
mirador. kule
mirage. serap
miroir. ayna aynasına
mise. rest
mise en garde. uyarma, uyarı uyarısı HU 20/06/05
mise en scène. sahne düzeni
misérable. züğürt
mmmo
mobilier. mobilya
mode. moda, tarz tarzı
mode (grammatical). kip kipi
mode conditionnel. şart kipi
mode de vie. yaşama tarzı
modèle. ideal, kalıp, model, örnek
moderne. modern, çağcıl
modeste. alçak gönüllü
modeste. iddiasız
modeste. kendi halinde
modeste. naçizane
modestement. âcizane
modestie. alçak gönüllülük, tevazu
moëlle. ilik
mœurs. âdet, örf, örf ve âdet
moi. ben bana
moine. keşiş, rahip
moineau. serçe
moins. eksi
moins, avant (heure). kala
moins beau, pas très beau. pek güzel değil
mois. ay ayının
moisi. küflü
moisissure. küf
moisson. hasat
moitié. yarı
moment. an, ara, süre
mon. benim
Mon Dieu !. Aman Tanrım!
Mon Dieu !. eyvah
mon enfant. evladım
monastère. manastır
monastère musulman. dergâh, tekke
monde. cihan, dünya, âlem
mondialisation. küreselleşme
Mongolie. Moğolistan
monnaie. revaç
monnaie, devise. döviz
monotone. monoton
monsieur. bey, beyefendi, bay
Monsieur. efendim
monstre. canavar
montagne. dağ dağlar dağı dağdan
monter. binmek, yükselmek, çıkmak çıkıyor çıktık
monter à cheval. ata binmek
montre. saat saatlerde saattir
montrer. göstermek
montrer le chemin. yol göstermek
montrer de l'intérêt pour. ilgi göstermek
monture. binek
monument. abide, eser
monumental. abidevî
moquerie. alay
moqueur. alaycı
moral. ahlâklı, ahlâkî
moral. ilkeli
moral. nezih
morale. ahlâk
moralement irréprochable. nezih
moralité. ahlâklılık
morbide. marazi
morceau. lokma
mordre. ısırmak
morphine. morfin
mort. ölü
mort. ölüm
mortel (adjectif). ölümlü, fani, öldürücü, ölümcül, ölüm
mortel (substantif). ölümlü, insan
mortier. havan
mosquée. cami
mot. kelime, söz, sözcük
moteur. motor
à moteur, motorisé. motorlu
moteur de recherche. arama motoru
motif, raison, cause. motif, sebep, neden nedeni
motif décoratif. bezek
motivation. motivasyon
mou. yumuşak
mouchoir. mendil
mouette. martı
mouillé. ıslak
moule. kalıp
moule. midiye
moulin. değirmen
moulin à paroles. ispinoz
mourir. hayatını kaybetmek
mourir. ölmek öldü
mousse. köpük
mousser. köpürmek
moustache. bıyık
moustachu. bıyıklı
moustique. sivrisinek
mouton. koyun
mouvement. hareket
moyen. aracı
moyen. araç
moyen. orta
moyen. vasıta
moyen. çare
moyen de subsistance. geçim kaynağı
Moyen Âge, Moyen-âge. Orta Çağ, Ortaçağ
Moyen Orient. Ortadoğu Zaman 09/06/05
moyenne, en moyenne. ortalama Zaman 05/06/05
mmmu
muet. dilsiz
mule. katır
multiplier. çarpmak çarptım
multiplié par. çarpı
Munich. Münih
municipalité. belediye
munitions. cephane
mur. duvar
mûr. olgun
mûre. dut
mûrir. olgunlaşmak
murmure. mırıltı
murmure de l'eau. şırıltı
murmurer. mırıldanmak
muscle. adale
muscle. kas
muscular. adaleli
musicien. müzisyen
musique. müzik
musulman. Müslüman
musée. müze
mutant. mutant
mutation. atama, tayin
mutiler. sakatlamak
mutuel. karşılıklı
mmmy
myope. miyop
mystère. esrar, giz, sır, sırdaş
mystérieux. esrarengiz
mythologie. mitoloji
nnna
n'est-ce pas ?. değil mi ?
n'importe quel. herhangi
nager. yüzmek yüzdüm yüzdün
nageur. yüzücü
naïf. bön, saf, safderun, temiz
naïveté. saflık
naissance, accouchement. doğum
naître. doğmak
nappe. masa örtüsü
narghilé. nargile
NASA. Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin
natation. yüzme
nation. kavim, millet, ulus, vatan
national. milli, ulusal, vatanî
nationaliser. kamulaştırmak
nationaliste. milliyetçi
nationalité. milliyet, vatandaşlık, yurttaşlık,
hemşehrilik, tabiyet tabiyeti, uyruk uyruğu
natte. hasır
naturaliser. vatandaşlığa kabul etmek
nature. doğa
nature. huy
nature. mizaç
nature. tabiat
naturel. doğal, tabii, tabiî
naturellement. doğal olarak, tabii, tabiî
naufrage. deniz kazası, gemi enkazı
nausée. bulantı, mide bulantısı
navet. şalgam
nnne
ne --- pas. değil
ne m'en veuillez pas. kusura bakmayınız
ne pas oser imaginer. rüyasında görememek
ne pas pouvoir être ignoré. göze batmak
ne pas suivre le jeûne. oruç yemek
ne plus. artık
ne rien dire. ses çıkarmamak
ne vous en faites pas. canınız sağ olsun
né. doğumlu
nécessaire. gerek, gerekli, lazım, lâzım
nécessitant. muhtaç
nécessité. gereken, zorunluluk, gerek, gereklilik,
ihtiyaç, lüzum, kaçınılmazlık
nécessiteux. muhtaç
négatif. olumsuz
négation. inkâr, tekzip
négligence. ihmal
négliger. göz ardı etmek, ihmal etmek
négociation. uzlaşma, görüşme, pazarlık
neige. kar
neiger. kar yağmak
nerf. sinir
nerveux. sinirli
net. net
netteté. netlik
nettoyage. temizleme, temizlik
nettoyage à sec. kuru temizleme
nettoyer. temizlemek
neuf (chiffre). dokuz dokuza
neuf, nouveau. yeni
neuf chacun. dokuzar
neuf par neuf. dokuzar dokuzar
neuvième. dokuzuncu
neveu. yeğen
nez. burun burnum burnumu
nnni
ni --- ni. ne --- ne
nicotine. nikotin
nid. yuva yuvası
nièce, neveu, cousin. yeğen
nier. inkâr etmek, tekzip etmek, yalanlamak
niveau. düzey, seviye
niveau social. sosyal kademe
nnno
noble. soylu
noce. nikâh
noce, cérémonie de mariage. düğün
noces. mürüvvet
nocif. zararlı
nœud. düğüm, bağ bağı bağları
nœud papillon. boyun bağı, papyon, papyon kravat
noir. kara
noir. siyah
noir et blanc. siyah beyaz
noir. uğursuz
noir (nom). zenci
noirceur. karanlık
noircir. kararmak, karartmak, siyahlaşmak,
siyahlaştırmak
noisette. fındık
noix. ceviz cevizi, kuşbaşı
noix de cajou. kaju fıstığı
noix de coco. hindistan cevizi
nom. ad adım, isim isimler ismim isminiz isminizin, nam
nom de famille. soyad soyadı
nombre. adet, nicelik, sayı sayılar sayıları
nombres cardinaux. asal sayılar
nombres distributifs. üleştirme sayıları
nombres ordinaux. sıra sayıları
nombreux. çok
nombril. göbek
nomination. atama
nommé. adlı, isimli
nommer. ad vermek, adlandırmak, isim vermek
nommer. atamak (vb tr)
non. hayır
non-aggression. saldırmazlık
non autorisé. izinsiz hu 07/03/05
non compris. hariç
non éclairé. ışıksız
non-musulman. gayrimüslim
non-négociable. tartışılamaz
non valable. geçersiz
nord. kuzey kuzeyde
normal. normal, tabii, tabiî
normaliser. standartlaştırma
norme. standart
Norvège. Norveç
norvégien. norveççe
notable. dikkate değer
notables. eşraf
notamment. hele
note. not
noter. yazıvermek
notre. bizim
le nôtre. bizimki
nouage. düğümleme
nouer. düğümlemek, örmek
noumène. olgu, vakıa
nourrir. beslemek
nourriture. gıda, yemek yemeğe, yiyecek
nous. biz bizi
nouveau. yeni
nouvelle. haber haberler
la nouvelle année. yeni yıl Akşam
31/12/04
Nouvelle Livre Turque. Yeni Türk Lirası (à partir du
1er/01/2005)
Nouvelle-Zélande. Yeni Zelanda
novembre. kasım
novice. acemî
noyau. iç
noyau. çekirdek
noyer. boğmak
nnnu
nu. çıplak
nuage. bulut
nuageux. bulutlu
nucléaire. nükleer
nuire à. zarar vermek
nuisible. zararlı
nuit. gece. gije. night
nul. kimse
nulle part. hiçbir yerde
numéro. numara numarada
nu-pieds. yalınayak
nuque. ense
oooa
O.N.U.. BM
O.T.A.N.. NATO, N.A.T.O.
ooob
obéir. itaat etmek
obéissance. itaat
obéissant. itaatkar
obèse. obez
obésité. obezite obeziteyi obezitenin HU 02/01/07
objecter. itiraz etmek
objectif. hedef, nesnel
objection. itiraz
objet. cisim, mevzu, nesne
obligation. görev
obligation. mecburiyet, zorunda
obligation religieuse (Islam). farz
obligatoire. mecburî
obligé. mecbur
obscur. karanlık
obscurité, noirceur. karanlık
obséquiosité. dalkavukluk
observateur. gözlemci, müşahit
observation. gözetim, gözetleme, seyretme, gözlem,
gözlem sonucu, gözleme, yorum, rasat
observatoire. gözlemevi
observer. gözlemek, gözlemlemek
obsession. saplantı
obstacle. engel
obstinément. inatla
obtenir. elde etmek
obtenir. konmak (arg.)
obtenir. sağlamak
obtenir son diplôme. mezun olmak
obtenir un diplôme. diploma almak
obtention de diplôme. mezuniyet
oooc
occasion. fırsat
d'occasion. kullanılmış
occident. batı
occidental. batılı
occidentalisation. batılılaşma, batılılaştırma
occidentaliser. batılılaştırmak
occupation. uğraş
occupé. faal, meşgul
occuper. oyalamak
s’occuper avec, être occupé. meşgul olmak
océan. umman, okyanus okyanusu
octobre. ekim ekimde
oooe
œdème. ödem
œil. göz
œuf. yumurta
œuvre. eser, yapıt
ooof
offenser. hakaret etmek
offensive. taarruz
officiel. resmi
officier. subay
offre. ikram, öneri, arz (éco.)
offrir. ikram etmek
oooi
oie. kaz
oignon. soğan
oiseau. kuş kuşu
oiseau de malheur. uğursuzluk kuşu
oisif. haylaz, işsiz güçsüz
oléoducs. Boru Hatları
olive. zeytin
ooom
ombragé. gölgeli, gölgelik
ombre. gölge
ombrelle. güneş şemsiyesi
omelette. omlet
ooon
oncle. amca, dayı
oncle maternel. dayı
oncle paternel. amca
onde. dalga
onde radio. radyo dalgası
ondulation. çalkantı
onduler. dalgalanmak
ongle. tırnak
ooop
opéra. opera
opération. operasyon
opinion. düşünce, fikir, görüş, tahmin
opium. afyon
opposant. aleyhtar
opposition. karşıtlık, karşıtı, muhalefet
oppression. zulüm
opprimé. mazlum
optatif (temps du verbe). dilek kipi
opticien, lunetier. gözlükçü
option. seçenek
ooor
or. altın
orage. fırtına
orageux. fırtınalı
orange (couleur). turuncu
orange (fruit). portakal
orchestre. orkestra
orchidée. orkide, salep
ordinaire. adî
ordinateur. bilgisayar bilgisayarın
ordonnance. reçete
ordonner. buyurmak buyrun buyur, emir vermek,
emretmek
ordonner. düzenlemek
ordre. buyruk, emir
ordre. düzen
ordre du jour. gündem
ordures. çöp
oreille. kulak
oreiller. yastık
oreillons. kabakulak
organe législatif. yasama organı
organisation. düzen, teşkilat, örgüt
Organisation Mondiale de la Santé, OMS. Dünya Sağlık
Örgütü
organiser. düzenlemek, örgütlemek
organisme. yapı
orge. arpa
orgie. cümbüş
orgueil. gurur, kibir
orgueilleux. kibirli
orient, est. doğu
orientation. yönelim
originaire. kökenli
originaire d'où ?. nereli ?
original. asıl
origine. köken, orijin
ornement. bezek, süs, ziynet
orner. bezemek, donatma, süslemek
ornithologie. kuş bilimi, kuş bilimci
orphelin. kimsesiz, öksüz
orteil. ayak parmağı
orthographe. imlâ, yazım
ortie. isirgan otu (Urtica dioica)
ooos
os. kemik
oser. cesaret etmek
osier. çalı kavak
ostentation. gösteriş
ooot
otage. rehine
ôter, enlever, quitter. çıkarmak çıkarın
ottoman. Osmanlı
ooou
ou ... ou bien. ya ... ya da
où ?. nerede ? nereye ?
ou bien. yahut, veya
où ça. hani
où que ce soit. neredeyse
d'où ?. nereden ? nereli ? neresinde ?
oublier. aklından çıkmak
oublier. unutmak unutmayın unuttum
ouest. batı batıda
oui. evet
ouragan. kasırga
ourlet. paça
ours. ayı
outil. alet
outil. araç
outil, ingrédient, matériel, ustensile. malzeme
outrager. hakaret etmek
ouvert. açık
ouvertement. açıkça
ouverture. açılış, delik
ouverture d'esprit. zihin açıklığı
ouvrier. amele, işçi
ouvrier agricole. ırgat
ouvrier en bâtiment. ırgat
ouvrir. açmak
ouvrir un compte. hesap açmak
Ouzbékistan. Özbekistan
pppa
pacifique. barışsever, barışçı, sulhperver, sulhsever,
sakin, pasifik
pacifiste. barışçı, sulhçu
pacte. antlaşma, muahede, pakt
pactiser. antlaşmak
page. sayfa
page d’accueil. ana sayfa Güneş
paiement échelonné. taksit
paillasson. hasır
paille, foin. saman
pain. ekmek
pair. çift
paire. çift
paître. otlamak
paix. barış, sulh
Pakistan. Pakistan
palais. saray
palais (anatomie). damak
palais de justice. adliye
pâle. solgun, soluk
palefrenier. ispir
pâlir. solmak
paludisme. sıtma
panier. sepet
panique. panik
panneau. levha, pano
pantalon. pantolon
pantalon bouffant. şalvar
pantoufle. terlik
papa. baba babamdan
papeterie. kırtasiye
papier, pièce, document. kağıt kağıtları
papillon. kelebek
paquet. paket
par. tarafından
par avion. uçakla, uçak ile
par centaines. yüzlerce
par le col. çalyaka
par dessus tout. üstelik
par-dessus tout. her şeyin ötesinde
par exemple. mesela, örneğin
par hasard. tesadüfen
par ici. buralarda
par l'intermédiaire de. aracılığıyla
par milliers. binlerce
par quel moyen ? avec quoi ? comment ? neyle ?
par la route. karadan
par voie terrestre. karadan
parade. çalım
paradis. cennet
parapluie. şemsiye
paraître. gibi gelmek
paralytique. kötürüm
parc. park
parce que. çünkü
pardon. af, affedersiniz
pardonner, excuser. affetmek affedersin affedersiniz,
bağışlamak
pareil. eş
parent. akraba, hısım
parenté. hısım akraba
parenthèse. parantez
parents. ebeveyn
parenté. akrabalık
parer. donatma
paresse. tembellik
paresseux. tembel
parfait. kusursuz
parfaitement. gayet
parfois. kimi zaman
parfum. parfüm
pari. kumar
parier. bahse girmek, kumar oynamak
Paris. Paris Paris’e Paris’te
parlement. millet meclisi, parlamento
Parlement Européen. AP
parlementaire. parlamenter
parler. konuşmak konuşuyor konuşmuyorum konuşalım
konuştu
parler de. söz etmek
parole. lakırdı
parole. söz
parsemer. serpmek
part de marché. pazar payı
partager. paylaşmak
parti. parti partisi, taraf, fırka fırkası
Parti Démocrate, 1946. Demokrat Partisi tur110 25
Parti démocrate du Kurdistan. KDP : Kürdistan
Demokratik Partisi
parti de l’indépendance. Bağımsız Türkiye Partisi,
BTP
Parti de la Juste Voie. DYP
Parti de la Mère Patrie. ANAP
Parti de la Vertu. FP
Parti Républicain Libéral. Cumhuriyetci Serbest Fırka
tur110 24
Parti Républicain du Peuple. CHP
Parti des travailleurs du Kurdistan. Kurdistan İşçi Partisi
PKK : Partiya Karker Kurdistan Kurdistan Worker's
Party (now KADEK)
participatif. katilimci
participation. katılım
participer à. katılmak
particularité. özellik
particulier. özel, özgü
particulièrement. bilhassa
partie. bölüm, fasıl, kısım
partir. yola çıkmak
partir, aller, s’en aller. gitmek gidiyorum gidiyorsun git
gideyim gidelim gittik, hareket etmek
partir à la guerre. sefer
partout. her yer
parvenir. varmak varır
parvenir à. ulaşmak
parvenu. görmemiş
pas (substantif). adım
pas cher, bon marché. engin, ucuz ucuzu BZD 108
pas encore. henüz
pas mal. epeyce, hayli, oldukça
pas de mal. zarar yok
pas de problème. sakıncası yok
pas du tout. hiç
pas très beau, moins beau. pek güzel değil
passage. geçit, pasaj
passage en revue. inceleme
passage souterrain. alt geçidi
passager, voyageur. yolcu yolcular
passé (heure), après. geçe
passé. geçmiş
passé constaté. di’li geçmiş zaman BZD 100
passe-plat. servis penceresi
passeport. pasaport
passer. geçirmek
passer (int.). geçmek geçiyor geçmiş
passer commande de. sipariş vermek bş için
passer une commande. ısmarlamak
passer un contrat. sözleşme yapmak
passer par. uğramak
passer en revue. gözden geçirmek, incelemek
passerelle. geçit, üst geçit
passe-temps. hobi
passion. ihtiras, tutku
passionné. tutkulu
passoire. süzgeç
pastel. pastel
pastèque. karpuz karpuzu. arbuz
pâte. macun
pâte dentifrice. diş macunu
pâtes. makarna
pathétique. acıklı
patience. sabır sabrı
patient. hasta bir kişi
patient. sabırlı
patienter. sabretmek, sabır etmek
pâtir. zarar görmek
pâtisserie. pastane, pastahane
pâtissier. pastacı
patriarche. patrik
patrie. yurt, vatan
patriote. vatansever, yurtsever
patrouiller. kol gezmek
pâturage. mera, otlak
pâture. mera
paume (de la main). avuç
pause, halte, arrêt. mola molası, dinlenme
pauvre. fakir, yoksul, zavallı, züğürt
pavillon. köşk
payer. ödemek
payer (un) tribut. haraç vermek
pays. memleket, toprak toprağa, yurt, ülke ülkenin
ülkede ülkeler
paysage. manzara
paysan. köylü
Pays-Bas. Hollanda
pppe
peau. deri
peau-rouge. Kızılderili
pêche. şeftali
péché. günah
pêcher. balık tutmak
pêcheur. balıkçı
pédant. ukala
pédanterie. ukalalık
pédibus. yaya olarak
peignage. tarama
peigne. tarak
peigner. taramak
peignoir. bornoz
peindre. boyamak
peine. ceza, dert, üzüntü
peine capitale. idam cezası
peine de mort. idam cezası
peine de prison. hapis cezası
peintre (artiste). ressam
peintre en bâtiment. boyacı
peinture. boya
peinture à l'huile. yağlı boya
pélerinage. hac
pelle. kürek
pendant des heures. saatlerce
pendule. sarkaç
pénitence. azap
pensée. düşünce, fikir, sanı
pensée; soupçon. endişe
penser. akıl etmek, düşünmek düşünyorsun, sanmak
penseur. düşünür, mütefekkir
pension. pansiyon
pente. eğim
pépère. babalık
pépier. ötmek, şakımak
pépin. çekirdek
perdre. kaybetmek, yitirmek
perdre la vie. hayatını kaybetmek
perdrix. keklik
perdrix bartavelle. taş kekliği
perdrix choukar. kınalı keklik
perdrix grise. çil keklik
père. baba babamdan
pergola. çardak
période. devre, dönem, süre
période de fiançailles. nişanlılık
perle. inci
permanent. daimi, kalıcı, sürekli
perméable. geçirgen
permettre. imkân vermek, müsaade etmek, sağlamak
permettre, autoriser. izin vermek
permis de conduire. ehliyet
permission. müsaade, izin
perpétuel. müebbet, sürekli
perroquet. papağan papağana
perruque. peruk, peruka hu 07/03/05
persan. Acem
persan. Acemce, farsça
Perse. Acemistan
persécuter. zulmetmek
persécution. zulüm
persil. maydanoz
persister. diretmek
personnalité. benlik, şahsiyet
personnalité, caractère. kişilik
personne. hiç kimse, insan, kimse, kişi kişinin, şahıs
HU 30/05/05
personne ne fait. kimse etmiyor
personne obséquieuse. dalkavuk
personne pressée. aceleci
persuader. inandırmak
persuasion. kanaat
perte. fire
pesage. tartı
pèse-personne. tartı aleti
peser. tartmak
péter un plomb. üşütmek
petit. küçük küçüğümüz, minik, ufak
petit (d'un animal). yavru
petite aiguille d’une montre. akrep
petit ami. sevgili
petit bazar. tuhafiyeci
petit commerce, boutique. dükkan
petit déjeuner. kahvaltı kahvaltıda
petit doigt. küçük parmağı
petite-fille. torun
petit-fils. torun
petite monnaie. bozuk para
petit pain rond au sésame. simit
petit à petit. yavaşça, yavaş yavaş
petit pois. bezelye
pétition. dilekçe
pétrole. petrol petrolün Zaman 16/06/05
pétrolier. tanker
peu. az
peu après. biraz sonra
peu profond, bas. sığ
peuple. halk halkı, kavim, millet, ulus
peuplé. kalabalık
peuplier. kavak
peur. korku
peur sans fondement. vehim
peureux, craintif, lâche. korkak korkağım korkaksın,
ürkek
peut-être. belki
ppph
phaéton. fayton
phare (maritime). feneri
phare (d’une voiture). far
pharmacie. eczacılık
pharmacie. eczane
pharmacie. ispençiyari
pharmacien. eczacı
phase. fasıl
Phénicien. Fenike
phénomène. fenomen, görüngü
philosophe. filozof
photo, photographie, cliché. resim resmim, fotoğraf
Güneş
phrase. cümle
pppi
piano. piyano
pic vert. yeşil ağaçkakan
pichet. sürahi
pickpocket. yankesici
pictural. resimsel
pie, pie bavarde. saksağan
pièce. oda odanın odanız odası
pièce. sikke
pièce, papier, document. kağıt kağıtları
pièce (de théâtre). oyun
pièce de monnaie. sikke
pied. atak ***
pied. ayak ayağı
pied (d'un arbre). dip
pied (d'une montagne). etek
piège. tuzak
pierre. taş taşla
pierre. çekirdek
pierre tombale. mezar taşı
piéton. yaya
pieu. kazık
pieux. sofu
pigeon. güvercin, safderun
pignon de pin. çam fıstığı
pile. istif
pile, exact, complet, juste. tam
pillage. yağma
piller. yağmalamak
pilote. pilot pilotlar HU 05/03/05
pilule. hap
piment. biber
pimenté. acı
pin. çam
pinceau. fırça
pinson. ispinoz
pioche. kazma
pipe. pipo
pipelette. çalçene
pique-nique. piknik pikniğe
pique-niquer. piknik yapmak
pirate. korsan
piscine. havuz, havuzu
pistache. Antep fıstığı, fıstık, Şam fıstığı
pister. izlemek
pistolet. tabanca
pitance. rızk
pitoyable. acınacak
pitre. şaklaban
pivert. yeşil ağaçkakan
pppl
placard. dolap
place. alan
place. mahal
place. meydan
place. yer yerden yeri
placer. oturtmak
plafond. tavan
plafonnier. şişe
plage. kumsal, plaj
plage de sable. kumsal
plaie, blessure. yara
plainte. şikayet
plaire. hoşlanmak, hoşuna gitmek
plaisanterie. alay, şaka
plaisir. keyif, zevk, haz
plan. plan
plancher. taban, zemin, döşeme
planches. tahta
planète. gezegen
planeur. planör
planning familial. aile plânlaması
plante. bitki bitkiler
planté d'arbres. ağaçlı
planter. dikmek
plastique. plastik
plat. tepsi
platane. çınar
plateau. sini
plateau. tepsi
plateau en cuivre ou en laiton. sini
plâtre. sıva
plâtrer. sıvamak
plein. dolu
plein aux as. yüklü
pléthore de nourriture. abur cubur
pleurer. ağlamak ağladı BZD 109
pleurer en chœur. ağlaşmak
pleurer de douleur. acı acı bağırmak
pleurnicher. zırlamak, zırıldamak
pleuvoir (imp.). yağmak, yağmur yağmak
pli. kat katta
plier. bükmek, katlamak
plier en deux. ikiye katlamak
plisser. kıvırmak
plomb. kurşun
plombier. muslukçu, su tesisatçı
plongeon. batış
plonger. dalmak
pluie. yağmur, yağış
plume. tüy, kuş tüyü
la plupart. çoğu
la plupart du temps. çoğu zaman
plus. artı
plus. daha
plus que nécessaire. haddinden fazla
plus tard. mâbadi
plusieurs. birkaç, nice
pluvieux. yağışlı
pneu. lâstik
pppo
poche. cep cebim, torba
poète. şair
poêle à charbon. soba
poêle à frire. tava
poêlé. tava
poêlon. sahan
poème. şiir
poids. tartı
poignée. kulp
poignet. bilek
poil. kıl, tüy
poilu. kıllı
poinçon. damga
poindre. sökmek
poing. yumruk
point. nokta, uç
point de convergence. odak noktası
point de départ. başlangıç noktası
point d'exclamation. ünlem işareti
point d'interrogation. soru işareti
points de suspension. üç nokta
point-virgule. noktalı virgül
point de vue, opinion. açı, bakım, görüş
pointe. uç
poire. armut
poireau. pırasa
pois. bezelye
pois chiche. nohut
poison. zehir, zıkkım
poisson. balık
poitrine. göğüs göğüsleri göğsüm
poivre. biber, karabiber
poivron. biber
pôle. kutup kutbu kutbunu
police. polis
police de caractères. yazı tipi
policier. polis, polisiye
politicien. politikacı
politique. politik, politika, siyasal, siyaset
politique (adjectif). siyasi, siyasî
polluant. kirletici
polluer. çevreyi kirletmek
pollution. kirlilik
Pologne. Polonya
pomme. elma
pomme de terre, pommes de terre. patates
pompe. tulumba
pont. köprü köprüsü, döşek
pont (de bateau). güverte
Pont du Bosphore. Boğaziçi köprüsü
pont suspendu. asma köprü
pope. papaz
populaire. popüler
population. nüfus nüfusu
populiste. halkçı
porc. domuz
porcelaine. porselen
pore. gözenek
poreux. gözenekli
port. liman
porte. kapak
porte. kapı kapıyı kapısı
porte-documents. evrak çantası
portefeuille. cüzdan cüzdanı
porte-monnaie. cüzdan cüzdanı
porte-parole. sözcü
porter (un vêtement). giymek
porter préjudice. zarar vermek
porteur. hamal
porteur, courrier. ulak
portion. kap
Portugal. Portekiz
poser. takmak tak takın
poser des questions. soru sormak
positif. müspet, olumlu
position. konum, makam, mevki mevkide
possibilité. imkân, olanak, olasılık
possible. kabil, muhtemel, mümkün, olanaklı, olası
posséder. sahip olmak
poste. posta
poste de police. karakol karakolda
pot. bakraç
pot. çömlek
pot (de confiture par exemple). kavanoz. jar
pot d'échappement. egzoz
pot de fleurs. saksı
pot-de-vin. rüşvet
potasse. potas
potentiel. güç
potentiel. muhtemel
potentiel. potansiyel
potentiellement. muhtemelen
potin. dedikodu
poubelle. çöp kutusu
pouce. baş parmak
poudre. barut
poudre à canon. barut
poulailler. kümes
poule. tavuk
poule d'eau. saz tavuğu
poulet. piliç, tavuk
pouls. nabız nabzını
poumon. akciğer
pour. için
Pour le peuple, malgré lui. Halk için halka rağmen
tur110 9
pour rien. boşuna
pourboire. bahşiş
pourcent. yüzde
pourchasser. kovalamak
pour mille. binde ***
pourquoi ? neden ? niçin ?
Pourquoi Benerdji s’est-il suicidé. Benerci Kendini
Neden Öldürdü (Mehmet Ulusoy)
pourrir. çürümek
poursuite. takip
poursuivre. izlemek
poursuivre. kovalamak
poursuivre. takip etmek
pousser. dürtmek
pousser. itmek
pousser (intr.). yetişmek
pousser (plante). bitmek
poussière. toz
poussiéreux. tozlu
pouvoir. güç gücü, iktidar, kudret, salâhiyet
pouvoir exécutif. yürütme gücü
pppr
prairie. çayır, çayırlık, ova, çimenlik
praticité. elverişlilik
pratique. elverişli
précaution. önlem
précédent / suivant. geri / ileri
précéder. önüne geçmek
prêche. vaaz
prêcher. vaaz etmek, vaaz vermek
précieux. değerli, kıymettar
précipitation. telaş
précipitations. yağış
précis. belirli, belli
prédiction. kehanet
préface. önsöz
préfecture. vilâyet, vilâyet binası
préfecture, département, province, région. il iller illerin
préféré, favori. gözde
préférence. öncelik
préférer. tercih etmek, yeğlemek
préfet. vali
préjudice. zarar zararı
préjugé. önyargı
premier. birinci, ilk
premier ministre. başbakan
prendre. almak, tutmak, yakalamak
prendre un autobus. binmek
prendre en charge. üstlenmek
prendre les commandes. dümene geçmek
prendre congé de. uğurlamak
prendre une douche. duş almak, duş yapmak
prendre feu. tutuşmak
prendre froid. üşütmek
prendre la main dans le sac. suçüstü yakalamak
prendre des mesures. önlem almak
prendre note. yazıvermek
prendre en otage. rehin almak
prendre part. katılmak
prendre le petit déjeuner. kahvaltı etmek, kahvaltı
yapmak
prendre des photos. resim çekmek
prendre place. yer almak
prendre le pouls. nabzını tutmak
prendre la poussière. tozlanmak
prendre la route. yolunu tutmak
prendre au sérieux. ciddiye almak
prendre la tête. baş çekmek
prendre la tête. önayak olmak
prendre soin de. değer vermek, muhafaza etmek
prendre sur le fait. suçüstü yakalamak
à prendre où à laisser. tartışılamaz
prénom. ad adım
préparatif. hazırlık
préparation. hazırlanış
préparer. hazırlamak
près, proche. yakın
près de. nezdinde
presbytère. papazın evi
présence. bulunma, bulunuş, huzur
présent. hazine, hediye
présent, actuel. şimdiki zaman
à présent. halen, hâlen
présent progressif. şimdiki zaman
présentateur. sözcü
présentation. sunuş, takdim, tanıştırma, tanışma
présentement. halen, hâlen
présenter. sunmak, takdim etmek, tanıtmak, tanıştırmak
présenter (des gens). tanıştırmak
présenter un candidat. namzet göstermek
préserver. korumak, saklamak
présidence de la république. cumhurbaşkanlığı
président. başkan
président de la république. cumhurbaşkanı
présomptueux. iddialı
presque. hemen hemen, âdeta
presse (journaux). basın basını basınında
pressentiment. sezgi, sezi, seziş
presser. aceleleştirmek
presser. sıkmak
pression. baskı
pression. basınç
prestidigitateur. hokkabaz
prêt. hazır, ödünç verme
prétendre. iddia etmek
prétendu. özenti
prétendument. sözde
prétentieux. iddialı, fodul
prétention. iddia
prêter. ödünç vermek
prétexte. bahane, vesile
prêtre. papaz
preuve. delil, kanıt
prévenir. haberdar etmek, ihtar etmek, ikaz etmek,
uyarmak
prévenu. haberdar, sanık
prévoir. öngörmek
prier. rica etmek, dua etmek
prière. namaz namazı, dua, rıca
prière de la nuit. yatsı namazı
primauté. üstünlük
primitif. ilk
principal. ana, esas, temel
principe. esas, ilke, prensip, umde, unsur
printemps. bahar, ilkbahar
priorité. öncelik
prise. zapt
prison. cezaevi, hapis, hapishane, tutukevi
prisonnier. esir, mahpus, tutsak, tutuklu
privé. özel
privilège. ayrıcalık, imtiyaz
privilégié. ayrıcalıklı, imtiyazlı
prix. bedel, fiyat, ödül
probabilité. ihtimal, olasılık
probable. muhtemel, olası, olasılı
probablement, je crois. galiba
problème. mesele, sakınca, sorun
procès. dava, mahkeme
processus. süreç
prochain. gelecek
proche, près. akraba, yakın
procuration. vekâlet
procureur. savcı
prodigue. savurgan, tutumsuz, müsrif
producteur. üretici
productif. üretken
production. imalat, istihsal, üretim
produire. istihsal etmek, üretmek
produit. ilaç, ürün
professeur. öğretmen, profesör
profession, métier. meslek mesleği meslekler
profit. kar, kâr, kazanç, yarar
profond. derin, kalın, kesin
profondément. büyük oranda
profondeur. derinlik
programme. program
progrès. gelişme
progression. süreç
projection de diapos. dia gösterisi
projection de films. film gösterisi
projet. proje, tasarı, tasarım, taslak, kroki, tasar, plan,
maket, eskiz
promenade. gezi, gezme gezmeye
promesse. söz
promis. sözlü
promotion. atama. (n. f.)
promouvoir. atamak. (v. tr.)
prompt. çevik
promptitude. çeviklik
pronom. zamir zamiri zamirleri
pronoms personnels. şahıs zamirleri
pronom possessif. iyelik zamiri
prononciation. söyleniş, telâffuz
propagande. propaganda
propagation. üreme
propager. yaymak, çiftleştirmek, çoğalmak
prophète. peygamber, resul
à propos. bu arada, sırası gelmişken
à propos de. dair, hakkında, üzerinde
proposer. teklif etmek, önermek
proposition. teklif, öneri
propre. temiz
propre à qq'un. hususiyet, mahsus
propreté. temizlik
propriétaire. ev sahibi, mal sahibi, sahip sahibi
propriétaire d'un terrain. mülk sahibi
propriété. mülk
prospecteur. madenci madenciler
prospère. bayındır
prospère. mamur (eski)
prospérer. gelişmek, yeşermek
prospérité. mamure (eski)
prospérité. refah
prostituée. orospu
protecteur. kayırıcı
protection. diriğ (eski)
protection. esirgeme, koruma, vikaye, himaye
protéger. himaye etmek, kayırmak, korumak, vikaye
etmek
prouver. kanıtlamak
proverbe. atasözü
province. eyalet, il iller illerin, taşra, vilayet, yetki alanı
provisions. erzak
provisions, courses. alış veriş
provoquer. başlatmak, neden olmak, yapmak yapıyorsun
yap yaptı
prudence. ihtiyat, tedbir
prudent. ihtiyatlı, tedbirli
prune. erik
prunelle. gözbebeği
psssst. hiş
pppu
public. kamu
publication. yayım, yayın yayını, yayınlama
publiciste. reklamcı
publicité. ilan ilân, reklam
publier. neşretmek, yayımlamak
puisque. çünkü
puissance. kudret
puissant. etkili, kuvvetli
puits. kuyu, çekirdek, çukur
pull-over. kazak
punition. ceza
pupille. gözbebeği
pur. saf
pur, essentiel. öz
putain. fahişe
putsch. darbe
pyjama. pijama
qqqa
quai (de port). rıhtım
quai (de gare). peron
qualitatif. niteliksel
qualité. kalite, nitelik, vasıf
quand ?. ne zaman ?
quant à. gelince
quant à. ise
quantitatif. niceliksel
quantité. misli, nicelik
quarante. kırk
quart. çeyrek
quartier. mahalle mahallede tur110 26
quartier. semt semti BZD 110
quartier général. karargâh
quatre. dört dörde
quatre chacun. dörder
quatre par quatre. dörder dörder
quatre-vingt-dix. doksan
quatre-vingts. seksen
quatrième. dördüncü
qqqe
que ?. ne ?
que cela soit passé. geçmiş olsun
Que Dieu vous aide. Allah kolaylık versin
quel. hangi
quel âge a-t-il ?. kaç yaşında ?
quel genre de ?. ne gibi ?
quelle heure est-il ? saat kaç ?
à quelle heure ?. saat kaçta ?
quel numéro de. kaçıncı
quelconque. herhangi
quelle chance vous avez !. ne mutlu size !
quelque. kimi
quelque chose. bir sey, bir şeyler
quelque part. bir yerler
quelques. birtakım
quelqu'un. biri, kimisi
quelques-uns. kimileri
querelle. münakaşa
question. mesele, soru
questionner. sormak
queue. kuyruk
qqqi
qui ?. kim ? kimler
qui a bon goût. zevkli
qui a de l'espoir. umutlu, ümitli
qui convient. uygun
qui exagère. abartıcı
qui fait le pitre. şaklaban
qui se plaint. şikayetçi
qui que ce soit. kim olursa olsun
qui a raison. haklı
qui regrette. pişman
qui réussit. muvaffak
quille. omurga
quincaillier. nalbur
quitter. ayrılmak
quitter, ôter, enlever. çıkarmak çıkarın
qqqo
quoi ?. ne ?
quoi de neuf ?. ne var ne yok ?
quota. kota
rrra
rabais. indirim
raccompagner. uğurlamak
raccourci. kestirme yol
raccourcir (intr.). kısalmak
raccourcir (tr.). kısaltmak
raccrocher le téléphone. telefon kapatmak
race. nesil, soy, ırk
racine. kök
racisme. ırkçılık
racketteur. haraççı
racontar. rivayet
raconter. anlatmak
radiation. radyasyon
radical. köklü
radical. radikal
radin. cimri
radio. radyo
radio (graphie). röntgen röntgene
radis noir. acırga
rage. kuduz
rage. öfke
raifort. acırga
rail. ray
raisin. üzüm
raison. hak
raison, motif. sebep, neden nedeni
raison. us
raisonnable. makul
raki. rakı
ramassage (des jeunes enfants pour en faire des
janissaires). devşirme
Ramadan. Ramazan
rambarde. parmaklık
ramener. getirmek getirirsin
ramper. sürünmek
rance. acımış
rang. sıra
rapaces. yırtıcı kuşlar
rapide. hızlı hızlıdır
rapidité. çabukluk, çeviklik
rappeler. anımsatmak, hatırlatmak
rapport. alâka, ilgi, ilişik, ilişki, münasebet, temas
rapporter. getirmek getirirsin
rare. fevkalade, seyrek
rarement. ender, seyrek, seyrek olarak, nadir, nadiren,
tek tük
rarissime. ender
rassasier. doyurmak
rassembler. toplamak
se rassembler, se réunir. toplanmak
rat. sıçan
rater. kaçırmak kaçırdı
ratifier. onaylamak
rationnel. akla uygun, akıllı
rationnellement. akıllıca
raton laveur. çamaşırcı ayı
ravage. tahrip
ravager. tahrip etmek
rayon. yarıçap
rayon. ışın
rrre
réacteur. reaktör
réaction. gericilik, irtica, reaksiyon, reaksyon, tepki
réactionnaire. gerici
réagir. tepkimek
réalisation. yapım
réalisation, accomplissement. gerçekleşme
réaliser. gerçekleştirmek, infaz etmek, yürütmek
réalisme. gerçekçilik
réaliste. gerçekçi, realist
réanimation. canlandırma
réanimer. canlandırmak
rebelle, indocile. isyankar, isyankâr
rébellion. ayaklanma, isyan
rrrec
récemment. son zamanlarda, yeni
recensement. sayım sayımı sayımlar
réception. resepsiyon, toplantı
récession. resesyon
recette, description. tarif
recevoir. almak
recevoir un coup de poing. yumruk yemek
réchauffer. ısıtmak
recherche. arama, araştırma Zaman 03/06/05
rechercher. araştırmak
récidive. sabıka
récidiviste. sabıkalı
récipient. kap
réciproque. karşılıklı
réclame. ilan ilân, reklam
récolte. ürün
recommandé. taahhütlü
recommander. önermek
recommencer. yeniden başlamak
récompense. ödül
reconduire à la frontière. sınır dışı etmek
reconnaissance. minnet, minnettarlık
reconnaissance de dette. senet
reconnaissant. minnettar
reconnaître. tanımak tanıyor
reconstruction. imar
record. rekor HU 04/06/08
recourir à. başvurmak
recouvrir. bürümek, kaplatmak
recteur. rektör
reçu. makbuz, senet
réduction. indirim
réduire au silence. susturmak
rrref
refaire. yeniden yapmak
référence. atıf, referans
référendum. referandum referandumda HU 30/05/05
réforme. devrim, reform
réfrigérateur. buz dolabı
refuge. sığınak
réfugié. kaçak
refuser. geri çevirmek, istememek, kabul etmemek,
reddetmek
rrreg
regard. bakış
regarder. bakmak bakılır, seyretmek
regarder autour de soi. etrafına bakınmak, çevresine
bakınmak
regarder la télévision. televizyon seyretmek
régiment. alay
région. bölge bölgeler bölgelerinde, il iller illerin, vilâyet
règle, code. kural kuralları BZD 104
règlement. yönetmelik
se régler, s’améliorer, guérir. düzelmek
régler ses comptes. hesaplaşmak
régler son compte. hesabını vermek
régner. hüküm sürmek
régressant. düşen
regret. pişmanlık
regrettable. acınacak
regretter. aramak, pişman olmak
regretter (qqun). özlemek
rein. böbrek
reine. kraliçe
reins. bel
rrrel
relatif à. ilişkin
relation. ilgi, ilişik, ilişki, münasebet, temas
relationnel. ilişkisel
relativement. nispeten
relier. bağlamak
religieuse. rahibe
religieux. dinci
religieux. dindar
religieux. keşiş
religieux. rahip
religion. din dini dinler, diyanet
reliure. cilt
rrrem
remarquable. dikkate değer, fark edilir, fevkalade,
olağanüstü
remarquer. fark etmek
remède. deva
remercier. teşekkür etmek
remise d'impôt. vergi iadesi
remonter (un réveil). kurmak
remords. pişmanlık
rémouleur. bileyici
rempart. istihkam, sur
remplaçant. halef, halife
remplir. doldurmak
remporter une victoire. galibiyet almak
rrren
renard. tilki
rencontre. karşılaşma
rencontrer. karşılamak karşılamaz, rastlamak
rendez-vous. buluşma, randevu randevuya. appointment,
date, rendezvous, meeting, assignation, tryst HU
11/04/05
rendre. geri çevirmek, iade etmek
rendre fou. çıldırtmak
rendre sec. kurutmak
rendre visite à. ziyaret etmek
renfermé. kapanık
renfermer. içermek
renom. şöhret
renommée. tanınmışlık
renoncer. vazgeçmek
renouveler. yenilemek
rénover. yenilemek
renseignement. istihbarat, bilgi bilgileri
renversé (président). devrik overturned gestürzt,
umgeworfen, umgekippt HU 26/03/05
renverser. devirmek
renverser le gouvernement. hükümeti düşürmek
renvoi. iade iadesini Zaman 24/05/05
renvoyer. iade etmek
renvoyer de. kovmak
rrrep
réparateur, mécanicien. tamirci tamircisi
réparation. tamir, telafi
réparer. tamir etmek
répartition. ayrılış ayrılışı
repas. aş, yemek yemeğe
repasser. ütülemek
repos, pause. dinlenme
repentant. tövbekâr
repentir. tövbe
répéter. tekrarlamak
replier. katlamak
réplique. karşılık
répliquer. karşılık vermek
répondre. cevap vermek, cevaplamak, yanıtlamak
réponse. cevap, karşılık, yanıt
reportage. röportaj
repos. istirahat
reposant. dinlendirici
reprendre ses esprits. kendini toparlamak
représentant. mümessil, temsilci
représentation. temsil
représenter. acentalık etmek
répressif. baskıcı
réprimande. azar
réprimander. azarlamak
réprobateur. sitemkâr
reproche. azar, sitem
reprocher. sitem etmek
reproducteur. damızlık
république. cumhuriyet
République de Chypre du Nord. KKTC
République Tchèque. Çek Cumhuriyeti
République turque. TC : Türkiye Cumhuriyeti
répugner à. kıyamamak
réputation. ün
réputation. şöhret
requin. köpekbalığı
réquisitoire. iddia, suçlama
rrres
réseau. örgüt, şebeke şebekeyi, ağ ağlar ağlarla tur110
26
réservation. rezervasyon
réserve. ihtiraz, rezerv, çekince
réserver. rezerve etmek
résidence. konak
résidence d’été. yazlık (ev)
résider, rester. kalmak kalıyorum kalmadı kal kalmasınlar
résistance. direniş, direnç, dayanıklılık, mukavemet
résistant. dayanıklı, direnişçi, dirençli, mukavemetçi
résister. dayanmak, katlanmak
résister à. direnmek, karşı koymak, mukavemet etmek
résolu. azimli, kararlı
résolution. azim, kararlılık
résoudre. halletmek, çözmek
respect. hürmet, saygı
respectable. muhterem, saygıdeğer
respecté. itibar
respecter, avoir des égards. saygı göstermek
respiration. soluk
respiration. soluk alıp veriş
respirer. nefes alıp vermek, nefes almak, soluk alıp
vermek
responsabilité. sorum
responsable. sorumlu
ressemblance. benzerlik. likeness, resemblance,
similarity, analogy, mimicry, affinity, approach,
community, comparison, conformity, congeniality,
identity, kinship, parallel, parallelism, parity,
propinquity, sameness, similar, similitude HU
11/04/05
ressemblant à la corne. tırnaksı
ressembler à. benzemek
ressentir. duymak duymuyor, hissetmek, çekmek
ressource. kaynak kaynaklar
énergie et ressources naturelles. Enerji ve Tabii
Kaynaklar
ressusciter. hortlamak
restaurant. lokanta, restoran restoranı restoranın
restoranda
reste. kalıntı
rester. durmak durma, kalmak kalıyorum kalmadı kal
kalmasınlar, kalınmak
rester absourdi. şaşırıp kalmak
rester bouche bée. ek bent olmak
rester coincé. sıkışıp kalmak
rester pétrifié. donakalmak
résultat. netice, sonuç , ürün
résumé. özet
résumer. özetlemek
retenir. geri tutmak
réticence. ihtiraz, çekilme, çekince
réticent. isteksiz
retirer. çekmek
retour. dönüş dönüşü, iade iadesini, geliş Zaman
24/05/05
retourner. döndürmek, dönmek döner dönüyorum, geri
çevirmek
retraite. emeklilik
retraité. emekli
rétrécir. daralmak
retrouver. kavuşmak
rétroviseur, miroir. ayna aynasına
réunion. toplantı
réunir, accumuler, rassembler. toplamak
se réunir, se rassembler. toplanmak
réussir. başarmak, muvaffak olmak
réussite. başarı başarılar
rêve. düş, hayal, rüya rüyası
réveil. çalar saat
réveiller. uyandırmak uyandırdı
revendication. iddia
revenir. dönmek döner dönüyorum
revenu. gelir
rêver. düş görmek, düş kurmak, hayal etmek, hayal
kurmak
revêtement. döşeme
revêtir. giymek, takınmak
révolte. ayaklanma, isyan
révolution. devrim, ihtilal, inkılâp
revue. inceleme
rez-de-chaussée. zemin katı
rrrh
rhume. nezle
rrri
riche. zengin
richesse. servet
rideau. perde
ridicule, comique. gülünç
rien. hiçbir şey
rincer. çalkalamak
rincer le linge. çamaşır çırpmak
rire (substantif). gülüş, gülme
rire (verbe). gülmek gülüyor BZD 109
rire ensemble. gülüşmek
risque. riziko
risqué. rizikolu
ritournelle. tekerleme
rivage. sahil, yaka
rival. muhalif, rakip
rivaliser. rekabet etmek
rivalité. rekabet
rive. kenar, kıyı kıyısı kıyıları, yaka
rivière. çay çayı
rivière traversant le Paradis. Kevser
riz. pirinç
rrro
robe. elbise
robe de mariée. gelinlik
robinet. musluk musluğu
robuste. sağlam
rocher. kaya, kayalık
rôder. kol gezmek
roi. kral kralın, kıral kıralının, şah
rôle. rol
romain. Romalı
roman. roman
romantique. romantik
Rome. Roma
rompre le jeûne. iftar etmek, oruç bozmak
rond. ablak, yuvarlak
ronflement. horlama
ronfler. horlamak
ronger. kemirmek
rongeur. kemirgen
rose. gül
rose. pembe
rossignol. bülbül bülbülü
rossignol philomèle. bülbül
roturier. soysuz
roue. tekerlek, teker tekeri
rouge. kırmızı, kızıl
rouge-gorge. kızıl gerdan, nar bülbülü
rouge-queue. kızılkuyruk
rougeole. kızamık
rouget. barbunya
rougir. kızarmak
rougir. yüzü kızarmak
roulade. takla
rouler. kazıklamak
rouler (transitif). bulamak, yuvarlamak
rouler une cigarette. bir sigara sarmak
se rouler. bulanmak bulanıyor
Roumanie. Romanya
route. rota, yol yolları yolda
route principale. ana cadde
royaume. kraliyet
royauté. krallık
rrru
ruban. kurdele
ruban. şerit
rude. sarp
rue. sokak sokakta sokağın
rue en pente. yokuş
ruée. hücum
rugueux. pürüzlü
ruine. harabe
ruiner. harap etmek, mahvetmek
ruiné. düşkün
ruisseau. dere
rumeur. rivayet, söylenti
rupture du jeûne. iftar
ruse. hile
ruse. kurnazlık
rusé. acar, kurnaz
russe. Rus
Russie. Rusya
rustre. abullabut, terbiyesiz
sssa
s'embrasser. kucaklaşmak, öpüşmek
s'émouvoir. telaş etmek, telaşlanmak
s'empresser. acele etmek
s’en aller, aller, partir. gitmek gidiyorum gidiyorsun git
gidelim gittik gideyim gidelim
s’en vouloir. darılmak
s'encroûter. pineklemek
s'endurcir. katılaşmak
s'énerver. sinirlenmek
s’enfuir, fuir, se sauver. kaçmak
s'engager. taahhüt etmek
s'engendrer. türemek
s'ennuyer. canı sıkılmak
s'entendre. anlaşmak
s'entendre. bağdaşmak
s'entendre. uyuşmak
s'entendre avec. geçinmek
s'entretenir. görüşmek
s'envoler. havalanmak
s'éroder. aşınmak
s'établir. yerleşmek
s'étaler. kapaklanmak
s'éteindre. sönmek
s'étendre. uzanmak, yayılmak
s'étirer. gerinmek
s'étonner. hayret etmek, şaşırmak
s'évanouir. bayılmak, kendinden geçmek
s'exciter. heyecanlanmak
s'excuser. özür dilemek
s'habiller. giyinmek
s'il-vous-plaît. lütfen
s'immiscer. müdahale etmek
s'informer. bilgi almak
s'inquiéter. merak etmek, üzülmek
s'inspirer. esinlenmek, ilham almak
s'intensifier. yoğunlaşmak
s'intéresser. ilgilenmek
s'intéresser à. ilgi göstermek
s'intimider. çekinmek
s'occidentaliser. batılılaşmak
s'occuper. uğraşmak
s'occuper de. oyalanmak ile, uğraşmak -le
s’occuper de son bon plaisir. keyfine bakmak
s'unir. birleşmek
s'user. yıpranmak
sa seigneurie (iro.). Yalova kaymakamı
sable. kum kumdan hu 07/03/05
sac. heybe
sac. torba
sac. çanta
sac. çuval
sac à linge. bohça
sac à main. el çantası
sacre. ulu doğan
sacrifice. feda, fedakarlık, kurban
sacrifier. feda etmek
sacré. kutlu, kutsal
sage. bilge
sage. iyi huylu
sage. uslu
sage-femme. ebe
sagesse. bilgelik
saigner. kanamak
saillir. pislemek
sain. sağ
saint. kutsal
Saint-Valentin. Sevgililer Günü
sainteté. hazret
saisie. haciz
saisir. el konmak, tutmak
saison. mevsim
salade. salata
salaire. maaş, aylık
salaire minimum net. Asgari ücreti
sale. kirli, pis
salé. tuzlu
salep (boisson). salep
salep (poudre). salep
saleté. kir
saleté. kirlilik, pislik
salière. tuzluk
salir. kirletmek, pisletmek
salissant. kirletici
salive. tükürük
salle d'audience. duruşma salonu
salle de bains. banyo
salon. salon
salopette. tulum
saluer. selâmlamak, selâm vermek
salut. merhaba, selam, selâm
salve. salvo
samedi. cumartesi
samovar. semaver
sandale. sandal
sandwich. sandviç
sang. kan
sans. –siz, -suz, -sız, -süz
sans-abri. evsiz, yurtsuz
sans appel. tartışılamaz
sans arrêt. aralıksız, durmayan
sans compter, autre que. -den başka
sans défense. dayanıksız
sans doute. her halde, kuşkusuz
sans éducation. terbiyesiz
sans espoir. umutsuz, ümitsiz
sans fil. kablosuz HU 26/03/05
sans fin. sonsuz
sans-gêne. sallapati
sans haut. üstsüz
sans incident. olaysız
sans interruption. aralıksız
sans pareil. eşsiz
sans pitié. acımasız
sans prétention. iddiasız
sans rapport. ilgisiz
sans risque. güvenli
sans succès. başarısız
sans sucre. şekersiz
sans talent. yeteneksiz
satire. hiciv
satirique. hicvî
satisfaction. haz, hoşnutluk, tatmin, memnuniyet
satisfaire. tatmin etmek
satisfaisant. tatmin edici
satisfait. hoşnut
satisfait, content. memnun
sauce. salça
sauf. müstesna
saupoudrer. ekmek
saupoudrer. serpmek
saut. hoplama, sıçrama
sauter. atlamak, sıçramak, zıplamak
sauter de joie. sevinçten uçmak
sauterelle. çekirge
sauvage. vahşi
sauvage. yabani
sauver. kurtarmak
savant. alim, bilgili
saveur, goût. lezzet
savoir, connaître. bilmek bilmiyorum
savoir (substantif). malumat
savon. sabun
savonner. sabunlamak
sssc
scandale. rezalet
scénario. senaryoda HU 21/07/07
scène. sahne
scie. bıçkı, testere
science. bilim, ilim
science-fiction. bilim kurgu
sciences politiques. siyasal bilimler
scientifique. bilim adamı
scintillement. parıltı
scintiller. parıldamak
scorpion. akrep
scrutation. tarama
scruter. taramak
scrutin. oylama
sculpture. yontu
ssse
se blesser, être blessé. yaralanmak yaralandı
se chamailler. çekişmek
se coincer. sıkışmak
se coller. yapışmak
se comporter. davranmak
se composer de. oluşmak
se conduire. davranmak
se confirmer. doğrulanmak
se congeler. donmak
se contenter. yetinmek
se coucher. yatmak
se couvrir. bürünmek
se crevasser. çatlamak
se demander avec curiosité. merak etmek
se déshabiller. üstünü çıkarmak
se diriger. ilerlemek
se diriger vers. doğru gitmek, yönelmek
se disperser. dağılmak
se disputer. kavga etmek, tartışmak, çatmak, çekişmek
se disputer à propos de qqch. çekişmek ile
se dissoudre. erimek
se donner bonne conscience. vicdanını rahatlatmak
se douter. huylanmak
se durcir. sertleşmek
se débrouiller pour. becermek
se dégrader. bozulmak, çürümek
se dépêcher. acele etmek
se désarmer. silahsızlanmak
se déshabiller. soyunmak
se détériorer. yıpranmak
se développer. gelişmek
se faire beau. süslenmek
se faire prendre. yakalanmak
se faire prendre au piège. tuzağa düşmek
se faire surprendre. yakalanmak
se faire un nom. isim yapmak
se faner. solmak
se fatiguer. yorulmak
se fendre. yarılmak
se fermer. kapanmak
se ficher. vız gelmek
se flétrir. solmak
se forcer. zorlanmak
se former de. oluşmak
se froisser. buruşmak
se fâcher. hiddetlenmek, kızmak, öfkelenmek
se fâcher avec qqn. bozuşmak
se fâcher contre. kızmak
se garer. park etmek
se goinfrer. abur cubur yemek
se gratter. kaşınmak
se gêner. çekinmek
se hâter. telaş etmek
se joindre. katılmak
se lancer. atılmak
se lasser. bezmek, bıkmak, usanmak
se laver. yıkanmak yıkanıyorum
se lever. ayağa kalkmak, kalkmak kalıyoruz kalmadı
se lever (astre). doğmak
se loger. barınmak
se maquiller. makyaj yapmak
se marier. evlenmek
se mêler de. karışmak
se mesurer à. boy ölçüşmek
se métamorphoser. başkalaşmak
se mettre au soleil. güneşlenmek
se mettre d'accord. anlaşmak
se mettre en retard. gecikmek
se mettre en route. yola çıkmak
se moquer. alay etmek
se multiplier comme des champignons. mantar gibi
türemek
se pencher. eğilmek, sarkmak
se percher. tünemek
se perdre. yitmek
se plaindre. sızlanmak, yakınmak
se plaire. hoşlanmak
se plier aux caprices de qqn. nazını çekmek
se poser sur. konmak
se précipiter sur. sarılmak
se préparer. hazırlanmak
se procurer. edinmek, sağlamak
se promener. dolaşmak, dolaştırmak, gezmek
se raffermir. sertleşmek
se ranimer. dirilmek
se rappeler. anmak
se rappeler. anımsamak
se rappeler. hatırlamak
se rassasier. doymak
se rassasier. karnını doyurmak
se réaliser. gerçekleşmek
se rebeller. ayaklanmak
se réchauffer. ısınmak
se recouvrir. örtüşmek
se recroqueviller. büzülmek
se réfugier. sığınmak
se réjouir. sevinmek
se remémorer. hatırlamak
se remettre. iyileşmek
se remettre à qqch. eğilmek
se remplir. bürünmek
se rencontrer. görüşmek, karşılaşmak karşılaşıyoruz
se renouveler. yenilenmek, tazelenmek
se répandre en injures. sövüp saymak
se repentir. pişman olmak, tövbe etmek
se reposer. dinlenmek dinlenir
se retenir. kendini tutmak
se retenir. sakınmak, çekinmek, çekilmek
se retirer. çekilmek çekildi
Les derniers soldats syriens se sont retirés du Liban. Son
Suriye askeride Lübnan'dan çekildi HU 27/04/05
se retrouver. buluşmak
se réveiller. uyanmak
se révolter. ayaklanmak
se rompre le cou. kafasını kırmak
se salir. kirlenmek
se sauver. kurtulmak, kaçmak
se séparer. ayrılmak
se séparer de. ayrılmak
se servir de. kullanmak
se servir de. yararlanmak
se souhaiter bonne fête. bayramlaşmak
se suicider. intihar etmek
se taire. ses çıkarmamak, susmak
se tendre. gerilmek
se tenir. durmak durma durdu
se tenir les mains jointes. el pençe divan durmak
se terminer. bitmek
se terminer. neticelenmek
se transformer. dönüşmek
se transformer. tahavvül etmek
se transmettre à. bulaşmak
se transporter. taşınmak
se tromper. aldanmak, hata etmek, yanılmak
se trouver. bulunmak bulunuyor, yer almak
se trouver dans l'obligation. derdine düşmek
se trouver en présence. karşılaşmak karşılaşıyoruz
se vanter. övünmek
se vendre à prix d'or. altın pahasına satılmak
se venger. acısını çıkarmak
se vérifier. gerçekleşmek
se vexer. kırılmak kırıldı
se vider. boşalmak
se voir. görünmek
se voir, s'entretenir, se rencontrer. görüşmek
se voir donner raison. haklı çıkmak
séance tenante. apar topar
seau. bakraç, kova
sec. kuru
sec (saison). kurak
séché. kuru
sécher. kurumak, kurutmak
seconde (de temps). saniye
secouer. sarsmak, silkmek
secours. imdat
secret. gizli, sır, sırdaş
secret d'état. devlet sırrı
secrétaire. sekreter
secrétaire d'état. müsteşar
secrétariat. sekreterlik
sécrétion. ifraz, salgı
sectaire. hizipçi
secte. mezhep, tarikat
secteur. sektör sektörde
section. fasıl
sécurité. güvenlik
seigle. çavdar
sein. meme
séisme. deprem depremde depremin
séjour. oturma
sel. tuz
selon. -e göre
selon moi. bana göre
semaine. hafta
la semaine dernière. geçen hafta
à la semaine des quatre jeudis, à la Saint-Glinglin, aux
calendes grecques. çıkmaz ayın son çarşambası,
çıkmaz ayın son perşembesinde
sembler. gibi gelmek
semence. tohum
semer. ekmek
Sémiramis. Şamram
sénat. senato
sens. anlam
sens, direction. yön yönleri
sens unique. tek yön BZD 104
sensation. duygu
sensation. his
sensationnel. sansasyonel
sensibilité. hassasiyet, hassaslık, duyarlık
sensible. duyarlı, hassas, hisli
sentence. hüküm, yargı
sentier. patika
sentiment. duygu
sentiment. his
sentimental. acıklı, duygusal, hisli, içli
sentinelle. nöbetçi
sentir. duymak duymuyor
sentir. koklamak
sentir. kokmak
sentir. kokusunu almak
seoir à. yakışmak
séparatiste. ayrılıkçı
séparer. ayırmak
séparément. ayrıca
sept. yedi
sept chacun. yedişer
sept par sept. yedişer yedişer
septembre. eylül
septième. yedinci
ssser
Serbie. Sırbistan Zaman 17/06/05
serein. huzurlu
sérénité. huzur
sergent. çavuş
sérieux, sérieusement. ciddi, ciddî
serment. yemin
sermon. vaaz
sermonner. vaaz etmek
sermonner. vaaz vermek
serpent. yılan
serpent à sonnettes. çıngıraklı yılan
serre. pençe
serrer. büzmek
serrer. sıkılamak
serrer les dents. dişini sıkmak
serrer sur son cœur. kucaklamak
serrurier. çilingir
serré. sıkı
service. hizmet, servis
service militaire. askerlik
serviette. havlu
serviette de table. peçete
serviette de toilette. havlu
servir. hizmet etmek
servir à. yaramak
serviteur. abit
serviteur. hizmetkâr
serviteur. hizmetçi
session. oturum
seul. tek
seul. yalnız
seulement. ancak, sadece, yalnız
sévère. abus, katı, sert
sévèrement. sertçe
sexe. cinsiyet
sexuel. cinsel
sssi
si. evet
si (cond.). eğer
si, tellement. öyle
siècle. asır, yüzyıl yüzyılda yüzyıllar
siège. sandalye
siège de voiture. koltuk
le sien. onunki
sifflement. vızıltı, ıslık
siffler. vızıldamak
siffler. ıslık çalmak
sifflet. düdük
signal. sinyal
signaler, faire apparaître. belirtmek. specify, point out,
define, remark, represent, signify, deliver oneself,
denote, embody, emit, enumerate, evidence, exude,
feature, import, indicate, manifest, predicate,
purport, show, sign, state, ventilate
signature. imza
signe. alem, işaret
signer. imza atmak, imza etmek, imzalamak
signification. anlam
signifier. ifade etmek
silence. sessizlik, sükût
simple. basit, iddiasız, sade
simplement. doğrudan doğruya, yalnızca
simplement, seulement. sadece
simplicité. sadelik
simultané. eşzamanlı
sincère. candan, içten, samimî
sincèrement. açıkça, içtenlikle
singe. maymun
singer. özenmek
singerie. maymunluk
Sinop Sinop'ta Sinop'un. ville de Turquie sur la Mer
Noire
site (Internet). site siteye
situation. vaziyet
six. altı
six chacun. altışar
six par six. altışar altışar
sixième. altıncı
Skopje. Üsküp
snob. hoppa
ssso
social. toplumsal
société. işyeri
société. ortaklık
société. toplum
société, compagnie. şirket şirketten, firma
société de consommation. tüketim toplumu
sœur. kardeş kardeşı, kız kardeş
sœur. rahibe
sœur aînée. abla
soi-disant. sözde, özenti
soi-même. bizzat, kendi
soie. ipek
soif. hararet, susuzluk
soin. emek
soin. özen
soins. tedavi
soir. akşam
soit ... soit. ister ... ister, ya --- ya da
soixante. altmış
soixante-dix. yetmiş
sol. yer yerden yeri
sol. zemin
soldat. asker askeri
soldes. ucuzluk
soleil. güneş
solennel. ağırbaşlı
solennité. ağırbaşlılık, vakar
solidarité. dayanışma
solide. dayanıklı, kuvvetli, sağlam
solitaire. yalnız, ıssız
sollicitation. başvuru başvuruda, rıca
solution. hal
solution. hal -lli
solution. çare
solution. çözüm
sombre. karanlık
sombrement. kara kara
sombrer. batmak battı batmadı
somme. miktar
somme. toplam
sommeil. uyku
sommet. doruk
sommet. tepe
sommet. zirve
sommier. karyola
somnolence. uyuklama
somnoler. uyuklamak
son. seda
son, voix. ses sesi sesle
son (à lui). onun
sonde. sonda
sonner. çalmak çalıyor çaldı
sonner (intr.). çalınmak
sonnerie. alarm
sonnerie. zil
sonnette. zil
sorcière. acuze
sornette. safsata
sorte. nevi
sorte. tip
sorte. tür türler türleri
sorte. türlü
sorte. çeşit
sortie. çıkış
sortir. dışarı çıkmak, çıkmak çıkıyor çıktık
sou. kuruş
souche. kütük
souci. endişe, karın ağrısı, kaygı, merak, üzüntü, dert,
acı, silkeleme, ısırıp silkeleme (köpek)
souci, attention, curiosité. merak
se soucier. üzülmek, endişe etmek, endişelendirmek,
endişelenmek, kaygılanmak, merakta kalmak, merak
etmek, tedirgin olmak, rahatsız olmak, ısırıp
silkelemek, sinirlenmek, hırpalamak, taciz etmek,
zorlamak, rahatsız etmek, üzmek
soudain. ani, ansızın, birden, birdenbire
soudainement. ani
soude. soda
soudure. kaynak kaynaklar
souffle. nefes, soluk
souffler. esmek
souffler de la buée. hohlamak
souffrir. acı çekmek
souffrir d'une maladie. hastalığa tutulmak
souffrir de. yara almak
souhait, vœu. arzu, istek, dilek dilekte
souhaiter. dilemek dilerim
souiller. bulaşmak
souiller. pislemek
soupe. çorba
source. kaynak kaynaklar
source thermale. ılıca, kaplıca Hütt 289
sourcil. kaş
sourire. gülümseme
sourire. gülümsemek
souris. fare
sournois. sinsi
sous, dessous. alt
sous l'apparence de. kılığında
sous la forme de. kılığında
sous peu, bientôt. yakında
sous-préfecture. ilçe, kaymakamlık
sous-préfet. ilçebay, kaymakam
sous-produit. yan ürün
sous-vêtements. çamaşır
souteneur. kodoş
souteneur. pezevenk
soutenir. desteklemek
soutien. dayanak
soutien. destek desteği
soutien-gorge. sutyen
souvenir. anı
se souvenir. anımsamak, hatırlamak
se souvenir comme dans un brouillard. hayal meyyal
hatırlamak
souvent. sık sık
souverain. hükümdar
souveraineté. hükümdarlık
sssp
spasme. ıspazmoz
spatule. ıspatula
speaker. konuşmacı
speaker. sözcü
spécial. özel
spécialiste. uzman
spécialité. uzmanlık
spectacle. gösteri
spectateur. seyirci
spectre. hayalet
spermaceti. ispermeçet
sphère. küre
sphère. sfer
splendeur. görkem
splendide. görkemli
sport. spor
sportif. sporcu, sporsever
squelette. iskelet
ssst
stable. kalıcı
stade. stad
stalactite. sarkıt
standard. standart
standardiser. standartlaştırma
station. durak durağı
station. istasyon, gar
station. makam
stationner, se garer, garer. park etmek, park yapmak
statistique. istatistik
statue. heykel
steppe. bozkır, step, istep
stérile. verimsiz
stérilité. verimsizlik
stop. dur, stop
structure. yapı
stupéfiant. uyuşturucu
stupide. akılsız, aptal, salak
stupidité. abullabutluk, aptallık
style. stil
stylique. tasarım
stylo. kalem kalemi kalemin
sssu
subir. geçirmek
subir un coup du sort. darbe yemek
subir un dommage. zarar görmek
subir un effet. etkiye uğramak
subjectif. öznel
subsistance. geçim
subsister. geçinmek
substance. madde
substantif. isim
subvention. sübvansiyon sübvansiyonların
succès. başarı başarılar
successeur. halef
successeur. halife
successivement. sırayla
succulent. leziz, lezzetli, nefis
sucer. emmek
sucre. şeker
sucre en morceaux. kesme şeker
sucré. şekerli
sucreries. tatlı
sud. güney güneyde
Suède. İsveç İsveç'te HU 14/11/07
suffire. yetmek yeter
suffisamment. yeterince
suffoquer. boğulmak, bunalmak
suggérer. ileri sürmek, telkin etmek, önermek
suggestion. telkin
suicide. intihar
suie. is
Suisse. İsviçre
suite. devam devamı
suivant / précédent. ileri / geri
suivre. izlemek, riayet etmek, takip etmek
suivre le jeûne. oruç tutmak
sujet. husus, konu konusu, mevzu, özne
sujet de couverture. kapak konusu
sultan. padişah
superbe. görkemli
superficiel. yüzeysel
supérieur. üst
supermarché. süpermarket
superstition. hurafe, kör inanç
suppléant. vekil
supplément. ilave, ilâve, katkí, katkı
supplément (y compris à un journal). ek ekler eki
supplément littéraire. edebiyat eki
supplier. yalvarmak
support. dayanak
support. destek desteği
supporter. dayanmak
supposé. varsayımlı
supposer. tahmin etmek
supposer. var saymak, varsaymak
supposition. varsayım
suppresseur. bastırıcı
suppression. baskı
supprimer. bastırmak, gidermek, kaldırmak, yok etmek
supputation. sanı
suprématie. üstünlük
suprème. üstün
sur. hakkında
sur. üstünde
sur. üzere
sur. üzerinde
sur ces entrefaites. o sırada
sur le fait. suçüstü
sûr. emin
sûr. güvenli
sûrement. mutlaka
sûreté. güvenlik
surenchérir. zam yapmak
surenchérissement. zam
surface. yüz yüzü, yüzey, yüzölçümü
surface terrestre. yeryüzü
surnom. lakap
surnommé. lakaplı
surprendre. yakalamak
surprise. sürpriz
sursauter. irkilmek
surtout. hele
surveillance. gözetim
surveiller. gözetlemek
susceptibilité. alınganlık
susceptible. alıngan, kırılgan
susciter. esindirmek
suspendre. asmak
suspicion. endişe
sssy
syllabe. hece
symbole. sembol sembolü
sympathique. şirin
synagogue. havra
syndicat. sendika sendikalar
Syrie. Suriye
système. yöntem
système immunitaire. bağışıklık sistemi
système majoritaire. çoğunluk sistemi
ttta
tabac. tütün
tabatière. tabaka
table. masa
table dressée. sofra
table basse. sehpa
table de multiplication. çarpma çizelgesi
table des matières. fihrist
de table. yemeklik
tableau. resim resmim
tableau. tablo
tache. leke
Tadjikistan. Tacikistan
taie. kılıf
taie d'oreiller. yastık kılıfı
taille. beden, bel, boy, uzunluk, büyüklük
taille-crayon. açacak, kalemtıraş
tailleur. takım, terzi
talent. hüner, yetenek
talentueux. yetenekli
talon. topuk, ökçe
tambour. davul
tamis. çalkar
tampon. damga
tante. hala, teyze teyzene
tante maternelle. teyze teyzene
tante paternelle. hala
taper, frapper. vurmak
tapis. halı
tapis de prière. seccade
tapis rouge. kırmızı halı HU 13/11/07
tapis tissé. kilim
taquiner. takılmak
tard. geç
tardif. geç
targette. sürgü
tas. kitle
tas. küme
tas. yığın
tasse. fincan
tatouage. dövme yapma
taureau. boğa
taux. oran
taux de croissance. artış hızı
taverne. meyhane
taxe. harç
taxe. vergi vergisi
taxer. vergi koymak
taxi. taksi
taxi collectif. dolmuş
ttte
technique. teknik
teint. beniz
teinturier. kuru temizleyici
télécharger. indirmek
télégramme. telgraf
téléphone. telefon
téléphone portable. cep telefon cep telefonlar cep
telefonlarında
téléphoner. telefon etmek
télévision. televizyon
tellement. öyle
témoigner. tanık olmak, şahit olmak
témoin. tanık, şahit
tempérament. huy
température maximale. en yüksek düşük
température minimale. en düşük ***
tempête. fırtına
temple. tapınak
temporaire. eğreti
temps. hava, vakit, zaman
tenace. inatçı
tendance. eğilim, meyil, yönelim
tendre. müşfik, sevecen, şefkatli
tendre. uzatmak uzatın, yumuşak
tendresse. sevecenlik
ténia. bağırsak kurdu
tenir. tutmak
tenir pour responsable. sorumlu tutmak
tension. gerilim, tansiyon, voltaj
tenter. imrendirmek
tenter de. uğraşmak -e
tenue. düzen
terme. terim
terminer. bitirmek
terminer à temps. yetiştirmek
ternir une réputation. altın adını bakır etmek
terrain. alan, arazi, arsa, mülk, saha
terre. arazı, kara, toprak toprağa, yeryüzü, ülke ülkenin
ülkede ülkeler
terre, monde. dünya
terrible. korkunç
territoire. arazı, bölge bölgeler bölgelerinde, toprak
toprağa, yöre, ülke ülkenin ülkede ülkeler
terroriste. suikastçı
testament. vasiyetname
testicule. haya
tête. baş başımı baştan başa, kafa
tête à tête. baş başa
téton. meme başı
texte. metin, yazı yazılı
ttth
thé. çay çayı
théâtre. tiyatro tiyatroyu tiyatroda
thème. konu
théocratie. dincierki
théorie. kuram
thermomètre. derece
thèse. tez
ttti
ticket. bilet
tien. seninki
Tigre (fleuve). Dicle
timbre. pul
timide. utangaç
timide. çekingen
timidité. çekingenlik
timon. dümen
tirer. koparmak koparmayın
tirer. çekmek
tirer une leçon de. ders almak -dan
tiret. tire
tiroir. çekmece
tissage. dokuma
tisser. dokumak
tissu. dokuma, kumaş
ttto
toi. sen seni
à toi. sana
toile. bez
toile cirée. muşamba
toilettes. tuvalet
toit. çatı
tôle. sac sacım
tomate. domates
tombant. düşük
tombe. mezar
tomber. düşmek düştü
tomber (pluie). yağmak
tomber sur le visage. kapaklanmak
tome. cilt
ton. senin
ton. ton
tordre. bükmek, çevirmek
tornade. kasırga
tortue. kaplumbağa
torturer. işkence etmek
tôt. erken
tôt le matin. sabahleyin
total. toplam
tttou
touchant. yanık
toucher. değmek, dokunmak
toujours. daima, hep, hepsi, her zaman
toujours pas. hâlâ, hálá
toujours pressé. acul
toupet. cesaret
tour. gezinti, kule, sıra, tur turu
tour (bâtiment). burç burcu burçlar HU 22/07/07
tour pendable. maymunluk
tourbillon. girdap
tourisme. turizm
touriste. turist
touristique. turistik
tournant. dönemeç
tourné. acımış, dönük
tourné vers l'avant. ileriye dönük
tourner. dönmek döner dönüyorum, sapmak
tournez à gauche. sola dönüm
tourner en dérision. tezyif etmek
tournesol. ayçiçek ayçiçeği
tourneur. tornacı
tous les jours. her gün
tousser. öksürmek öksürün
tout. hep, hepsi
tout (entier). bütün
tout au long. boyunca
tout autour. fırıl fırıl
tout autre. bambaşka
tout blanc. bembeyaz
tout bleu. masmavi
tout à coup. ani
tout doucement. ufak ufak
tout entier. büsbütün
tout fin. incecik
tout frais. çiçeği burnunda
tout jaune. sapsarı
tout le jour. bütün gün
toute la journée. bütün gün
tout de même. gene de
tout de même!. ya
tout le monde. herkes
tout miser. rest çekmek
tout neuf. yepyeni
tout noir. simsiyah
tout petit. küçücük, minicik, ufak tefek
tout propre. tertemiz
tout rouge. kıpkırmızı
tout seul. tek başına
tout son soûl. doya doya
tout de suite. hemen, çabucak, derhal
tout va bien. iyilik sağlık
tout vert. yemyeşil
tout vide. bomboş
toux. öksürük
tttr
trace. iz
tracer. çizmek
tradition. gelenek, töre
traditionnel. geleneksel
traducteur. çevirmen
traduction. tercüme, çeviri, çevirme
traduire. tercüme etmek, çevirmek
train. tren trenle
traire. sağmak
trait. çizgi
traitant de. hakkında
traitement. tedavi
traître. hain haini hainiyim HU 26/05/05
traîtrise. hainlik
tramway. tramvay
tranche. dilim
tranquille. huzurlu, rahat, sakin
tranquillement. rahat rahat, rahatça
tranquillité. huzur, rahat, sükun
transférer. havale etmek
transfert. geçiş, havale, intikal
transformation. değişkenlik, değişme, dönüşme,
dönüşüm, tahavvül
transformer. dönüştürmek, tahvil etmek
transfusion. kan nakli
transitif. geçişli
translucide. yarı şeffaf, ışık geçirgen
transmettre. geçirmek, göndermek gönderiyorum,
iletmek, yayımlamak
transmettre (une maladie). bulaştırmak
transparence. şeffaflık
transparent. saydam, şeffaf
transport. aktarma, nakil, nakliye, taşıma, ulaşım
transporter. nakletmek
trappe. tuzak
travail. emek, görev, iş işe işten
travail d'observation. gözlemcilik
travailler. çalışmak çalışır çalışalım çalışın
travailleur. işçi, çalışkan
de travers. ters ters BZD 106
traverser, passer (int.). geçmek
treille. çardak
tremblement de terre. deprem depremde depremin
trembler. titremek, sarsılmak sarsılıyor HE 12/01/05
trempé. sıklam
trempé jusqu'aux os. sırılsıklam
tremper. daldırmak
tremplin. sıçrama tahtası
trente. otuz
trentième. otuzuncu
trépied. sehpa, çatkı
très. gayet, pek, çok
très beau. fıstık gibi
très bon marché. bedavadan ucuz
très frais. çiçeği burnunda
très grand. kocaman
très tôt. erkenden
très vite. çarçabuk
trésor. hazine hazinesi
tressaillir. ürpermek
tribunal. mahkeme
tribunal. yargıç kürsüsü
tribut. haraç
triche. aldatma
tricher. aldatmak
tricherie. aldatma
tricoter (tr.). örmek, örgü örmek
tric-trac. tavla
tringle. çubuk
trilogie. üçlemesinin $$$
tripe. işkembe
tripot. kumarhane
triste. hüzün, kederli, üzgün
tristesse. keder
troc. değiş tokuş, mübadele, trampa
troglodyte. çalı kuşu
troglodyte mignon. çalı kuşu
Troie. Truva
trois. üç üçde üçe üçü
trois chacun. üçer
trois par trois. üçer üçer
troisième. üçüncü
trompe. boru
tromper. aldatmak, yanıltmak
tromperie. hile
trompette. borazan, boru
trompeur. yanıltıcı
tronc. beden, gövde, kütük
tronc d'arbre. kütük
trop. fazla, haddinden fazla
trotskiste. troçkist
trottoir. kaldırım
trou. delik
trouble. bulanık
troublé. karışık
troubles. isyan
troupe. trup
troupeau. sürü
trouver. bulmak buluyor bulduk buldunuz bulmuş
trouver des débouchés. pazarlamak
trouver sur son chemin. rastlamak
trouver un compromis. uzlaşmak
trouver étrange. acayibine gitmek, garipsemek
truchement, interprète. tercüman
truite. alabalık
tttu
tuer. öldürmek
tulipe. lâle
Tunisie. Tunus
tunnel. tünel
turban. türban
turbot. kalkan
turc, local. türkçe, yerli
turc pur. öz türkçe
Turc. Türk
Turkménistan. Türkmenistan
Turquie. Türkiye Türkiye’nin Türkiye’ye Türkiye’den
tuyau. boru
TVA : taxe à la valeur ajoutée. KDV : katma değer
vergisi
ttty
type. tip
type. çeşit
typique. tipik
uuua
U.E.. AB: Avrupa Birlik Avrupa Birliği, AB’ye
uuun
un. bir bire
un chacun. birer
l'un l'autre. birbiri
un moment plus tard. bir süre sonra
un par un. birer birer
un petit peu. birazcık
un peu. biraz
un peu de. biraz
un peu mieux. hallice
un peu plus et... az kalsın
un tel. falan
une unité de. tane
unification. birleştirme
unifier. birleştirmek
union. birleşme, birlik birliği
Union Européenne, UE. Avrupa Birlik Avrupa Birliği,
AB AB’ye
unique. tek
unir. birleştirmek
unitaire. birimsel, üniter
unité de poids de 1 kg 283 g. okka
unité de poids de 3 grammes. dirhem
univers. acun, evrem
universel. acunsal, evrensel
université. üniversite
Université du Bosphore. Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) HU
25/05/05
urgemment. âcilen
urgent. acil, âcil
U.R.S.S.. SSCB
usine. fabrika
usine. imalathane
ustensile, ingrédient, matériel, outil. malzeme
usurpation. zapt
usé. yıpranmış
utilisation. kullanım
utiliser. kullanmak, yararlanmak
utilité. fayda, yarar
vvva
vacances. tatil tatile tatilde tatiller
vaccination. aşılama
vacciner. aşılamak
vache. sığır
vache. inek
vagabond. serseri
vagabondage. serserilik
vagin. vajina
vague. dalga
vaguement. belli belirsiz
vaincre. yenmek
vaincu. yenik
vainement. boşuna
vaisselle. bulaşık
valable. geçerli
valet d'écurie. ispir
valeur. bedel, değer, kıymet
valeur en hausse. yükselen değer
valeurs mobilières. menkul kıymetler
valide. geçerli
valise. bavul, valiz
vallonné. inişli yokuşlu, inişli çıkışlı
valoir. değmek
vampire. kan emici
vaniteux. iddialı
vanneau. kızkuşu
vanneau huppé. kızkuşu
vantard. abartıcı
vantardise. övünme
vapeur. buhar
varié. muhtelif, çeşitli
variété. çeşit
vaseux. bulanık
vasque. kurna
vaste, large, ample. geniş
vaudeville. vodvil
vautour. akbaba
vautour moine. kara akbaba
vautour percnoptère. küçük akbaba
vase. vazo vazoyu
vvve
veau. dana
végétation. vejetasyon
véhicule. araç, taşıt taşıtlar, vasıta
veille. arife
veiller. gözetmek
veine. damar
vélocité. sürat
velours. kadife
vendeur. satıcı
vendeur de simits. simitçi
vendeur de yaourt. yoğurtçu
vendeur à la sauvette. işportacı
vendre. satmak satarım
vendredi. cuma
vengeance. intikam
venir viens viens viens ! gelmek geliyor geliyorsunuz
gelir geldi gelmedi gel gel gel!
vent. rüzgar
vente. satış
ventre. göbek göbeği, karın karnı karnım
ver. kurt kurdu
ver. solucan
ver solitaire. bağırsak kurdu
verbal. sözlü
verbe. fiil
verbe contributif. işteş fiil
verbe passif. edilgen fiil
verbe réfléchi. dönüşlü fiil
verdir. yeşermek
verdure. yeşillik
verger. meyve bahçesi
verger de mûriers. dutluk
vérifier. gerçeklemek
vérifier. gerçekleştirmek
véritable. gerçek, sahici, hakikî
verre. bardak bardağı
verre. cam
verrou. kilit
verrouillé. kilitli
verrouiller. kilitlemek
vers. doğru
verser. dökmek, dökünmek
verser (argent). yatırmak
verser un dessous-de-table. rüşvet vermek
verser un pot-de-vin. rüşvet vermek
version originale (film). orijinal, orjinal
vert. yeşil
vertige. baş dönmesi
veste. ceket
vestibule. sofa
vêtement. elbise
vétérinaire. veteriner
veuf. dul
veuve. dul
vvvi
viande. et
viande. kebap
viande hachée. kıyma
victime. kurban, mağdur
victoire. galibiyet
vide. boş, boşluk. emptiness
vider. boca etmek, boşaltmak
vie. hayat hayatın, yaşam, ömür
vie privée. özel yaşam
vieillard. ihtiyar
vieillesse. yaşlılık
Vienne (Autriche). Viyana’da HU 17/11/07
viens viens viens ! gel gel gel!
vierge. boş
vieux. eski, köhne, yaşlı
vif. dinç, diri
vigne. asma, bağ bağı bağları
vigoureux. dinç
vil. hor
village. köy
villageois. köylü
ville. kasaba, kent kentinde, şehir şehrin HU 20/06/05
ville forte. müstahkem şehir
vin. şarap
vinaigre. sirke
vingt. yirmi
violence. şiddet
violent, violemment. şiddetli
violer. ihlâl etmek
violon. keman
vipère. engerek
virage. dönemeç
virage. viraj viraja
virement. havale
virgule. virgül
viril. erkek gibi
virus. virüs
vis. vida
visage. surat, yüz, çehre
viser. amaçlamak
viser. yöneltmek
viser à. hedeflemek
vision. görüş
vision. imge
visite. gezinti, ziyaret
visiter. gezmek
visiteur. ziyaretçi
vitamine. vitamin
vite. hızlı, çabuk
vitesse. sürat, hız hızı, çabukluk
vitre. cam, pencere gözü
vitrier. camcı
vitrine. vitrin
vivace. dinç
vivant. canlı, sağ opp ölü
vivant. diri
vivre. oturmak oturuyor oturuyorlar oturun, yaşamak
yaşar
vivre aux crochets d'un autre. başkasının sırtından
geçinmek
vivre de quelque chose. bir şey ile geçinmek
vivres. erzak
vizir. vezir
vvvo
vociférer. haykırmak
vodka. votka
vœu, souhait. dilek dilekte
voici. işte
voilà !. işte !
voir. görmek göriyorum gördü gördünüz
voir en rêve. düş görmek
voisin. komşu komşuları
voiture. araba arabası arabayla
voiture, automobile. otomobil
voiture à bras. el arabası
voix. oy, seda, ses sesi sesle, ses tonu
la voix de l’Amérique. Amerika’nin Sesi Türkçe
vol. soygun
vol. uçma
vol. uçuş
volaille. kümes hayvanları
volcan. volkan
volcan. yanardağ
voler (oiseau). uçmak uçarım
voler (intr.). havalanmak
voleur. hırsız
volontaire. gönüllü
volonté. irade, istek
volontiers, bien sûr. hay hay
voltage. voltaj
volume. cilt
vomir. kusmak
vorace. açgözlü
vortex. girdap
vote. oy oyu
vote de confiance. güvenoyu
voter. oy kullanmak, oy vermek, oylamak
votre. sizin
le vôtre. sizinki
votre serviteur. bendeniz
vouloir. istemek istiyorum istiyoruz istiyorsunuz istersen
istersiniz
vouloir savoir si. umurunda olmak -dik
vous. siz size sizi
voyage. gezi
voyage. seyahat
voyage. yolculuk yolculuklar yolculuğun
voyage. ziyaret
voyager. seyahat etmek, yolculuk yapmak
voyageur, passager. yolcu yolcular
voyant. kâhin
voyante. falcı
voyelle. sesli harf
voyelle. ünlü
voyou. serseri
vvvr
vrai. doğru, gerçek, sahi, sahici
vraiment. gerçekten
vraiment ?. sahi mi?
vraisemblable. muhtemel
vvvu
vue. görüş, manzara
vulnérabilité. dayanıksızlık
vulnérable. dayanıksız
vulve. vulva
wwwa
wagon. vagon
WC, toilettes. tuvalet
week-end. hafta sonu
western. kovboy filmi
Who’s who ?. kim kimdir ?
World Trade Center, New York City. Dünya Ticaret
Merkezi'ne
xxxa
yyya
y avoir pénurie de. tükenmek
yacht. yat
yaourt. yoğurt
Yougoslavie. Yugoslavya
zzza
zzze
zéro. sıfır
zzzi
zigzag. zigzag
zinc. çinko
zizi. çük
zzzo
zone. yöre
zone d'attraction. çekim alanı
9999

Documents pareils

Dictionnaire turc français

Dictionnaire turc français aleyhine. contre aleyhtar. opposant, être opposé, être contre alfabe. alphabet alıcı. acheteur, destinataire alım. achat alım satım. commerce alın. front alındı haberli. accusé de réception alıngan...

Plus en détail