duygu - Consulat général de France à Istanbul

Transcription

duygu - Consulat général de France à Istanbul
APPRENEZ LE FRANÇAIS,
LA LANGUE DU CŒUR !
AŞKIN DILI
FRANSIZCAYI ÖĞRENIN!
Institut français de Turquie / Türkiye Fransız Kültür
Merkezi
DICTIONNAIRE DE LA VIE AMOUREUSE
FRANÇAIS – TURC
AŞK-I HAYAT SÖZLÜĞÜ
FRANSIZCA – TÜRKÇE
Ankara Şubesi
Konrad Adenauer Cad. no : 30 Sancak Mah. Yıldız
Tel. : 0312 408 82 00
İstanbul Şubesi
İstikal Cad. no : 4 Taksim Beyoğlu
Tel. : 0212 393 81 11
İzmir Şubesi
Cumhuriyet Bulvarı no : 152 Alsancak
Tel. : 0232 466 00 13
aşk
vıyorum
Senı se
duygu
www.ifturquie.org
cazibe
Je t’aıme
amour
coup de
foudre
rendez-vous
jardin secret
DICTIONNAIRE DE LA VIE AMOUREUSE
FRANÇAIS – TURC
AŞK-I HAYAT SÖZLÜĞÜ
FRANSIZCA – TÜRKÇE
J’ai souvent entendu dire, depuis mon arrivée
à Istanbul, que la France est le pays de l’amour,
Paris la ville des amoureux et le français la langue
de l’amour.
C’est vrai ! Les amoureux turcs sont les bienvenus
en France, où les destinations romantiques sont
inépuisables, à Paris, comme dans nos régions.
Les débutants comme les francophones sont
aussi les bienvenus à nos cours pour différents niveaux à l’Institut français de
Turquie.
Parce que nous aimons notre langue, nous voulons la partager avec ceux qui la
connaissent et aussi ceux qui la regardent de loin, comme on observe quelqu’un
sans oser l’aborder, pensant qu’elle est difficile. A ceux-là, nous rappelons qu’il
y a déjà près de 5 000 mots turcs qui viennent du français – mais attention, il y
aussi des « faux amis » à manier avec précaution dans les relations amoureuses
(cf. « minyon » et « jartiyer »).
A l’occasion de la Saint-Valentin, notre équipe de traducteurs de l’Institut et
du Consulat est partie à la recherche des équivalents turcs aux expressions
françaises les plus caractéristiques de la vie amoureuse et de la littérature.
Je voudrais les remercier, ainsi que notre Attachée de coopération pour le
français Marie-Christine Jung et notre Attachée de communication Ilgi
Hayda, ainsi que notre fidèle partenaire Altavia qui a assuré l’impression et
la diffusion.
La première édition du dictionnaire en 2014 avait remporté un grand succès et
nous avons inclus dans l’édition 2015 des nouvelles expressions recommandées
par nos « amateurs » sur Facebook (cf. « kiffer », mot français récent, et «
effeuiller » que l’on formule différemment en français et en turc).
Grâce à lepetitjournal.com d’Istanbul, nous avons aussi enrichi les rubriques
sur les lieux d’Istanbul et les couples mythiques en Turquie, avec aussi les
romans, les films, et les chansons d’amour français.
Je forme le vœu que ce petit dictionnaire fasse connaître la France et la langue
française sur le mode romantique. Qu’il contribue à sa manière légère à la
relation entre la France et la Turquie - un vieux couple solide de près de 500 ans
depuis l’Alliance conclue en 1539 entre François 1er et Soliman le Magnifique !
Bonne lecture à tous !
Muriel DOMENACH
Consule générale de France à Istanbul
2
İ
stanbul’a geldiğimden bu yana, Fransa’nın aşk ülkesi olduğunu, Paris’in
aşıklar şehri ve Fransızca’nın da aşk dili olduğunu sıklıkla duydum.
Bunun doğru olduğu kesin! Türk sevgilileri, Paris’te olduğu gibi diğer
bölgelerimizde de sayısız romantik rotaların olduğu Fransa’ya bekliyoruz.
Gerek Fransızca’yı yeni öğrenmeye başlayanları, gerekse Frankofonları, Türkiye
Fransız Kültür Merkezi’nde verilen farklı seviyelerdeki derslerimize bekliyoruz.
Dilimizi seviyoruz, ve onu, hem bilenlerle, hem de, zor olduğu düşüncesiyle,
yaklaşmaya cesaret edilemeyen birine bakarcasına mesafeyle bakanlarla,
paylaşmak istiyoruz. Bu kişilere, Türkçe’deki yaklaşık 5.000 kelimenin
Fransızca’dan geldiğini hatırlatırız – zira aşk ilişkilerinde bazı kelimeleri
kullanırken temkinli olmakta fayda var, aynı şekilde telafuz edilen ama farklı
bir anlam içeren kelimeler de var (bkz. « minyon » ve « jartiyer »).
Sevgililer Günü vesilesiyle, Fransız Kültür Merkezi’nin ve Fransa Istanbul
Başkonsolosluğu’nun çevirmen ekibi, aşk ve edebiyat hayatının en belirgin
Fransızca deyimlerinin her birinin Türkçe karşılığını aramaya koyuldu.
Kendilerine teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca, Fransız Dili İşbirliği Ataşemiz
Sayın Marie-Christine Jung’a, İletişim Ataşemiz Sayın İlgi Hayda’ya ve bu
çalışmanın baskı ve dağıtımını üstlenen sadık ortağımız Altavia’ya teşekkür
etmek istiyorum.
Sözlüğün 2014 yılındaki ilk baskısı büyük bir beğeni kazanmıştı ve 2015
baskısına Facebook’taki « takipçilerimiz » tarafından önerilen yeni deyimleri
dahil ettik (bkz. Fransız diline yakın zamanda giren « kiffer » sözcüğü ve
Fransızca’da, Türkçe’dekinden farklı şekilde dile getirdiğimiz « papatya falı »).
Lepetitjournal.com d’Istanbul’un katkıları sayesinde, İstanbul’un mekânları
ve Türkiye’deki efsanevi çiftler bölümlerini, Fransız aşk romanları, filmleri ve
şarkıları ile daha da zenginleştirdik.
Bu küçük sözlüğün, Fransa’yı ve Fransız dilini romantik bir açıdan tanıtmasına
vesile olmasını ve 1539 yılında I. Fransuva ve Kanuni Sultan Süleyman
arasında imzalanan İttifak’tan bu yana, yaklaşık 500 yıllık, yaşlı ve sağlam bir
çift olan Fransa ve Türkiye arasındaki ilişkiye, kendine özgü bir şekilde katkı
sağlamasını diliyorum!
Hepinize keyifli okumalar!
Muriel DOMENACH
Fransa İstanbul Başkonsolosu
3
A
4
alchimie
En grec “magie noire”. Analogie,
conformité de sentiments, de goûts
permettant une entente ressemblant
au principe des affinités en chimie.
simya
Yunanca “kara büyü”. Kimyadaki
yakınlıklar ilkesini andıran bir biçimde duygular ve zevkler uyuşumu,
benzerlik.
amant/e
Se dit de l’homme avec qui une femme a une histoire d’amour en dehors
du mariage mais aussi de la femme
qui est dans la même configuration.
sevgili / dost
Bir erkeğin evlilik dışı aşk ilişkisine
girdiği kadın, aynı şekilde aynı durumdaki bir kadın için de geçerlidir.
âme sœur
C’est la personne avec laquelle on est
parfaitement compatible. Ce concept
véhicule aussi l’idée que la rencontre
ne doit rien au hasard et que c’est le
destin, tout simplement !
ruh ikizi
Kendisi ile mükemmel bir şekilde
uyumlu olduğumuz kişidir. Bu kavram
rastlaşmanın tesadüfi olmadığı ve
bunun sadece yazgıyla ilgili olduğu
fikrini de taşır!
amour
Concept universel vers lequel tout
le monde tend et que certains font.
Par ailleurs, l’Amour est également
un fleuve qui prend sa source en
Mongolie.
aşk
Herkesin ulaşmaya çalıştığı, kimilerinin gerçekleştirdiği evrensel kavram.
Ayrıca Aşk, kaynağını Moğolistan’dan
alan bir nehirdir.
s’amouracher
birine tutulmak
Birisine ani ve genellikle geçici bir
sevgi taşımak. Bir bakıma aşkın
ufalanmasının da hikayesidir…
s’abandonner
Accepter de perdre le contrôle de soi
pour la bonne cause.
kendini bırakma
Doğru amaç uğruna öz denetimini
yitirmeyi kabullenme.
accepter l’autre
Admettre sa différence. Prendre en
compte son identité singulière.
ötekini kabullenme
Farklılığını kabul etmek. Özgün kişiliği
dikkate alma.
adorer
Aimer passionnément, à la folie.
(familier : être raide dingue)
tapmak
Tutku derecesinde, delicesine sevmek. (Sırılsıklam aşık olmak / deli gibi
vurulmak)
aduler
Développer une dévotion qui se rapproche du culte de la personnalité.
tapınmak
Birine karşı aşırı derecede, tapmaya
yakın bir tutkunluk geliştirmek.
adultère
Relation hors mariage. Au théâtre,
c’est la trame du vaudeville, genre
souvent grivois, caractérisé par une
suite de rebondissements.
zina
Evlilik dışı ilişki. Tiyatroda ani durum
değişiklikleri dizisinden oluşan çoğunlukla cüretkâr, vodvil tarzı örgüsü.
affectivité
Ensemble des sentiments et des
émotions par opposition à ce qui
dépend du raisonnement.
duygusallık
Mantıksallık karşıtı olarak duygular ve
heyecanlar bütünü.
Porter à quelqu’un un amour soudain
et souvent temporaire. C’est l’histoire
de l’effritement amoureux, en quelque
sorte…
affinité
Nécessaire pour engendrer un rapprochement et s’adonner à une relation
intellectuelle ou physique.
yakınlık
Bir yakınlaşma gerçekleştirmek,
entelektüel ya da bedensel bir ilişkiye
girişmek için gereklidir.
amourette
Se dit d’une aventure éphémère dans
laquelle on trouve une certaine notion
de légèreté et d’insouciance.
macera
Bir tür tasasızlık ve hafiflik duygusuyla
geçici bir aşk hikayesi.
alter ego
Expression latine : «autre soi-même»,
on peut également dire âme sœur,
personne avec laquelle on est sur la
même longueur d’onde.
alter ego
Latince deyim : “öteki ben”, ruh
kardeşi, aynı dalga uzunluğu üzerinde
olunan kişi de denebilir.
amoureux/se
Celui ou celle qui aime, celui qui
fait la cour. L’être humain se choisit
souvent un amoureux/se dès la cour
de récréation.
âşık
Tutkuyla seven, kur yapan erkek ya da
kadın. İnsanlar çocukken çoğu zaman
teneffüs saatlerinde bile kendine bir
aşk bulur.
5
6
l’Amour fou
Récit d’André Breton évoquant
l’amour, la rencontre, la beauté
convulsive et les hasards objectifs.
Breton y retrace les premiers
moments de ses amours avec
Jacqueline Lamba.
çılgın aşk
André Breton’un aşktan,
karşılaşmadan, sarsıntılı güzellikten
ve nesnel rastlantılardan bahseden
hikayesi. Breton burada Jacqueline
Lamba ile olan sevdalarının ilk anlarını
nakletmektedir.
art de séduire
Pour séduire il faut se connaître
soi-même, et être capable d’interpréter correctement le langage corporel
de l’autre.
baştan çıkarma sanatı
Birini baştan çıkarmak için insanın
önce kendini iyi tanıması ve ötekinin
bedensel dilini doğru yorumlaması
gerekir.
attachement
Lien fort d’affection, de sympathie,
d’amour ou d’amitié qui unit deux
personnes.
bağlanma
İki kişiyi birbirlerine bağlayan duygu,
sempati, aşk ya da güçlü dostluk
ilişkisi.
l’amour vache
Peut se résumer à un "je t'aime, moi
non plus " très bien évoqué dans une
chanson de Georges Brassens "Une
Jolie Fleur dans une peau de vache".
A ne pas confondre avec le programme de télévision français "L'amour
est dans le pré".
ne seninle ne sensiz
Georges Brassens’in “Une Jolie
Fleur dans une peau de vache” adlı
şarkısında çok güzel bir şekilde
değinildiği gibi bir “ne seninle, ne
sensiz”’ diye özetlenebilir. Fransız
televizyon programı “L’amour est
dans le pré” “aşk çayırdadır” ile
karıştırılmamalıdır.
attentes
Espérances amoureuses souvent
déçues ou utopiques. On se fait une
image idéalisée de l’autre.
bekleyişler
Aşk alanında çoğu kez düş kırıklığı ya
da umutsuzlukla sonuçlanan umutlar.
Ötekini hayalimizde mükemmel olarak
algılarız.
androgyne
A la fois homme et femme, tout
être est à la recherche de sa moitié
perdue. C’est ainsi que Platon définit,
dans le Banquet, l’amour et le mythe
de l’androgynie primitive.
erdişi
Hem kadın, hem erkek ; her varlık
kayıp yarısını arar. Platon, Şölen’de
ilkel erdişinin aşkını ve söylencesini
böyle niteler.
attirance
Fait de tomber sous le charme. Cette
attirance est d’abord physique, elle
se fait par le regard et se traduit,
par exemple, par une nervosité, une
rougeur, une parole embarrassée.
çekicilik
Birinin cazibesine kapılma olgusu.
Bu çekicilik ilk önce dış görünümle
ilgilidir, bakışla oluşur ve örne­ğin, bir
sinirlilik hali, yüz kızarması, dil dolaşmasıyla belirginleşir.
aphrodisiaque
Piment parfois nécessaire pour
réveiller le désir assoupi. Beaucoup
de produits naturels ou artificiels
prétendent l’être.
afrodizyak
Kimi kez uyuklayan isteği uyandırmak
için gerekli biber tat-tuz. Pek çok
doğal ya da yapay ürün bu niteliği
taşıma iddiasındadır.
attrait
Ce par quoi quelqu’un attire, procure
du plaisir. Démocrite faisait référence
à l’attraction universelle des atomes:
c’est l’origine de l’expression « avoir
des atomes crochus ».
çekim
Birinin çekicilik, zevk yaratma özelliği. Demokritos atomların evrensel
çekiciliğine gönderme yapıyordu :
bu, kancalı atomları olma deyimine
kaynaklık eden olgudur.
atout
Carte maîtresse pour séduire. Chance
de succès, de réussite en amour.
koz
Baştan çıkarmak için en geçerli kart.
Aşkta başarı, kazanma şansı.
authenticité
Elle correspond à la vérité profonde,
au caractère essentiel.
içtenlik
Derin gerçeğe, temel kişiliğe uygunluk.
arrache-cœur
Mot composé qui désigne le cœur
mis à mal. Le mot cœur est à l’origine
de bien d’autres mots comme crèvecœur, attrape-cœur, accroche-cœur,
cœur-à-cœur, cache-cœur.
yürek söken
Acı çeken kalp anlamına gelen bileşik
kelime. Kalp kelimesi, kalp acısı,
kalbini çalmak, kalp biçimli perçem
(ya da saç buklesi), kalp kalbe, kalbi
örten yelek gibi bir çok kelimenin
kökeninde yer alır.
aventure extra-conjugale
C’est une liaison passagère, souvent
hasardeuse, par rapport à une autre
relation amoureuse.
evlilik dışı serüven
Çoğunlukla rastlantı sonucu oluşan,
bir başka aşk serüvenine göre geçici
ilişki.
7
B
8
bague
On dit d’une personne qu’elle a la
bague au doigt lorsque cette dernière
est mariée. C’est un symbole d’union
entre deux êtres.
yüzük
Bir kişinin parmağında yüzük olduğunda o kişinin evli olduğu anlaşılır. İki
kişi arasındaki birliğin simgesidir.
baiser
Marque d’amour, d’affection ou de
respect dans la plupart des cultures.
öpücük
Kültürlerin çoğunda aşk, sevgi ya da
saygı göstergesi.
baratiner
Une personne baratine quand elle fait,
pour séduire, des discours parfois
trompeurs.
dil dökmek
Kişinin birini baştan çıkarmak için
bazen yanıltıcı biçimde konuşması.
beau parleur
Type masculin, manipulateur souvent
inconstant et qui s’apparente au Dom
Juan.
ağzı laf yapan
Çoğu kez sadakatsiz Don Juan’la
benzerlik gösteren erkek kişi.
bécot
Dans le langage populaire, ce terme
désigne l’action de faire un petit
baiser du bout des lèvres.
öpücük
Bu terim halk dilinde dudaklarının
ucuyla öpücük kondurmayı anlatır.
bien-aimé
Personne chérie qui fait l’objet d’une
attention particulière.
sevgi odağı kişi
Özel bir ilginin nesnesi olan sevilen
kişi.
bien-être
Sensation agréable, épanouissement
de l’être produit par la satisfaction
des besoins physiques.
rahatlık
Bedensel ihtiyaçların giderilmesi
sonunda yaşanan rahatlama duygusu.
blondes versus brunes
On trouve de nombreuses blagues sur
les blondes qui ne les mettent pas à
leur avantage. Un adage prétend par
ailleurs que les brunes ne comptent
pas pour des prunes.
sarışınlar ve esmerler
Sarışınların lehine olmayan pek çok
şaka vardır. Ayrıca bir halk deyimine
göre sarışının adı esmerin tadı.
bombe
Dans le langage populaire, on dit
d’une personne que c’est une bombe
sexuelle lorsque cette dernière suscite
une forte attirance charnelle (antonyme : boudin).
bomba
Çevresinde güçlü bir cinsel çekicilik
yaratanlar için halk dilinde seks
bombası denir. (karşıt anlamlısı :
argoda çirkin).
bon parti
Synonyme de richesse avant tout. Il
s’agit d’un homme ou d’une femme
dont la condition sociale est enviable.
iyi kısmet
Her şeyden önce zenginliğin eşanlamlısıdır. Toplumsal konumu heves
uyandıran erkek ya da kadın için
kullanılır.
bourreau des coeurs
Play-boy ou Dom Juan qui brise les
cœurs. Qualifié jadis de coureur de
jupons, il fuit toute relation durable.
yürek yakan
Kalp kıran playboy ya da Don Juan.
Bir zamanlar etek peşinde koşan
diye adlandırılan bu kişiler, her türden
sürekli ilişkilerden kaçınırlar.
C
canard
Faire le canard dans le langage des
jeunes, c’est être soumis au moindre
désir de sa petite amie. Expression
plutôt péjorative pour nos amis les
canards !
kılıbık
Gençlerin dilinde, kılıbık adam olmak,
sevgilisinin sözünden saniye olsun
çıkmayan erkektir! “ördek kelimesinden türeyen bir deyim” : Ördeklere
haksızlık olsa da!”
cap difficile
Phénomène qui se produit habituellement tous les sept ans. Epreuve
que les couples rencontrent lorsqu’ils
traversent des difficultés pénibles à
vivre. Parfois, ce moment peut être
surmonté.
zor dönemeç
Genellikle her yedi yılda bir tekrarlanan olay. Yaşamda aşılması güç
dönemlerle karşılaşan çiftlerin geçirdikleri dönem. Kimi kez bu dönem
aşılabilir.
capital séduction
Les points forts que l’individu doit
cultiver pour mieux séduire l’être
convoité.
çekicilik sermayesi
Elde edilmesi istenen kişiyi baştan
çıkarmak için çalışılması gereken
önemli konular.
9
caresse
Geste montrant la tendresse, l’affection que l’on porte à l’autre.
okşama
Ötekine karşı duyulan şefkati gösteren
hareket.
cocu
Dont le conjoint infidèle a une relation
adultère (synonyme : trompé).
boynuzlu
Sadık olmayan eşinin evlilik dışı ilişkisi olan kişi (eşanlamlısı : aldatılan)
carte du tendre
Parcours du combattant amoureux
pour accéder au bonheur en évitant
le lac d’indifférence naviguant entre
inclination et estime. Imaginée au
XVIIème siècle, cette carte s’inscrit
dans la période dite de la préciosité.
tutkulunun / vurulmuşun yol haritası
Âşık savaşçının mutluluğa ulaşmak
için, eğilim ve beğenilme arası
seyreden ilgisizlik gölüne düşmeden
geçtiği yol. Söz konusu harita, 17.
yüzyılda düşünülmüş olup, özentilik
dönemi diye anılan dönemde geçer.
coeur
Symbole de l’amour quand il n’est
pas cardiaque.
kalp
Hastalıklı olmadığında aşkın simgesi.
célibataire
Jadis vieux garçon ou vieille fille
solitaire. La modernité a notamment
introduit le célibat géographique,
moins péjoratif.
bekâr
Eskilerde yalnız yaşayan yaşlanmış
erkek ya da evde kalmış kız. Modernleşme, daha az küçültücü olan coğrafi
bekârlık deyimini getirdi.
cœur d’artichaut
Du côté des légumes, l’artichaut a le
cœur tendre, c’est pourquoi il renvoie
du côté des humains à quelqu’un qui
donne son cœur très volontiers et très
souvent !
şıpsevdi
Enginar kelimesinden türeyen bir
deyim. Sebzeler yönünden bakıldığında enginarın yüreği yumuşak
olur, bu yüzden insanlar için kalbini
çok kolaylıkla ve çok sık veren birine
gönderme yapar!
chamade
Quand le cœur bat rapidement après
une vive émotion. C’est cela que
nous raconte Françoise Sagan dans
son roman “La chamade” également
porté à l’écran par Alain Cavalier
avec Catherine Deneuve dans le rôle
principal.
kalbi fırlayacak gibi atmak
Güçlü bir heyecanın ardından
kalbin hızla çarpması. Başlıca rolde
Catherine Deneuve’ün oynadığı, Alain
Cavalier tarafından ekrana taşınan
“La chamade” adlı romanında
Françoise Sagan bize bunu anlatır.
communication
Echange essentiel pour le partage des
idées et la résolution des conflits.
iletişim
Fikir paylaşımı ve çatışmaların çözümü için temel yol.
compréhension
Elle amène à admettre facilement
le point de vue de l’autre ; c’est une
forme de tolérance.
anlayış
Ötekinin düşüncesini kolayca kabullenmeyi sağlar ; bir hoşgörü yoludur.
chantage
Fait d’exercer une pression psychologique pour amener l’autre à capituler ou à se rapprocher.
şantaj
Ötekini teslim olmaya ya da yakınlaşmaya zorlamak için başvurulan
psikolojik baskı olayı.
conter fleurette
Chercher à séduire quelqu’un par des
propos doux et galants.
baştan çıkarıcı iltifatlarda bulunmak
Tatlı ve kibar sözlerle birini baştan
çıkarmaya çalışmak.
charme
Grâce séduisante qui émane d’une
personne, attrait mystérieux qui
provoque parfois la fascination.
cazibe
Bir kişiden çevresine yayılan baş
döndürücü etkileme gücü, kimi kez
büyülenme yaratan esrarengiz algı.
copain, copine
A l’origine, camarade de classe ou de
travail. Peut aussi être synonyme de
petit ami ou d’amoureux.
erkek/kız arkadaş
Temelde, okul ya da iş hayatındaki
yakın arkadaş. Sevgili anlamında da
kullanılır.
chéri/e
Mot doux générique, fréquemment
utilisé dans le couple, parfois
remplacé par des noms d’animaux,
par exemple ma biche, mon lapin ou
d’insectes comme ma puce.
sevgilim
Çiftler tarafında sık sık kullanılan,
kimi kez tavşanım ya da böceğim
gibi hayvan veya böcek adlarıyla da
değiştirilen, yumuşak giriş sözcüğü.
confiance
Nécessaire pour se sentir en sécurité,
pour éviter les soupçons et faire
régner l’harmonie.
güven
Kendini güvende hissetme, kuşkulardan uzaklaşma ve ahenk kurma için
gerekli olan.
coup de foudre
Elan subi, immédiat et irrésistible pour
quelqu’un.
yıldırım aşkı
Birisine karşı duyulan âni, engellenmez sevgisel atılım.
10
11
couple
Union de deux personnes (de même
sexe ou non) dont le statut et la durée
peuvent être variables.
çift
İki kişinin (aynı veya karşı cinsten)
süresi ve yasal niteliği değişebilen,
beraberliği.
cour
Faire la cour à quelqu’un : expression
un tantinet surannée qui désigne
l’ensemble des attentions qu’on a
pour plaire, pour gagner le coeur de
l’autre.
kur
Birine kur yapmak : ötekinin hoşuna
gitmek, onun kalbini kazanmak için
yapılan tüm dikkat çekici davranışları
anlatan, bir parça eskimiş, deyim.
courtoisie
Politesse exquise qui fait référence à
la séduction amoureuse où l’homme
doit être au service de sa dame et de
ses désirs. Dommage que ce type de
cour remonte au Moyen-Age !
kur yapma
Erkeğin hanımına ve de arzularına
hizmet etmesi durumunda baştan
çıkarmaya yönelik kibarlık. Ne yazık
ki bu tür kur yapma Ortaçağ’da
kalmıştır!
Cupidon
Fils de Mars et de Vénus, il guette
avec son arc les amoureux potentiels
qu’il touche au cœur avec sa flèche
ardente.
Eros
Mars ve Venüs’ün oğlu, ateşli yayıyla
muhtemel açıkları gözetler ve okunu
kalplerine saplar..
cristallisation
Concept inventé par Stendhal pour
décrire le phénomène d’idéalisation
à l’œuvre au début d’une relation
amoureuse.
kristalleşme
Bir gönül ilişkisinin başlangıcında gerçekleşen karşıdaki kişiyi mükemmel
olarak görme halini tasvir amacıyla
Stendhal tarafından icat edilen deyim.
12
D
déception
Quand le résultat escompté n’est pas
au rendez-vous.
düş kırıklığı
Umulan sonuç gerçekleşmediğinde.
démon de midi
Irrésistible tentation qui saisirait les
hommes de plus de 40 ans d’aller voir
ailleurs. A ne pas confondre avec le
tube des années 80 : “ Les démons
de minuit”.
azgın teke
40 yaş üstü erkekleri ele geçiren
başka kadınlarla görüşmeye karşı
konulamaz dürtü. 80’li yılların
klibi : “ Les démons de minuit” ile
karıştırılmamalıdır .
démonstrations
Marques extérieures d’intérêt, d’amour ou d’amitié. Mots d’amour ou
gestes marquant l’attention.
göstergeler
İlgiyi, sevgiyi ya da dostluğu belirten
dışsal işaretler. İlgiyi belirten aşk
sözcükleri ve hareketleri.
désamour
aşksızlık / aşksız kalış
Quand l’amour quitte le navire.
Aşk gemiyi terk ettiğinde.
désir
Force positive et motrice qui nous
pousse vers ce que l’on n’a pas et
dont on espère une satisfaction.
arzu
Bizi sahip olmadığımız, elde edildiğinde tatmin olmamızı sağlayacağını
düşündüğümüz şeye doğru yönelten
olumlu ve itici güç.
deuil d’une relation
Lorsqu’une relation se termine, capacité à tourner la page sans tomber
dans le syndrôme du rétroviseur.
bir ilişkinin yası
Bir ilişki bittiğinde, geriye bakmadan
sayfayı çevirme gücü.
Dom Juan
Différent du Casanova pour qui toute
femme est une proie potentielle,
Dom Juan prend son plaisir dans la
conquête.
Don Juan
Her kadının kendisi için potansiyel bir
av olduğuna inanan Casanova’dan
farklı olarak Don Juan kadınları
fethetmekten hoşlanır.
double vie
Mener de front deux histoires au prix
de dissimulations et de mensonges.
çifte yaşam
Gerçeği gizleme ve yalanlar pahasına
iki öyküyü birlikte yürütmek.
13
doute
Incertitude qui fait naître le soupçon
et la méfiance quant à la sincérité du
partenaire.
kuşku
drague
Technique pour aborder une personne
et tenter de nouer une relation. Longtemps réservée aux hommes mais de
nos jours ouvertement maîtrisée par
les femmes.
tavlama
Uzun süre erkeklerin tekelinde kalmış
ancak günümüzde kadınların da
sakınmadan kullandıkları, karşıdaki
kişiye yanaşma ve ilişki kurma
tekniği.
duper
Abuser de la bonne foi d’une personne.
kandırmak
Bir kişinin iyi niyetini istismar etmek.
Eşin samimiyetine karşı şüphe ve güvensizlik duyguları yaratan tereddüt.
E
écoute
Etre à l’écoute de l’autre, c’est être
attentif à ses aspirations, à ses désirs.
dinleme
Birini dinlemek, o kişinin eğilimlerine
ve isteklerine karşı duyarlı olmak.
effeuiller
En France, effeuiller la marguerite
consiste à énumérer l’éventail des
sentiments : “il m’aime : un peu,
beaucoup, passionnément, à la folie,
pas du tout”. En Turquie, c’est plus
binaire : “il m’aime, il ne m’aime
pas”.
papatya falı
égoïste
Certains “Ego” (moi en grec) sont
surdimensionnés car uniquement
centrés sur eux-mêmes. Incompatible
avec l’amour.
egoist
Kimi “Ego”lar (Yunanca : ben) yalnızca
kendilerine odaklı olduklarından şişer.
14
Fransa’da, papatya yapraklarını
koparmak, duygu yelpazesini
sıralamaktır : “seviyor : az, çok,
tutkuyla, çılgınca, hiç sevmiyor”.
Türkiye’de ikili kullanım vardır:
“seviyor, sevmiyor”.
émotion
Sensations agréables ou désagréables qui se manifestent lors d’un
changement extérieur ou intérieur
brusque.
heyecan
Âni bir iç ya da dış değişim sonucunda doğan hoş ya da hoş olmayan
hisler.
énamouré
sevdalı
Qui est épris d’amour.
Aşka ihtirasla bağlı olan.
engagement amoureux
Degré d’implication dans une histoire,
quelles qu’en soient les conséquences.
aşk bağlantısı
élu(e) de son coeur
Personne que le coeur a choisie
comme âme sœur.
kalbinin seçtiği kişi
Kalbin ruh ikizi olarak seçtiği kişi.
embrasser
D’abord serrer dans ses bras puis
donner des baisers. On peut aussi
sauter la première étape.
sarılıp öpüşmek
Önce kolları arasına almak, sonra da
öpmek. Birinci aşama atlanabilir de.
ennui
Il peut naître de l’uniformité, de la
routine, du quotidien. S’en méfier.
sıkılma
Tekdüzelikten, alışkanlıklardan, günlük rutinden doğabilir. Kaçınılmalıdır.
épouser
Prendre pour époux/épouse, se
marier. L’expression “épouser le sac”
veut dire épouser une femme très
riche.
evlenmek
(s’) éprendre
Tomber amoureux, être saisi, entraîné
par un sentiment passionné.
tutulmak
Âşık olmak, şiddetli bir tutkuya kapılmak.
érotisme
Climat favorable au plaisir et au désir.
En grec, le mot “eros” renvoie à la
passion appliquée à l’amour et au
désir sensuel.
erotizm
Zevke ve arzuya uygun ortam. Yunancada “eros” sözcüğü tutkusal aşka ve
bedensel zevke gönderme yapar.
Sonuçları ne olursa olsun bir maceraya katılım derecesi.
Eş olarak almak, evlenmek. “Turnayı
gözünden vurmak” deyimi çok zengin bir kişiyle evlenmek demektir.
15
état amoureux
Disposition particulière de l’esprit qui
entraîne une sensation d’euphorie et
une sensibilité à fleur de peau. Très
agréable.
âşık olma durumu
Zihnin mutluluktan uçma ve aşırı
duyarlılık duygusuna yol açan özel bir
hali. Çok hoştur.
éternel(le) insatisfait(e)
Célibataire difficile à contenter.
ebedi tatminsiz
Memnun edilmesi zor bekâr.
étreindre
Embrasser, enlacer, avoir une union
charnelle.
sarılmak
Öpmek, sımsıkı kucaklamak, tensel
bir birlik içinde olmak.
ex
Celui ou celle qui appartient à une
histoire antérieure, pas forcément un
cadeau.
ex
Önceki bir öyküye ait, güzel anılmayabilen, erkek ya da kadın.
F
fantasme
Rêve façonné par l’imagination dans
lequel on projette des désirs souvent
inavoués.
düş kurma
İçerisinde genellikle itiraf edilmemiş
arzuların yansıtıldığı hayal gücü ile
şekillendirilmiş düş.
fasciner
Chercher à éblouir, à hypnotiser.
büyülemek
Göz kamaştırmaya, hipnotize etmeye
çalışmak.
féminité
Surtout présente chez la femme,
introuvable chez certains hommes.
kadınsılık
Özellikle kadınlarda mevcuttur, kimi
erkekte bulunmaz.
fiançailles
Engagement solennel et officiel d’un
futur mariage symbolisé par l’offre
d’une bague.
nişan
Bir yüzüğün sunulması ile simgeleştirilmiş müstakbel bir evliliğin görkemli
ve resmî vaadi.
fidélité
Relation solide au sein du couple qui
résiste à toute tentation.
sadakat
Her türlü yasak arzuya karşı direnen
çift arasındaki sağlam ilişki.
16
filer le parfait amour
Etre heureux en amour, tout
simplement.
dört başı mamur aşk
Aşkta, sadece ve sadece, mutlu
olmak.
flamme
Déclarer sa flamme, son amour
ardent.
alev
Aşk ateşini, tutku dolu aşkını ilan
etmek.
fleur bleue
Désigne d’incurables sentimentaux.
Dans le langage des fleurs, le bleu
pâle exprime une tendresse inavouée,
discrète et idéale.
narin çiçek
İflah olmaz duygusal insanlar
anlamına gelir. Çiçeklerin dilinde,
soluk mavi, dışa vurulmayan ve
ülküsel bir sevecenliği ifade eder.
flirt
C’est une relation amoureuse plus
ou moins chaste, un contrat à durée
déterminée.
flört
Az çok iffetli aşk ilişkisidir, belirli süreli
bir sözleşmedir.
être fou ou folle de quelqu’un
Eprouver un amour démesuré pour
une personne.
birisi için deli olmak
Bir kişiye aşırı ölçüde aşk beslemek.
frustration
Ne pas être invité lors de la St Valentin, par exemple.
yoksun kalma
Örneğin Sevgililer Günü’nde davet
almamak.
fusion
Union intime et totale de deux êtres
qui n’en font plus qu’un au risque d’y
perdre leur identité.
kaynaşma
Kendi kimliklerini kaybetme tehlikesi
pahasına artık tek kişi olmuş iki insanın özel ve bütün olarak birleşmesi.
17
G
H
gaffeur
Individu qui collectionne les maladresses et s’éloigne de facto de son
objectif.
pot kırıcı
Beceriksizlikleri koleksiyon yapan ve
fiili olarak hedefinden uzaklaşan birey.
haïr
C’est brûler ce qu’on a adoré.
nefret etmek
Taparcasına sevmiş olduğumuz şeyi
yakmaktır.
galanterie
Art de la courtoisie que les femmes
attendent des hommes.
kibarlık
Kadınların erkeklerden beklediği
nezaket sanatı.
harmonie
Accord des pensées, des sentiments,
des projets qui produit un climat
agréable entre deux êtres.
ahenk
İki insan arasında hoş bir ortam
üreten duygu, düşünce, izdüşüm
bütünlüğü.
gigolo
Amant de coeur d’une femme plus
âgée qui l’entretient.
jigolo
Geçimi yaşlı bir kadının tarafından
sağlanan erkek sevgili.
harem
Appartement réservé aux femmes.
L’expression “être entouré d’un
harem” désigne un homme entouré
d’un groupe de femmes.
harem dairesi
Kadınlar için tahsis edilmiş daire. “Bir
hareminin olması” deyimi bir grup
kadın tarafından kuşatılan erkek için
söylenir.
glamour
cazibe
A la fois sexy et romantique.
Hem seksi hem romantik.
gueule
Façon très féminine de montrer son
humeur.
surat
Ruh halini göstermenin çok kadınsı
yolu.
hétérosexuel
Attiré par une personne de sexe
opposé ; aujourd’hui d’autres formes
de sexualité sont admises.
heteroseksüel
Karşı cinsten birine ilgi duyma ;
günümüzde cinselliğin diğer şekilleri
kabul edilmekte.
(faire) la gueule
Manière aussi très masculine de
montrer sa désapprobation.
surat (asmak)
Bir şeyi onaylamadığını göstermenin
çok erkeksi bir biçimi.
homosexuel
Attiré par une personne du même
sexe.
eşcinsel
Hemcinsine ilgi duyma.
I
18
idéal
C’est une construction de l’esprit,
une utopie. L’idéal masculin et l’idéal
féminin évoluent au fil des siècles et
sont encore en transformation.
kusursuz model
Bir zihniyetin inşaası, bir ütopyadır. Eril
ve dişil kusursuz model asırlar boyunca gelişir ve her daim aynı kalmaz.
idylle
idil
Aventure amoureuse fraîche et naïve.
Taze ve saf aşk macerası.
19
illusion
On caresse une illusion quand on se
fait une image fausse de la réalité. En
amour, cela arrive souvent.
yanılsama
Gerçeğin ne olduğu ile ilgili yanlış
bir izlenim edindiğimizde, hayalî
bir görüntüye dokunuruz. Aşkta, bu
sıkça olur.
immature
Qui manque de maturité. Adjectif
souvent attibué aux hommes, à tort
sans doute.
olgunlaşmamış
Olgunluktan yoksun olan. Çoğu kez,
şüphesiz haksız yere, erkeklere
maledilen sıfat.
indépendance
La femme moderne qui gagne sa vie
gagne également son indépendance.
Cela modifie fondamentalement
les relations contractuelles dans le
couple.
bağımsızlık
Geçimini sağlayan çağdaş kadın keza
bağımsızlığını da kazanır. Bu, çift
arasındaki sözleşmeli ilişkileri temelinden dönüştürür.
inégalités
Les inégalités entre hommes et
femmes persistent encore de nos
jours, notamment en terme d’emploi
et de salaire.
eşitsizlikler
Kadınlar ve erkekler arasındaki
eşitsizlikler özellikle de istihdam ve
ücret bakımından, günümüzde hala
sürmektedir.
initiative
D’après l’opinion commune, c’est
l’homme qui prend l’initiative de
la conquête. Mais ce n’est qu’une
opinion.
ön ayak olma
Ortak bir görüşe göre, baştan çıkarmaya ön ayak olan erkektir. Lakin bu
sadece bir görüştür.
instinct
Pulsion innée, puissante, indépendante de la volonté. Certains instincts
sont dits primitifs.
içgüdü
İradenin doğuştan, güçlü, bağımsız
dürtüsü. Bazı dürtülere ilkel denir.
intime
On parle de relations intimes quand
elles sont privées et habituellement
cachées aux autres.
mahrem
Mahrem ilişkilerden, ilişkiler özel ve
alışılmış bir biçimde başkalarından
gizli olduğunda bahsederiz.
intermittences du cœur
Désigne, en référence à Marcel
Proust, les regrets et souffrances liés
à la perte des êtres aimés de par les
effets impromptus de la mémoire.
kalbin gelgitleri
Marcel Proust’un deyimiyle, belleğin
ani etkileri nedeniyle sevilen kişinin
kaybından doğan pişmanlık ve acıları
ifade eder.
20
intrigue amoureuse
Trame d’une œuvre ou d’un film qui
met en scène une histoire d’amour.
aşk entrikası
Bir yapıtın veya bir filmin, bir aşk
hikayesini anlatan kesidi.
introspection
Observation de ses propres états de
conscience. Acte parfois nécessaire
même s’il est douloureux.
içe bakış
Bizati kendi bilinç hallerinin gözlemi.
Sancılı da olsa, bazen gerekli bir
eylem.
J
jardin secret
C’est ne pas dire tout haut ce qui
importe tout bas.
gizli bahçe
Usulca neyin önemli olduğunu yüksek
sesle söylememektir.
jalousie
La jalousie amoureuse est une
émotion empreinte d’agressivité en
réaction à la peur de perdre l’être
aimé au profit d’un rival.
kıskançlık
Aşk kıskançlığı sevilen kişiyi rakibe
karşı kaybetme korkusuna tepki
olarak saldırganlık izi taşıyan bir histir.
jouissance
Moment d’extase et de plaisir dans
l’amour.
büyük haz
Aşkta kendinden geçme ve zevk anı.
je t’aime
Déclaration d’amour qui existe dans
toutes les langues, à mémoriser si on
est un grand voyageur. Je t’aime et je
te le dis, pourquoi pas la première fois
ce 14 février 2015...
seni seviyorum
Bütün dillerde var olan aşk ilanı, eğer
büyük bir gezgin isek akılda tutmalı.
Seni seviyorum ve bunu sana ilk kez
14 Şubat 2015’te söylüyorum…
21
K
kif
Etre en kif sur quelqu’un, c’est avoir
quelqu’un pour cible. Mot employé
par les adolescents et les jeunes
adultes.
keyif
Birine vurulmak. Gençler ve genç
yetişkinler tarafından kullanılan
kelime.
kiffer
Aimer, apprécier. Pour toute
déclaration du type “je te kiffe grave”,
il faut impérativement tenir compte
de l’âge de l’interlocuteur/trice car il
s’agit d’un lexique réservé aux très
jeunes !
birini/bir şeyi sevmek
Sevmek, beğenmek. “Sana acayip
tutuldum” türünden itiraflar,
söylediğimiz kişinin yaşını göz önüne
almak gerekir, çünkü gençlere özgü
bir sözdür.
L
langueur
Attitude qui évoque la volupté
amoureuse. Se traduit souvent par
le regard.
kendinden geçmişlik
Şehveti çağrıştıran tavır. Çoğu kez bir
bakış ile açığa vurulur.
larmes
Occasionnées par un chagrin, par une
vive émotion mais aussi par la joie.
gözyaşları
Kederden, yoğun çoşkudan aynı
zamanda sevinçten kaynaklanır.
liaison
Certaines liaisons sont dangeureuses
comme le prétend le roman de Choderlos de Laclos mais d’autres sont
inoffensives voire durables.
ilişki
Choderlos de Laclos’un romanında iddia edildiği gibi bazı ilişkiler tehlikelidir
fakat diğerleri zararsız hatta kalıcıdır.
lit
Objet qui n’est pas exclusivement le
symbole du sommeil.
yatak
Sadece uykunun simgesi olmayan
nesne.
22
lune de miel
Mois qui suit le mariage. Période qui
est censée être la plus heureuse d’un
couple.
balayı
Düğünden sonraki ay. Bir çiftin en
mutlu olması gerektiği kabul edilen
dönem.
lune de fiel
Possible métamorphose de la lune de
miel en l’absence de vigilance conjugale. Etat de dégradation amoureuse
très bien décrit dans le roman de
Pascal Brückner du même nom.
hınç ayları
Eşler arasında ölçü kaçtığında balayının olası metamorfozu. Pascal
Brückner’in aynı isimdeki romanında
çok güzel bir şekilde tarif edilen aşkın
bozulması durumu.
M
macho
Mâle latin à l’origine. Individu qui
pense que l’homme domine en
tous points la femme et que cela lui
confère des privilèges. Le pire, c’est
que certaines femmes apprécient ce
comportement.
maço
Latin kökenli erkek. Kadını her bakımdan erkeklerin komuta ettiğini ve
bunun ona imtiyazlar sağladığını düşünen birey. İşin kötüsü, bazı kadınlar
bu davranışı takdir ederler.
maîtresse
Femme qui a une aventure avec un
homme marié.
metres
Evli bir adamla ilişkisi olan kadın.
mamour(s)
Faire des mamours, c’est manifester
sa tendresse par des câlins, des
gestes tendres.
cilve(ler)
Cilveler, okşamalar ve yumuşak davranışlar ile şefkâtini göstermektir.
mariage
Union reconnue socialement et qui
peut être complétée par une union
religieuse. Prévue pour être indissoluble. Ouverte en France comme
dans d’autres pays aux couples du
même sexe.
evlilik
Bir dini birlik ile de tamamlanabilen
toplum tarafından kabul edilen birlik.
Bozulmaz olduğu düşünülerek yapılır.
Başka ülkelerde de olduğu gibi Fransa’da da eşcinsel çiftlere açıktır.
23
N
masochiste
Personne qui trouve sa satisfaction
dans la souffrance.
mazoşist
Tatminini acı çekmede bulan kişi.
mégère
Stéréotype de la femme méchante
qui envenime toutes les situations. Ce
comportement s’explique en général
par une accumulation de frustrations.
şirret
Tüm durumları zehir eden basmakalıp kötü kadın modeli. Bu davranış
genellikle hayal kırıklıklarının birikimi
ile izah edilir.
nana
Terme familier désignant une jeune
femme. “Nana” d’Emile Zola raconte
la déchéance d’une courtisane.
nana
Fransız halk dilinde genç bir kadını
belirtir. Emile Zola’nın “Nana” romanı
kibar bir fahişenin düşüşünü anlatmaktadır.
ménage
Constituer un ménage, c’est vivre
à deux. D’après le sociologue
Jean-Claude Kaufmann, l’achat du
lave-linge marquerait une étape
fondamentale dans la constitution du
couple moderne.
yuva
Bir yuva kurmak demek iki kişi olarak
yaşamak demektir. Sosyolog JeanClaude Kaufmann’a göre, çamaşır
makinasının satın alınması çağdaş
çiftin kurulmasında temel bir adım
oluşturur.
narcissique
Amoureux de sa propre image comme le beau Narcisse. Peu compatible
avec l’amour d’autrui.
narsist
Güzel Narcissus gibi kendi görüntüsünün aşığı. Başkasına duyulan sevgi ile
az uyumlu.
métrosexuel
Homme citadin qui prend soin de son
apparence. Effet de mode pour les
magazines féminins.
metroseksüel
Görünümüne özen gösteren kentli erkek. Kadın dergileri için moda olgusu.
noce(s)
Réjouissances qui accompagnent
le mariage. Faire la noce, c’est faire
la fête.
düğün
Evliliğe eşlik eden eğlence. Nikâh
şöleni yapmak, eğlenmektir.
meuf
hatun
Désigne la femme, la fille en verlan.
Argoda kadını belirtir.
nuage
Synecdoque de l’amour dans
“L’Ecume des jours” de Boris Vian.
Un nuage rose qui sent le sucre à la
cannelle enveloppe Colin et Chloé qui
tombent amoureux.
bulut
Boris Vian’ın “Günlerin Köpüğü”nde
aşkın kinayesi. Tarçınlı şeker kokan
bir pembe bulut, aşık olan Colin ve
Chloé’yi sarıp sarmalar.
mignon/ne
Délicat, joli, qui inspire la tendresse.
Șirin (qui est aussi un prénom) ; à ne
pas confondre avec “minyon”, faux
ami qui veut dire “petite”.
şirin
Narin, hoş, sevgi ilham veren. Fransızca “şirin” anlamına gelen “mignon”,
her ne kadar aynı şekilde telaffuz
edilse de Türkçe’deki “minyon” ile
karıştırılmamalı.
nuptial/e
Qui concerne le mariage. La marche
nuptiale de Mendelssohn est une
musique à laquelle on reconnaît un
mariage dès les premières notes, en
Occident.
düğün töreniyle ilgili
Evlilik ile ilgili. Mendelssohn’un düğün
marşı, Batı’da bir düğünü birinci notalarından tanıdığımız bir müziktir.
misogynie
Mépris affiché des femmes, de leurs
compétences et de leurs performances. La misogynie se combine parfois
avec le machisme.
kadınsevmezlik
Kadını, kadınların yetenekleri ve de
başarılarını açık bir şekilde hor görme.
Bazen, kadın düşmanlığı, maçoluk
ile birleşir.
nymphette
Très jeune fille sexy qui joue l’innocente à l’image de Lolita, l’héroïne de
Nabokov.
çok genç seksi kız
Nabokov’un kahramanı Lolita görüntüsünde masumu oynayan çok genç
seksi kız.
24
25
O
obsession
Idée fixe à laquelle on ne peut
échapper.
saplantı
Kurtulamadığımız sabit fikir.
obstacle(s)
L’amour dit-on se nourrit d’obstacles,
mais s’il n’y en a pas, c’est encore
mieux !
engel(ler)
Aşkın engellerden beslendiği söylenilir
ama engel yoksa, daha da iyi!
odalisque
Du turc odalık, concubine du
Sultan. La toile d’Ingres “la Grande
odalisque” est un exemple de
l’incarnation de l’imagerie orientale
du XIXème siècle.
cariye
Türkçe odalık (kelimesinden gelir), Padişah’ın nikahsız eşi. Ingres’in “Büyük
Odalık” yağlıboya tablosu 19. yüzyılın
Doğu’ya bakışına bir örnektir.
Œdipe
L’homme qui a épousé sa mère et tué
son père sommeille en chaque petit
garçon, d’après Freud. Donne lieu
plus tard à des répliques fâcheuses
du type : ‘‘Je ne suis pas ta mère !’’.
Odipus
Freud’a göre, her erkek çocuğun
içinde annesiyle evlenmiş, baba katili
imgesi yatmaktadır. Daha sonraları bu
“Ben senin annen değilim!” türünden
sinir edici karşı yanıtlara yol açar.
P
P.A.C.S.
Pacte Civil de Solidarité créé en
France en 1999 pour unir deux êtres,
quel que soit leur sexe.
P.A.C.S.
Cinsiyetine bakılmaksızın iki kişiyi
birleştirmek için 1999 yılında Fransa’da kurulmuş Medenî Dayanışma
Anlaşması.
papillonner
Fait de passer d’une conquête à une
autre, comme un papillon qui va de
fleur en fleur.
daldan dala konmak
Çiçekten çiçeğe konan bir kelebek
gibi, bir fetihten diğerine koşma
durumu.
26
parité
Désigne l’égalité de représentation
entre hommes et femmes dans
l’ensemble de la société.
tam eşitlik
Toplumun genelinde kadın ve erkek
arasında temsil eşitliğini belirtir.
partager
Principal intérêt de la vie amoureuse.
Seul l’être aimé ne se partage pas.
paylaşmak
Aşk hayatının başlıca meselesi.
Yalnızca sevilen kişi paylaşılmaz.
pas
Faire le premier pas, c’est prendre l’initiative pour aboutir au pas de deux.
adım
İlk adımı atmak, ortak adımı atmak
için inisyatif almaktır.
passion
Etymologiquement, on la subit, elle
est incontrôlable, limitée dans le
temps, violente et souvent fatale.
ihtiras
Sözcük kökenine baktığımızda, ona
maruz kalırız, ihtiras, kontrol edilemeyen, zamanda sınırlı, şiddetli ve çoğu
kez yıkıcı olandır.
plaire
Faire naître l’intérêt, le désir pour
exister au regard de l’autre.
hoşuna gitmek
Diğerinin nazarında var olmak için ilgi
ve arzuyu ortaya çıkarmak.
platonique
Du nom du philosophe grec Platon.
Dans la langue courante, se dit
d’un amour non abouti sur le plan
physique.
platonik
Yunan filozof Platon’un isminden
gelir. Günlük dilde fiziksel olarak
sonuçlanmayan bir aşkı ifade etmek
için kullanılır.
play-boy
Beau, jeune, élégant et masculin, il
incarne le séducteur contemporain
qui a le sens des apparences.
playboy
Yakışıklı, genç, şık ve maskülen,
görünüşten anlayan çağdaş kadın
avcısını temsil eder.
porte-jarretelle
Pièce de lingerie qui est aussi un
accessoire de séduction. Peu usité en
dehors des situations amoureuses.
jartiyer
Aynı zamanda da baştan çıkarıcı
bir aksesuar olan kadın iç çamaşırı.
Romantik durumlar dışında nadiren
kullanılır.
possessif
La possession peut se traduire par
un pronom : mon amour, mon chéri,
mon cœur. Mais autrui ne se possède
jamais.
sahiplenici
Sahiplenme, bir zamir ile ifade
edilebilir : aşkım, sevgilim, canım.
Lakin başkasına hiç bir zaman sahip
olunmaz.
27
prince charmant
Homme féérique et intemporel
toujours attendu par ces dames. De
préférence beau, riche, intelligent.
beyaz atlı prens
Her zaman bazı kadınlar tarafından
beklenilen ezelî ve büyülü adam.
Tercihen, yakışıklı, varlıklı, akıllı.
promesse
Il faut tenir les promesses et même
celles que l’on n’a pas faites. L’amour
lui-même, quand il est véritable, est
toujours une promesse.
verilen söz
Verilen sözlerin hatta verilmeyenlerin
de tutulması gerekir. Gerçek olduğunda, aşkın kendisi, her daim verilen
bir sözdür.
preuve
Les sentiments ne sont pas obligatoirement des preuves, il faut des actes.
kanıt
Duygular, kaçınılmaz bir biçimde kanıt
değillerdir, icraatlar gerekir.
R
ravissement
Etat de bonheur, de plaisir extrême
qui fait référence au roman de
Marguerite Duras “Le ravissement de
Lol.V.Stein” où le personnage de Lola
Valérie Stein témoigne avec force de
son trouble sentimental.
kendinden geçiş
Lol.V.Stein adlı kişinin duygusal
bulanıklığına güçlü bir şekilde tanıklık
ettiği, Marguerite Duras’ın “Lol.
V. Stein’ın Kendinden Geçişi” adlı
romanına göndermede bulunan aşırı
haz, mutluluk hali.
réconciliation
Après une dispute, c’est le moment
où la paix revient : tout le monde
s’embrasse.
barışma
Bir tartışma sonrasında, barışın geldiği
an : herkes kucaklaşır.
réfléchir
C’est essayer de contrôler ce qui est
incontrôlable, en amour du moins.
düşünmek
En azından aşkta, denetlenemeyeni,
denetlemeye çalışmaktır.
relation
Lien plus ou moins durable qui s’établit entre deux personnes : relation
d’amitié, relation amoureuse, relation
fusionnelle.
ilişki
İki kişi arasında kurulan az ya da çok
kalıcı bağ : dostluk ilişkisi, aşk ilişkisi,
simbiyotik ilişki.
28
rencontre
Moment impromptu qui permet
d’aller plus loin. C’est le début d’une
histoire, dans la vie comme dans les
films. Parfois sur le net, par simple
correspondance.
karşılaşma
Daha ileriye gitmeye imkan veren
doğaçlama anı. Bu, filmlerde olduğu
gibi hayatta da bir hikayenin başlangıcıdır. Bazen internette, sadece
yazışma yoluyla.
rendez-vous
Rencontre convenue entre deux
personnes. Ne s’obtient que si on se
déplace, ne peut être virtuel. Le but
du premier rendez-vous amoureux
est de briser la glace en gardant son
sang-froid.
randevu
İki kişinin anlaşarak buluşması.
Sadece harekete geçilirse amacına
ulaşır, sanal olamaz. İlk aşk buluşmasının amacı soğukkanlılığını koruyarak
camı kırmaktır.
respect
Fait d’accepter la différence de
l’autre.
saygı
Diğerinin farklılığını kabul etme
durumu.
ressentir
Avoir la capacité d’éprouver des
sentiments, faire preuve de sensibilité.
hissetmek
Duygu hissetme yeteneğine sahip
olmak, hassasiyet gösterebilmek.
rival(e)
Celui ou celle dont, en amour, on ne
supporte pas la concurrence dans le
cœur de l’être aimé.
rakip / rakibe
Aşkta, sevgilinin kalbinde rekabetine
katlanamadığımız kişi.
rides
Signes du temps et de l’âge. Elles
peuvent se tirer, se combler, ou simplement raconter une histoire.
kırışıklıklar
Zaman ve yaşın belirtileri. Gerilebilirler, boşlukları doldurulabilir, ya da
sadece bir hikaye anlatabilirler.
rituel(s)
Habitudes dont se nourrit la relation
amoureuse et qui reposent sur la
répétition.
ritüel
Aşk ilişkisinin beslendiği ve tekrara
dayalı alışkanlıklar.
romantique
Etre excessivement sentimental.
Perdre du temps chez les fleuristes,
par exemple, ou s’attarder dans les
lieux romantiques listés par le Petit
Journal.
romantik
Aşırı duygusal kişi. Örneğin çiçekçilerde zaman kaybetmek veya Le Petit
Journal tarafından belirlenen romantik
mekanlarda oyalanmak.
29
rupture
Moment où la relation se termine.
Sanctionne la fin de “l’innocence”
d’après Orhan Pamuk. C’est aussi
l’heure du bilan.
kopma
İlişkinin bittiği an. Orhan Pamuk’a
göre “masumiyet”in sonu. Aynı
zamanda bilanço zamanı.
S
Saint-Valentin
Les origines de la Saint Valentin
remontent à la fin du Moyen Age. Tradition anglo-saxonne, le “valentinage”
consistait à s’offir de petits cadeaux
et à échanger des billets doux.
Sevgililer Günü
Sevgililer Günü’nün kökeni Ortaçağın
sonlarına kadar gider. Anglo-sakson
geleneği olup, “valentinleşme” (sevgili
seçme)” küçük hediyeler vermeye ve
aşk mektupları değiş tokuş etmeye
dayanmaktaydı.
séducteur/trice
Pour un homme : charmeur, Dom
Juan, Casanova, bourreau des coeurs.
Pour une femme : sirène, vamp,
femme fatale.
baştan çıkarıcı
Bir erkek için : çekici, Don Juan, Kazanova, çapkın. Bir kadın için : denizkızı,
vamp, famfatal.
sentiment
duygu
Etat affectif constant et durable.
Devamlı ve kalıcı duygusal durum.
sensualité
C’est quand les sens et la vie se
rencontrent pour créer un climat
propice à l’amour.
kösnüllük
Duyular ve yaşam elverişli bir iklim
oluşturmak için buluştuklarında.
soupir
Encore mieux au pluriel et sous le
pont du même nom, à Venise.
iç çekiş
Çoğul olduğunda çok hoş, ve Venedik’te, aynı ismi taşıyan köprünün
altında ise daha da hoş.
serment
Il s’agit d’une promesse durable bien
que “Serments d’amour n’entrent pas
dans l’oreille des Dieux” comme le
souligne le poète grec Callimaque.
yemin
Her ne kadar da Yunan şair Callimacus’un vurguladığı gibi “Aşk Yeminleri
Tanrıçaların kulağına girmeseler de”,
bu verilen kalıcı bir sözdür.
30
sexualité
Accomplit l’amour par le corps. Condition nécessaire mais non suffisante
de l’amour.
cinsellik
Aşkı vücut ile tamamlar. Aşkın gerekli
ama yeterli olmayan şartı.
sincérité
N’est pas sincère qui veut. Franchise,
loyauté, transparence sont les fondements du couple.
samimiyet
Her isteyen samimi değildir. Açık yüreklilik, doğruluk, şeffaflık çift olmanın
ana unsurlarıdır.
solitude
Voulue, elle peut être bénéfique mais
subie, elle est lourde à porter. Dans le
couple, elle est aussi nécessaire que
dangeureuse.
yalnızlık
Arzu edilmişse, yararlı olabilir, fakat
maruz kalınılmışsa, taşınması ağırdır.
Çiftler için, gerekli olduğu kadar
tehlikelidir de.
statut
Nouveau mode de communication
amoureux sur Facebook. Le statut
consiste à faire état de son cœur selon la typologie suivante: “en couple,
marié, célibataire, en partenariat
domestique, c’est compliqué”.
ilişki durumu
Facebook’ta aşk durumu hakkında
bilgilendirme biçimi. “İlişkisi var, evli,
durumu karışık” gibi duygusal hayat
hakkında bilgi vermek.
stratégie amoureuse
Quand la séduction s’apparente à une
conquête militaire.
aşk stratejisi
Baştan çıkarıcılık, bir askeri fethe
benzediğinde.
sympathie
Inclination, penchant, elle résulte
d’une concordance des affinités.
sempati
Eğilim, meyil; benzerliklerin uyumunun sonucudur.
31
T
V
tendresse
Sentiment doux et délicat souvent
démontré par des gestes affectueux.
şefkat
Çoğu kez sevgi dolu hareketler ile
gösterilen yumuşak ve narin duygu.
tête-à-tête
Se retrouver à deux mais seuls pour
partager des moments agréables.
Tout commence en général par la
conversation.
baş başa
Keyifli anları paylaşmak için sadece
iki kişi, yalnız kalmak. Her şey genelikle sohbet ile başlar.
toucher
Verbe polysémique : on peut toucher
le cœur mais aussi la chair. Dans
les deux cas, cela fonctionne par
capillarité.
dokunmak
Çok anlamlı fiil : kalbe dokunabiliriz
ama aynı zamanda bedene de dokunabiliriz. Her iki durumda da, tensellik
söz konusudur.
toujours
“Amour ne rime pas avec toujours”,
c’est ce que dit un adage populaire.
daima
Bilinen bir atasözü “Aşk her daim ile
kafiyeli değildir” der.
transports
Manifestations d’une émotion très
vive, montrant la fougue du sentiment
amoureux.
tromper
Rompre avec dissimulation le pacte
de fidélité. On se moque du mari
trompé ; on “jette la pierre” à la
femme infidèle.
32
vengeance
“La beauté est la seule vengeance
des femmes” a dit le chanteur Serge
Gainsbourg.
intikam
Şarkıcı Serge Gainsbourg “Güzellik
kadınların tek intikamıdır” demiştir.
vertige
Désigne la perte d’équilibre qui serait
en quelque sorte le symptôme de
l’amour. “Vertige de l’amour” est
une chanson interprétée par Alain
Bashung.
baş dönmesi
Aşık olmanın belirtisi olarak dengeyi
kaybetme durumu. Alain Bashung’un
yorumladığı “Aşktan başı dönüyor”
şarkısı.
victime
Personne qui souffre d’injustice, de
maltraitance, de violence physique ou
morale. En amour, être victime c’est
être délaissé.
mağdur
Haksızlığa, kötü muameleye, fiziksel
ve manevi şiddete uğrayan kişi. Aşkta
mağdur olma, terkedilmiş olmaktır.
sarsıcı heyecanlar
Aşk duygusunun aceleciliğini gösteren, çok canlı bir coşkunun tezahürü.
virginité
Dans certaines sociétés, le fait de ne
pas avoir eu de relations sexuelles est
une nécéssité pour pouvoir se marier
et garantir la pureté du sang. Surtout
associée aux femmes.
bâkirelik
Bazı toplumlarda, cinsel ilişkide
bulunmamış olmak, evlenebilmek ve
kanın saflığını sağlamak için bir gerekliliktir. Temelde kadın ile ilişkilidir.
aldatmak
Gerçeği gizleyerek, sadakat anlaşmasını bozmak. Aldatılan koca ile
alay edilir ; ihanet eden kadın “taşa
tutulur”.
virilité
“Vis” est le mot signifiant la force en
latin. La virilité désigne tout ce qui
relève du caractère masculin, et cette
liste est très longue.
erkeksilik
Latince gücü ifade eden kelimedir
“Vis”. Erkeksilik, erkeğe özgü nitelikleri andıran her şeyi kasteder, bu liste
çok uzundur.
volage
Désigne une personne aux sentiments
amoureux instables. Un cœur volage
est un cœur qui s’ouvre facilement et
se referme aussitôt.
havai
Değişken duyguları olan bir kişiyi
anlatır. Havai, kolayca açılıp kolayca
kapanan bir kalbe sahiptir.
volupté
Plaisir raffiné que Baudelaire associe
au luxe et au calme dans “Les Fleurs
du Mal”.
şehvet
Beaudelaire’in “Kötülük Çiçekleri”’nde
ihtişam ve sükunetle bağdaştırdığı
ince haz.
33
ROMANTIQUE FRANCE
Paris
Marseille
Où aller à Paris ?
Où aller à Marseille ?
Paris est l’inépuisable capitale de l’amour et des amoureux. Marchez le long des
quais de la Seine, déambulez dans l’ïle Saint-Louis et le Marais et profitez-en pour
passer sur le Pont des Arts où les couples du monde entier attachent des cadenas,
et sur le Pont neuf (cf. « les amants du Pont neuf » dans notre rubrique sur les films
d’amour). Visitez le musée de la vie romantique, promenez-vous dans le jardin du
Luxembourg, observez les écluses du canal Saint-Martin, escaladez les pentes
de Montmartre (cf. « le fabuleux destin d’Amélie Poulain » dans notre rubrique films)
avec aussi le mur des « je t’aime », promenez-vous dans le cimetière du Père
Lachaise, découvrez les places exceptionnelles (place carrée du Louvre, place
des Vosges, place Dauphine, place Sainte-Marthe, place du marché Sainte-Catherine, place des victoires) et reposez-vous sur leurs bancs publics, dans les «
bateaux mouches », dans les cafés du quartier latin ou dans les bars branchés
d’Oberkampf.
Pique-niquez et nagez dans les Calanques de Marseille, tout en vous émerveillant
devant la beauté des paysages côtiers. Amateurs d’architecture contemporaine, découvrez le MuCEM (Musée des civilisations de l’Europe et de la Méditerranée).
Dans n’importe quel quartier, prenez à l’aube un petit déjeuner parisien (café / croissant ou baguette de pain beurré sortant du four) quand Paris s’éveille.
Où aller dans les environs de Paris ?
Allez imaginer les intrigues amoureuses de la cour du « Roi-Soleil » dans les jardins
du château de Versailles ou bien celles de la Renaissance dans les châteaux de la
Loire. Allez sur les traces des émois amoureux analysés par Proust (cf. rubrique sur
les romans d’amour français) en découvrant la Normandie et les plages de Cabourg,
ou en vous promenant sur les falaises d’Etretat.
Où aller dans les environs de Marseille ?
Faites un détour par Aix-en-Provence, et un peu plus loin, Avignon célèbre pour
son festival de théâtre, promenez-vous dans le Lubéron et ses superbes villages. A
La Seyne-sur-Mer, découvrez le quartier de Tamaris que Michel Pacha a aménagé au cours de la deuxième moitié du XIXème siècle en s’inspirant des rivages du
Bosphore.
Lyon
Où aller à Lyon ?
Flânez sur les quais de Saône dans le parc de la Tête d’Or, l’un des plus grands
parcs urbains de France ou sur l’Île Barbe. Circulez dans les traboules, ces passages du Vieux Lyon, et arrêtez-vous dans les « bouchons » (petits restaurants).
Où aller dans les environs de Lyon ?
Lyon est un point de chute idéal pour découvrir les Alpes, et notamment Annecy,
également connue sous le nom de la « Venise des Alpes ».
Bordeaux
Nice
Où aller à Nice ?
Gorgez-vous de soleil en longeant le bord de la mer sur la promenade des Anglais,
en visitant la musée Matisse, le musée Chagall ou la villa Arson.
Où aller dans les environs de Nice ?
Longez la Côte d’Azur, attardez-vous dans le charmant village de Saint-Paul-deVence ou découvrez Grasse, connue dans le monde entier pour être la capitale des
parfums.
34
Où aller à Bordeaux ?
La place des Quinconces est un lieu idéal pour une promenade en amoureux. En
été, laissez-vous charmer par le miroir d’eau à côté de la place de la Bourse !
Où aller dans les environs de Bordeaux ?
Profitez de votre passage dans la ville pour vous initier à la dégustation des vins
mondialement réputés du vignoble de Bordeaux (Médoc, Saint-Emilion…). Roulez vers la Dordogne pour ses châteaux et la gastronomie issue du canard (foie gras,
gésiers, magrets).
35
Strasbourg
Toulouse
Où aller à Toulouse ?
Où aller à Strasbourg ?
Rendez-vous sur la place du Capitole à la tombée de la nuit. En journée, parcourez
les bords de la Garonne depuis le pont Saint-Pierre jusqu’au Pont-Neuf.
Découvrez le quartier de La Petite France et allez le Pont de l’Europe vers l’Allemagne sur le Rhin, qui symbolise la réconciliation franco-allemande dans cette
région si longtemps disputée.
Où aller dans les environs de Toulouse ?
La ville d’Albi est classée au patrimoine mondial de l’UNESCO pour des monuments
tels que le palais de la Berbie et la cathédrale Sainte-Cécile.
Où aller dans les environs de Strasbourg ?
La Route des Vins d’Alsace traverse un paysage de carte postale : châteaux du
Moyen Âge, villages fleuris, vignes ondulantes.
Bretagne
Lille
Où aller à Lille ?
Ne manquez pas le Vieux-Lille et ses rues pavées!
Où aller dans les environs de Lille ?
Découvrez les bords de la Manche depuis Le Touquet-Paris-Plage. A Roubaix, visitez le musée La Piscine, où a par ailleurs été tournée une des scènes du film «La
Vie d’Adèle» d’Abdellatif Kechiche (voir notre section «Les 10 films d’amour français
les plus inoubliables»).
Où aller en Bretagne ?
Découvrez les îles sur tout le pourtour de la Bretagne, les grandes marées et les
phares en pleine mer. Pensez aux cœurs brisés par les départs des marins bretons
vers le grand large. Partez à la découverte du Mont-Saint-Michel en calèche, à la
lisière de la Normandie.
Guadeloupe
Où aller en Guadeloupe ?
Saint-Barthélémy est une destination idéale pour une lune de miel. Profitez de ce
petit éden ourlé de plages, idéales pour une balade en amoureux au soleil couchant.
36
37
ROMANTİK FRANSA
Paris
Marsilya
Paris’te nerelere gidilir ?
Marsilya’da nerelere gidilir ?
Paris aşk ve aşıkların tükenmek bilmeyen başkentidir. Seine nehri kenarında
yürüyün, Saint-Louis adasında ve Marais muhitinde dolaşın, ve tüm dünyadan
gelen çiftlerin kilit taktığı Pont des Arts’dan (Sanatların Köprüsü) ve Pont Neuf’ten
geçin ("En Unutulmaz 10 Fransız Aşk Filmi" bölümünde "Köprü Üstü Aşıkları"’na
bakınız). "Musée de la vie romantique"’i gezin, Lüksemburg Bahçesi’nde
dolaşın, Saint-Martin kanalı boyunca giden gemilerin ağ geçitlerini gözlemleyin,
Montmartre’ın yokuşlarını tırmanın (aşk filmleri ile ilgili bölümümüzde "Amelie
Poulain’in Masalsı Kaderi"’ne bakınız) ve 280 dilde "seni seviyorum"’un yazıldığı
"je t’aime"’ler duvarına göz atın, Père Lachaise mezarlığında dolaşın, Paris’in
olağanüstü meydanlarını keşfedin (Louvre, Vosges, Dauphine, Sainte-Marthe,
marché Sainte-Catherine, Victoires meydanları) ve banklarda, gezi teknelerinde
("Bateaux- Mouches"), Latin mahallesinin ("quartier latin") kafelerinde veya
Oberkampf’in son moda barlarında dinlenin.
Marsilya’nın Calanques milli parkında pikniğe ve yüzmeye gidip, kıyı manzaralarının
önünde büyülenin. Modern mimari meraklıları ise MuCEM’i (Avrupa ve Akdeniz
medeniyetleri müzesi) keşfetmeye çıkabilir!
Günün ağarması ile, şehrin herhangi bir mahallesinde gerçek bir Paris’li gibi kahvaltı
yapın (kahve ile fırından taze çıkmış kruvasan veya üzerine tereyağı sürülmüş baget
ekmek).
Paris civarlarında nerelere gidilir ?
XIV. Louis’nin döneminde saray halkının aşk entrikalarını Versailles şatosunun
bahçesinde, Rönesans dönemininkilerini ise Loire şatolarında hayal etmeye ne
dersiniz ? Normandiya ve Cabourg plajlarında, veya Etretat kaya uçurumlarında
dolaşarak Proust’un yakından incelediği aşk telaşlarının izlerini takip edin (Fransız
Aşk Romanları hakkındaki bölümümüze bakınız).
Nice
Nice’de nerelere gidilir ?
Promenade des Anglais’de yürüyüp, Matisse müzesini, Chagall müzesini veya
villa Arson’u gezerek deniz kenarını takip edin ve güneş ışınlarını yudum yudum
içinize çekin.
Nice civarlarında nerelere gidilir ?
Côte d’Azur’ü takip edip, Saint-Paul-de-Vence köyünde soluklanın, veya tüm
dünyada parfüm başkenti olarak tanınan Grasse şehrini keşfedin.
38
Marsilya civarlarında nerelere gidilir ?
Aix-en-Provence’tan geçip, biraz daha uzakta kalan, tiyatro festivali ile bilinen
Avignon şehrinden geçin, ve Lubéron bölgesinin harikulade kasabalarında gezinin.
La Seyne-sur-Mer’de, Michel Paşa’nın 19ncu yüzyılın ikici yarısında Boğaz
kıyılarından esinlenerek yarattığı Tamaris muhitini keşfedin.
Lyon
Lyon’da nerelere gidilir ?
Fransa’nın en büyük kentsel parklarından parc de la Tête d’Or parkında Saône
nehri iskeleri boyunca veya Île Barbe’da (Sakal adasında) gezinin. Eski şehir
bölgesi Vieux Lyon’nun pasajlarında "traboules"’lerde dolaşın ve küçük restoranlar
"bouchons"’larda mola verin.
Lyon civarlarında nerelere gidilir ?
Lyon, Alpleri ve özellikle "Alplerin Venediği" olarak bilinen Annecy’yi keşfetmek için
ideal bir noktadır.
Bordeaux
Bordeaux’da nerelere gidilir?
"Quinconces" meydanı romantik bir yürüyüş için mükemmel bir mekandır. Yaz
aylarında kendinizi "place de la Bourse"’un yanındaki yansıyan su aynasının etkisi
altına bırakın.
Bordeaux civarlarında nerelere gidilir ?
Şehirde bulunuyor olmanızı fırsat bilerek Bordeaux üzüm bağlarının (Médoc,
Saint-Emilion…) dünyaca ünlü şaraplarını tatma şansını bulabilirsiniz. Şatoları
ve (kaz ciğeri, taşlık, dilim yağsız ördek eti vs…) gibi ördek etinden yapılmış
gastronomisi için sonrasında araçla Dordogne bölgesine geçin.
39
Strazburg
Toulouse
Toulouse’ da nerelere gidilir ?
Strazburg’ta nerelere gidilir ?
Hava kararır kararmaz Capitole meydanı buluşma noktanız olsun. Gün içinde SaintPierre köprüsünden Pont-Neuf köprüsüne kadar Garonne kıyısını boylu boyunca
dolaşın.
La Petite France semtini keşfedin ve bunca süre tartışmalı bu bölgede FransızAlman uzlaşmasını simgeleyen, Fransa ve Almanya arasında Ren nehri üzerindeki
Avrupa Köprüsünü keşfetmeye çıkın.
Toulouse civarlarında nerelere gidilir ?
Strazburg civarlarında nerelere gidilir ?
Albi şehri palais de la Berbie ve Sainte-Cécile Katedrali gibi mimari eserlerden
dolayı UNESCO dünya mirası listesine dahil edilmiştir.
Alsace Şarapları Rotası kartpostal gibi muhteşem bir manzaradan geçer : Ortaçağ
şatoları, çiçekler içinde köyler, dalgalanan üzüm bağları gibi…
Lille
Bretanya Bölgesi
Lille’de nerelere gidilir ?
Bretanya bölgesinde nerelere gidilir ?
Eski Lille’in ("Vieux-Lille") arnavut kaldırımlı sokaklarını kaçırmayın!
Bretanya sahilleri boyunca, adaları, medcezirleri, ve de deniz fenerlerini keşfedin.
Normandiya kıyısında fayton ile Mont-Saint-Michel’in keşfine çıkın.
Lille civarlarında nerelere gidilir ?
"Le Touquet-Paris-Plage"’dan Manş sahillerini keşfedin. Roubaix’de Abdellatif
Kechiche’in "La Vie d’Adèle" ("Mavi en Sıcak Renktir") adlı filminin bir sahnesinin
çekildiği, "La Piscine" müzesini ziyaret edin ("En Unutulmaz 10 Fransız Aşk Filmi"
bölümümüze bakınız).
40
Guadeloupe
Guadeloupe’ta nereye gidilir ?
Saint-Barthélémy balayı için ideal bir rotadır. Güneş batımında romantik bir yürüyüş
için eşsiz plajlarla örülmüş bu küçük cennet parçasının keyfini çıkarın.
41
Contribution du petitjournal.com
d’Istanbul
Petitjournal.com d’Istanbul’un katkılarıyla
42
43
Les endroits les plus romantiques d’Istanbul
La Tour de Léandre
L’île de Heybeliada, une des 4 îles aux Princes
La tour de Léandre ou Leandros est bâtie sur une petite île située dans le détroit du
Bosphore au large du quartier d’Üsküdar, à Istanbul. Elle abrite un restaurant et un
café très populaires.
Deuxième île de l’archipel par la superficie, Heybeliada avec son ancienne Académie
navale et son école grecque orthodoxe de théologie est une île plantée de pins et où
l’on peut marcher toute la journée et ralentir le temps.
Pourquoi est-ce romantique ? Parce que sa situation géographique est unique et
qu’elle abrite de nombreuses légendes d’amours malheureuses.
Pourquoi est-ce romantique ? Heybeliada a comme les autres îles pas de voitures
mais des calèches, et un soupçon de charme en plus insufflé par l’atmosphère mélancolique qui y règne.
Suggestion romantique : Pourquoi ne pas en profiter pour demander en mariage
votre compagne ou compagnon de voyage et de vie ?
Quand ? Le soir pour dîner en été
Suggestion romantique : Réserver au moins une nuit d’hôtel au très vieil établissement Merit Halkı Palas Hôtel, avec sa décoration surannée vous replongerez sans
effort dans une autre époque.
Quand ? Y aller hors saison quand l’île se vide de ses touristes et y passer le
weekend… Vous aurez le sentiment d’être seuls au monde
Que dire ? Veux-tu m’épouser ?
Forêt de Belgrade
Plantée de pins, de chênes, de hêtres, de châtaigniers et de peupliers la forêt de
Belgrade est un vaste espace boisé à proximité immédiate d’Istanbul où l’on peut
faire de très belles promenades.
Pourquoi est-ce romantique ? C’est la seule forêt que l’on trouve dans les environs
immédiats d’Istanbul, et elle n’a pas moins de 28 km2. On peut s’y perdre !
Suggestion romantique : Marcher main dans la main et apprécier le silence environnant.
Quand ? Un matin très tôt pour se sentir seul au monde au milieu de la nature (toutes
les saisons ont leur charme)
Que dire ? “Le moyen d’aimer une chose est de se dire qu’on pourrait la perdre.”
Gilbert Keith Chesterton
Que dire ? “L’amour est une mer dont la femme est la rive.” Victor Hugo
La mosquée bleue
Site touristique incontournable et un des premiers symboles d’Istanbul, la mosquée
bleue construite au début du 17ème siècle sous le règne du sultan Ahmet Ier doit son
nom à la couleur dominante des carreaux d’Iznik qui décorent l’intérieur.
Pourquoi est-ce romantique ? Il suffit de s’y promener le soir, l’élégante façade
et les minarets autour desquels volent les mouettes, illuminés par des projecteurs,
sont féériques.
Suggestion romantique : Etudier l’histoire de cette mosquée pour la raconter à
votre moitié et l’éblouir de votre culture.
Quand ? En hiver quand tombe la neige, l’endroit se pare d’une majesté incroyable.
Que dire ? “L’amour est aveugle.”
44
45
İstanbul’un en romantik mekânları
Une promenade en vapur le long du Bosphore
Kız Kulesi
Un des grands charmes d’Istanbul c’est le Bosphore avec ses dizaines de ferries ou
vapur naviguant entre la rive asiatique et la rive européenne.
Kız (Léandre) kulesi, İstanbul’un Üsküdar semti boyunca uzanan Boğazda, küçük bir
ada üzerindedir. Çok ünlü birer restoran ve kafe barındırmaktadır.
Pourquoi est-ce romantique ? Le Bosphore est envoûtant, changeant, jamais à
l’identique, parfois paisible, et parfois très emporté… Un peu comme une femme !
Le Bosphore est tout simplement voué à la contemplation.
Neden romantik? Çünkü coğrafi konumu tektir ve pek çok mutsuz aşk efsanesine
ev sahipliği yapmaktadır.
Suggestion romantique : Si vous voulez faire votre déclaration à votre bien-aimé(e),
c’est la promenade idéale.
Quand ? Au lever du jour ou au coucher du soleil, au mois de mai quand les arbres
de Judée sont en fleurs le long du Bosphore.
Que dire ? “L’amoureux qui espère ressent plus de bonheur que l’amoureux qui a
obtenu!” Albert Jacquard
Romantik öneri : Neden hayat ve seyir arkadaşınıza bir evlilik önerisinde bulunmak
için bu fırsattan yararlanmayasınız?
Ne zaman? Bir yaz akşamı, akşam yemeğinde.
Ne söylemeli? Benimle evlenir misin?
Belgrat Ormanı
La citerne basilique
Çam, meşe, gürgen, kestane ve kavak ağaçlarının dikili olduğu Belgrat Ormanı, İstanbul’a çok yakın mesafede bulunan, çok güzel gezintilerin yapılabileceği, ağaçlandırılmış geniş bir alandır.
La vaste citerne souterraine ou Palais englouti est l’attraction touristique la plus
originale d’Istanbul. Construite sous Justinien, cette citerne est un très bel ouvrage
byzantin.
Neden romantik? İstanbul yakınlarında bulunan tek ormandır ve 28 km2’den az
değildir. Burada kaybolunabilir!
Pourquoi est-ce romantique ? Il suffit de voir l’endroit pour comprendre le pouvoir
d’attraction du lieu… Musique classique et bruissement de gouttes d’eau ajoutent
au charme du lieu.
Suggestion romantique : Jeter une pièce au pied de la fontaine à la tête de méduse
renversée et faire un vœu !
Romantik öneri : El ele yürümek ve sizi çevreleyen sessizliğin tadına varmak.
Ne zaman? Kendinizi doğanın ortasında yalnız hissetmek için, bir sabah çok erken
saatte (her mevsimin kendi çekiciliği vardır).
Ne demeli? “Bir şeyi sevmenin yolu, kendine onu kaybedilebileceğini söylemektir.”
Gilbert Keith Chesterton
Quand ? Y aller aux heures creuses car sinon vous n’aurez pas l’impression d’être
seuls au monde.
Que dire ? “Aimer, c’est trouver sa richesse hors de soi.” Alain
46
47
Dört Prens adalarından biri olan Heybeliada
Boğaz boyunca bir vapur gezisi
Yüz ölçümü bakımından takımadanın ikinci adası olan Heybeliada, eski Deniz Harp
Okulu ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu’yla birlikte çam ağaçları ile kaplı adadır. Burada tüm gün boyunca yürüyüş yapılabilir ve zaman yavaşlatılabilir.
İstanbul’un en büyüleyici yönlerinden biri, Asya ve Avrupa yakası arasında yolculuk
eden onlarca vapuruyla birlikte Boğaz’dır.
Neden romantik? Heybeliada’da, diğer adalardaki gibi, araba yoktur ancak faytonlar
vardır ve adada melankolik bir atmosferin yarattığı çekici bir kuşku hüküm sürmektedir.
Romantik öneri : Gelenekselleşmiş dekorasyonuyla, sizi başka bir zamana götürecek olan bu çok eski kurumda, Merit Halkı Pasal Hôtel’de, en az bir gecelik rezervasyon yaptırmak.
Ne zaman? Sezon dışında, ada turistlerden arındığında, bir hafta sonu geçirmek
için… Tüm dünyada tek başına olduğunuzu hissedeceksiniz.
Ne demeli? “Aşk, kadının kıyısı olduğu bir denizdir.” Victor Hugo
Neden romantik? Boğaz büyüleyici, değişken, asla aynı olmayan, bazen sakin, bazen öfkeli… Biraz kadın gibi! Boğaz tamamen seyre adanmış.
Romantik öneri : Sevdiğinize açılmak istiyorsanız, işte en ideal gezi.
Ne zaman? Gün doğumunda ya da batımında, ama en iyisi Mayıs ayında, Erguvan
ağaçları Boğaz boyunca çiçeklendiği zaman.
Ne demeli? “Ümit eden âşık, elde etmiş olandan daha fazla mutluluk hisseder!”
Albert Jacquard
Yerebatan Sarnıcı
Sultanahmet Camii (Mavi Camii)
Geniş yer altı sarnıcı ya da Yerebatan Sarayı, İstanbul’un en orijinal turistik merkezlerinden biridir. Justiniyen zamanında inşa edilmiş olan bu sarnıç, çok güzel
bir Bizans eseridir.
Vazgeçilemeyen turistik alan ve İstanbul’un en baş sembollerinden biri ; 17. yüzyılın
başında, Sultan Ahmet döneminde inşa edilmiş olan Sultanahmet Camii (Mavi Camii),
adını içini dekore eden İznik seramiklerinin ağırlıklı rengine borçludur.
Neden romantik? Mekânın çekicilik gücünü anlamak için orayı görmek yeterlidir… Klasik müzik ve su damlalarının hışırtısı, buranın büyüsünü artırmaktadır.
Neden romantik? Orada akşam vakti dolaşmak yeterlidir, şık dış cephe, etrafında
martılar uçuşan ve projektörler tarafından aydınlatılmış minareler adeta peri masalı
gibidir.
Romantik öneri : Diğer yarınıza anlatmak ve kültürünüzü göstermek için bu camiinin
tarihini incelemek.
Romantik teklif : Ters çevrilmiş Medusa başının olduğu kaynağa bir bozuk para
atmak ve bir dilek dilemek.
Ne zaman? Boş olduğu zamanlarda ; yoksa tek başınıza olduğunuz hissini yaşayamazsınız.
Ne demeli? “Sevmek, zenginliği kendi dışında bulmaktır.” Alain
Ne zaman? Kışın kar düştüğünde, alan inanılmaz bir görkemle süslenmekte.
Ne demeli? “Aşık’a Bağdat sorulmaz.”
48
49
Dix couples “mythiques” en Turquie
Leylâ et Mecnun
Züleyha et Yusuf
Cette histoire tragique d’un jeune poète amoureux fou (majnoun, en arabe)
de Leylâ est sans doute la plus racontée, sous d’infinies variantes, au sein des
peuples influencés par la civilisation islamique. Leur passion condamnée – par
leurs familles, les traditions – inaugure pour le jeune Kays une longue descente
dans le royaume de la folie. Leylâ et Mecnun, c’est le mythe de l’amour parfait et
impossible. Le poète turcophone Fuzûlî l’a immortalisé dans son célèbre Leylâ ile
Mecnûn Mesnevisi, écrit au 16ème siècle.
Cette histoire mentionnée dans le Coran est celle de Züleyha, femme mariée, qui
tombe éperdument amoureuse du prophète Yusuf. Ce dernier se refuse à elle mais
se retrouve tout de même jeté en prison pendant de longues années. À sa sortie,
il retrouve Züleyha, devenue veuve, avec laquelle il peut donc vivre cette histoire
d’amour devenue mythique.
Hürrem et Soliman
Şirin et Ferhat
Cet autre amour mythique se noue, selon sa version turque, dans la ville d’Amasya.
Ferhat, artisan de talent, demande la main de la belle Şirin au gouverneur de la
région. Réticent, il lui promet toutefois d’accéder à son souhait si l’artisan fournit de
l’eau à la ville en creusant un canal dans une montagne voisine. Alors que Ferhat
touche au but, une vieille femme – envoyée par le gouverneur – lui annonce la mort
de sa dulcinée. Brisé par la douleur, Ferhat met fin à ses jours. Şirin, apprenant la
nouvelle, se suicide à son tour. Plusieurs statues leur sont dédiées dans l’actuelle
Amasya, qui abrite aussi depuis 2013 le premier “Musée des amoureux” (Aşıklar
Müzesi) de Turquie.
Aslı et Kerem
Décidément, une autre histoire tragique : celle de Kerem, fils d’un sultan, et de
sa fiancée Aslı. Réunis après maintes péripéties, ils ne vécurent pas heureux et
n’eurent pas beaucoup d’enfants... Le père d’Aslı jette un sort à son futur gendre,
qui prend feu sous les yeux de sa bien-aimée. Incapable d’éteindre les flammes,
Aslı se laisse consumer par elles. Cette légende est populaire non seulement en
Anatolie, mais aussi en Albanie, en Azerbaïdjan ou encore en Arménie.
50
Sans doute le couple le plus célèbre des six siècles de règne de la dynastie ottomane ! Entrée au harem de Soliman le Magnifique (Kanunî Sultan Süleyman, en
turc), Hürrem “la joyeuse” saura séduire le sultan puis devenir son épouse légitime,
en rupture totale avec la tradition de l’Empire. Les lettres et poèmes échangés
par le couple témoignent de leur amour passionné. Hürrem jouera aussi un rôle
politique et c’est son fils cadet qui succèdera à Soliman, sous le nom de Selim II.
Pierre Loti et Hatice/Aziyadé
L’écrivain et marin français Pierre Loti, de son vrai nom Julien Viaud, s’éprend
d’une belle Ottomane, Hatice, lors de l’un de ses voyages à Istanbul. Elle lui inspire son premier roman, Aziyadé (1879), une tragédie amoureuse puisque la jeune
femme meurt avant le retour de Loti en Turquie. Ce dernier ira jusqu’à dérober la
stèle funéraire de son amour perdu. Elle trône désormais dans une pièce de sa
maison familiale de Rochefort, en France.
Afife Jale et Selahattin Pınar
Afife Jale (1902-1941), la première musulmane à monter sur les planches d’un
théâtre en Turquie, épouse au faîte de sa carrière celui qui allait devenir l’un des
plus grands interprètes de musique classique turque (Klasik Türk Müziği), joueur
de oud et de tambûr : Selahattin Pınar. Leur histoire d’amour est empreinte de tristesse. Afife Jale, qui a entre-temps arrêté le théâtre, sombre dans la dépendance
à la morphine et finit par en mourir. Les œuvres les plus célèbres de Selahattin
Pınar se ressentent de cette tragédie, évoquant des amours sans retour ni avenir.
51
Türkiye’deki “efsanevi” on çift
Nâzım Hikmet et Piraye
Leyla ile Mecnun
Le grand poète Nâzım Hikmet (1902-1963) n’a peut-être jamais été l’homme
d’une seule femme, mais c’est à Piraye qu’il est resté marié le plus longtemps
et à elle qu’il a dédié ses plus beaux poèmes amoureux. Piraye l’a accompagné
pendant ses années de prison (1938-1950), avant leur séparation et l’exil du poète
pour l’Union soviétique. Nâzım Hikmet est toujours enterré à Moscou et n’a recouvré sa nationalité turque qu’en 2009.
Genç ve deli âşık bir şairin Leyla’ya olan aşkıyla ilgili olan bu trajik hikâye, İslam
medeniyetinden etkilenmiş olan toplumlar arasında, sonsuz değişik şekillerde,
şüphesiz en çok anlatılanıdır. Hüküm giymiş tutkuları –aileleri, gelenekleri tarafından- genç Kays için delilik krallığında uzun bir yol başlatmaktadır. Leyla ile Mecnun,
muhteşem ve imkânsız aşk efsanesidir. Türkçe yazan şair Fuzuli, 16. yüzyılda yazdığı ünlü Leyla ile Mecnun Mesnevisi’nde bu efsaneyi ölümsüzleştirmiştir.
Güzin et Abidin Dino
Şirin ile Ferhat
L’artiste-peintre Abidin Dino épouse Güzin en 1943. Au début des années 50, persécutés pour leurs opinions de gauche, ils s’exilent à Paris, où Güzin Dino enseigne
notamment à l’Institut national des langues et civilisations orientales (Inalco). Avec
ses traductions des œuvres de Nâzım Hikmet et Yaşar Kemal, elle contribue à faire
connaître la littérature turque en France. Le couple demeurera uni jusqu’à la mort
d’Abidin Dino en 1993. Güzin meurt à Paris en mai 2013, à l’âge de 102 ans. Certaines de leurs lettres ont été publiées aux éditions İş Bankası.
Bu efsanevi aşk Türkçe versiyonuna göre Amasya’da kurulmuştur. Zanaatkâr olan
Ferhat, şehrin valisinden güzel Şirin’i ister. Kararsız vali yine de Ferhat’a, komşu
dağı delerek bir kanal açmak suretiyle şehre su kaynağı yaratması halinde, bu isteğini yerine getireceğine dair söz verir. Ferhat amacına ulaşmasına rağmen, yaşlı bir
kadın –vali tarafından gönderilmiş- sevdiğinin öldüğünü bildirir. Acıdan paramparça olan Ferhat hayatına son verir. Durumu öğrenen Şirin aynı şekilde intihar eder.
2013’ten bu yana “Âşıklar Müzesi”ne ev sahipliği yapan günümüz Amasya’sında
pek çok heykel Ferhat ile Şirin’e ithaf edilmiştir.
Orhan Gencebay et Sevim Emre
Voici un couple qui s’aime depuis presque quarante ans, une rareté dans le monde
du divertissement. Né en 1944, Orhan Gencebay est l’un des pères de la musique
dite “arabesque”. Très populaire, les Turcs ont pris l’habitude de l’appeler “Orhan
Baba”. Sa compagne, Sevim Emre, est une ancienne reine de beauté et vedette de
cinéma. Les magazines turcs se sont toujours passionnés pour ce couple soudé et
reposent régulièrement LA question qui semble les intéresser plus que toute autre :
Orhan Gencebay et Sevim Emre sont-ils, oui ou non, mariés ?
52
Aslı ile Kerem
Kuşkusuz başka bir trajik hikâye, sultanın oğlu Kerem ile nişanlısı Aslı’nın hikayesidir. Pek çok badirenin ardından bir araya gelen Aslı ile Kerem, mutlu olamazlar…
Aslı’nın babası müstakbel damadına büyü yapar ve Kerem sevdiğinin gözleri önünde alev alır. Alevleri söndüremeyen Aslı kendini alevlere bırakır. Bu efsane sadece
Anadolu’da değil, Arnavutluk, Azerbaycan ve Ermenistan’da da ünlüdür.
53
Züleyha ile Yusuf
Nâzım Hikmet ile Piraye
Kuran’da geçen bu hikâye, evli Züleyha ile çılgınca âşık olduğu peygamber Yusuf’un hikâyesidir. Yusuf, Züleyha tarafından reddedilir ancak birden bire kendini
uzun yıllar boyunca hapishanede bulur. Çıktığında, dul olarak bulduğu Züleyha’yla
efsaneye dönüşmüş olan bu aşk hikâyesini yaşayabilecektir.
Büyük şair Nâzım Hikmet (1902-1963) belki de hiçbir zaman tek bir kadının erkeği
olmadı ancak en uzun süre Piraye ile evli kaldı ve en güzel şiirlerini ona ithaf etti.
Piraye, kendisine hapis yılları boyunca (1938-1950), ayrılıklarından ve şairin Sovyetler Birliği’ne sürülüşünden öncesine kadar eşlik etti. Nâzım Hikmet hala Moskova’da gömülüdür ve Türk vatandaşlığını ancak 2009 yılında yeniden kazanmıştır.
Hürrem ile Süleyman
Kuşkusuz 6 yüzyıllık Osmanlı hanedanının en ünlü çifti! Kanunî Sultan Süleyman’ın
haremine giren “güler yüzlü” Hürrem, sultanı baştan çıkarmayı ve ardından Osmanlı geleneğiyle tamamen bir kopuşla, meşru eşi olmayı bilecektir. Çiftin birbirlerine yazdıkları mektup ve şiirler tutkulu aşklarına tanıklık etmektedir. Hürrem aynı
zamanda siyasi bir rol oynayacak ve en genç oğlu olan 2. Selim, Süleyman’ın halefi
olacaktır.
Güzin ile Abidin Dino
Resim sanatçısı Abidin Dino 1943 yılında Güzin ile evlenir. 50’li yılların başında,
sol düşünceleri yüzünden eziyet görmüş durumda, Güzin Dino’nun Inalco’da (Diller
ve Doğu Medeniyetleri Milli Kurumu) eğitmenlik yaptığı Paris’e sürülürler. Güzin,
Nâzım Hikmet ve Yaşar Kemal’in eserlerini çevirerek, Türk edebiyatının Fransa’da
tanınmasına katkıda bulunmuştur. Çift 1993’te Abidin Dino’nun ölümüne kadar
birlikte kalacaklardır. Güzin, 102 yaşında 2013 Mayısında, Paris’te ölmüştür. Mektuplarının bazıları İş Bankası yayınlarından yayımlanmıştır.
Pierre Loti ile Hatice
Gerçek adı Julien Viaud olan Fransız yazar ve denizci Pierre Loti, İstanbul’a olan
seyahatlerinin birinde, güzel bir Osmanlı kızına, Hatice’ye tutulur. Genç kadının, Loti
Türkiye’ye dönmeden önce ölmesi, yazarın aşk trajedisi olan ilk romanı Aziyadé
(1879)’ye ilham kaynağı olur. Yazar, kaybolan aşkının mezar taşını çalmaya kadar
ileri gidecektir. Hatice artık Fransa’da Rochefort kentinde bulunan aile evinin bir
odasında yer almaktadır.
Orhan Gencebay ile Sevim Emre
İşte müzik dünyasında az bulunan, birbirini neredeyse 40 yıldır seven bir çift. 1944
yılında doğan Orhan Gencebay, arabesk müziğin babalarından biridir. Türkler ona
“Orhan Baba” demeye alışmışlardır. Hayat arkadaşı Sevim Emre eski bir güzellik
kraliçesi ve sinema gözdesidir. Türk dergileri hala bu birbirine bağlı çifte ilgi duymakta ve onları her şeyden çok ilgilendirdiği izlenimini veren soruyu düzenli olarak
sormaktadırlar : Orhan Gencebay ve Sevim Emre evliler mi, değiller mi?
Afife Jale ile Selahattin Pınar
Türkiye’de tiyatro sahnesine çıkan ilk Müslüman kadın olan Afife Jale (1902-1941),
kariyerinin zirvesindeyken, tamburî, udî ve Klasik Türk Müziği’nin en usta yorumcularından biri olacak olan Selahattin Pınar’la evlenir. Aşk hikâyeleri bir keder damgasıdır. Zaman içinde tiyatroyu bırakan Afife Jale, morfine olan bağımlılığıyla günden
güne yok olur ve sonunda ölür. Selahattin Pınar’ın en ünlü eserleri, dönüşü ya da
geleceği olmayan aşklardan bahsederek, bu trajedinin etkisini hissettirir.
54
55
Les 10 plus grandes chansons d’amour françaises
1. L’amour naissant de Sébastien Tellier
4. Pour que tu m’aimes encore de Céline Dion
Issu de Confection (2013), cinquième album de cet artiste qui représenta la France
au Concours Eurovision de la Chanson 2008.
Classée numéro 1 des ventes en France dès sa sortie, Pour que tu m’aimes encore
est également la chanson la plus diffusée par les radios françaises durant l’année
1995. Le morceau connaît un succès intemporel – notamment dans des pays nonfrancophones à l’instar du Royaume-Uni, des Pays-Bas, de la Suède ou encore…
du Japon. Il marque également le début d’une longue et fructueuse collaboration
entre l’artiste et celui qui incarne, depuis plusieurs années, la personnalité préférée
des Français : Jean-Jacques Goldman.
“C’est beau, je sais, l’amour naissant
Je rêvais, pourtant”
2. Quelqu’un m’a dit de Carla Bruni
Extrait de l’album du même nom, Quelqu’un m’a dit (2002) est le plus grand
succès de la chanteuse et compositrice. Louis Bertignac, guitariste emblématique
du groupe de rock français Téléphone, est le producteur de ce titre.
“C'est quelqu'un qui m’a dit que tu m'aimais encore
Serait-ce possible alors ?”
3. Je t’aime de Lara Fabian
C’est en juin 1997 que les Français découvrent Lara Fabian avec cette chanson.
Son Je t’aime est dès lors repris sur les ondes de radio du monde entier. Déclaration
d’amour vibrante, ce morceau aura marqué le début d’une grande histoire entre
l’artiste et le public français.
“Je t´aime, je t´aime
Comme un fou comme un soldat
Comme une star de cinéma
Je t´aime, je t´aime
Comme un loup, comme un roi
Comme un homme que je ne suis pas”
56
“J’irai chercher ton cœur si tu l´emportes ailleurs
Même si dans tes danses, d’autres dansent tes heures
J’irai chercher ton âme dans les froids dans les flammes
Je te jetterai des sorts pour que tu m´aimes encore”
5. Que je t’aime de Johnny Hallyday
Composée par Jean Renard et Gilles Thibaut à l’occasion du spectacle de Johnny
Hallyday au Palais des Sports de Paris en 1969, Que je t’aime figure toujours parmi
les grandes favorites du public. Le tube, qui s’est hissé à la tête du Hit Parade onze
semaines durant, s’est vendu à quelque 815.000 exemplaires.
“Quand tes cheveux s’étalent
Comme un soleil d’été
Et que ton oreiller
Ressemble aux champs de blé […]
Que je t’aime”
57
6. Je l’aime à mourir de Francis Cabrel
8. Comme d’habitude de Claude François
Présente sur l’album Les Chemins de traverse sorti en 1979, Je l’aime à mourir
s’est vendue à plus de 500.000 exemplaires en France. Il s’agit de la meilleure
vente de single réalisée par Francis Cabrel. La chanteuse colombienne de
renommée mondiale Shakira a sorti en décembre 2011 une nouvelle version en
espagnol. Je l’aime à mourir est ainsi devenue La quiero a morir.
Signé Gilles Thibaut et Claude François, Comme d’habitude est diffusée pour la
première fois à la radio en 1967. Le morceau reçoit un formidable accueil auprès
du public francophone et est très vite repris à l’échelle mondiale, notamment par
le célèbre Paul Anka qui en réalise l’adaptation anglaise intitulée My Way. C’est
Frank Sinatra qui en fera un succès planétaire en 1969, avant la version live d’Elvis
Presley quatre années plus tard. En France, le groupe de rai 1,2,3 Soleils – avec
Faudel, Cheb Khaled et Rachid Taha – reprend le titre dans les années 1990 dans
une version orientale.
“Moi je n’étais rien
Mais voilà qu’aujourd’hui
Je suis le gardien
Du sommeil de ses nuits
Je l’aime à mourir”
7. Avec le temps de Léo Ferré
Avec le temps va, tout s’en va… mais pas le succès de cette chanson emblématique, interprétée par l’une des figures de la variété française. Cri déchirant sur
la fuite des sentiments et du temps, Avec le temps demeure l’une des chansons
françaises les plus reprises au monde. Composé en 1969 et enregistré l’année
suivante pour l’album Amour Anarchie (vol.2), le morceau – paroles et musique
comprises – a été réalisé en seulement deux heures par l’artiste.
“Avec le temps, va, tout s’en va
L’autre qu’on adorait, qu’on cherchait sous la pluie
L’autre qu’on devinait au détour d’un regard
Entre les mots, entre les lignes et sous le fard”
58
“Ma main caresse tes cheveux
Presque malgré moi
Comme d’habitude
Mais toi, tu me tournes le dos
Comme d’habitude”
9. Ne me quitte pas de Jacques Brel
Décrite comme “un hymne à la lâcheté des hommes” par Jacques Brel lui-même,
Ne me quitte pas est inscrite dans le patrimoine de la chanson française. Sorti en
1959, le titre relate la rupture brutale et convulsive de l’artiste et de son amante,
l’actrice Suzanne Gabriello. Parmi les reprises emblématiques de ce morceau
figure une version de Nina Simone en 1971.
“Je ferai un domaine
Où l’amour sera roi
Où l’amour sera loi
Où tu seras reine
Ne me quitte pas”
59
En güzel 10 Fransız aşk şarkısı
10. L’hymne à l’amour d’Édith Piaf
1. Yeni Aşk (Amour Naissant) - Sébastien Tellier
Édith Piaf aurait écrit cette chanson en pensant à l’homme qu’elle aimait, le boxeur
Marcel Cerdan. Le 14 septembre 1949, elle interprète son hymne pour la première
fois au “Versailles”, un cabaret de New York. Son amant disparaîtra quelque temps
plus tard dans un accident d’avion. Elle n’enregistrera le titre qu’après la mort de
ce dernier, le 2 mai 1950.
2008 Eurovision Şarkı Yarışması’nda Fransa’yı temsil etmiş olan sanatçının
Confection adlı beşinci albümündedir (2013).
“Le ciel bleu sur nous peut s’effondrer
Et la terre peut bien s’écrouler
Peu m’importe si tu m’aimes
Je me fous du monde entier”
“Biliyorum, yeni bir aşk güzeldir
Yine de düşlüyordum”
2. Birisi Bana Dedi Ki (Quelqu’un m’a dit) - Carla Bruni
Aynı adı taşıyan “Quelqu’un m’a dit” albümünde (2002) yer alan bu parça, besteci
ve yorumcunun en başarılı eseridir. Yapımcısı Fransız rock grubu Téléphone’un
efsanevi gitaristi Louis Bertignac’tır.
“Birisi bana dedi ki beni hala seviyorsun
Yani bu mümkün olabilir mi ?”
3. Seni Seviyorum (Je t’aime) Lara Fabian
Fransızlar Lara Fabian’ı 1997 yılının Temmuz ayında bu şarkıyla tanıdı. “Je t’aime”
o tarihten bu yana tüm dünya radyolarında dönmektedir. Bu içli aşk ilanı, sanatçı
ile Fransız toplumu arasında yeni ve görkemli bir hikâyenin başlangıcı olacaktı.
“Seni seviyorum, seni seviyorum
Deli gibi asker gibi
Film yıldızı gibi
Seni seviyorum, seni seviyorum
Kurt gibi, Kral gibi
Erkek değilim ama erkek gibi”
60
61
4. Beni sevmeye devam etmen için (Pour que tu m’aimes encore) - Céline Dion
7. Zamanla (Avec le temps) - Léo Ferré
Çıktığı günden itibaren Fransa’da çok satanlar listesinde bir numaraya çıkan
“Pour que tu m’aimes encore”, 1995 yılında Fransa radyolarında en çok çalınan
şarkı oldu. Parça, özellikle Birleşik Krallık, Hollanda, İsveç... ve hatta Japonya
gibi Fransızca konuşmayan ülkelerde zamanla eskimeyen bir başarı kazanmış
ve sanatçı ile yıllardır Fransızların en sevdiği kişi olan Jean-Jacques Goldman
arasında uzun ve verimli bir dostluğun temelini atmıştır.
Zamanla geçer, her şey geçer … Ama Fransız hafif müziğinin yapı taşlarından biri
tarafından yaratılan bu efsanevi şarkının başarısı geçmez. Duyguların ve zamanın
geçip gitmesi ile ilgili yürek parçalayan bir çığlık olan “Avec le temps” halen
dünyanın en çok uyarlanan Fransız şarkısıdır. 1969 yılında bestelenen ve “Amour
Anarchie” albümünün ikincisi kapsamında ertesi yıl kaydedilen parça sanatçı
tarafından -söz ve müziği dâhil- sadece iki saatte oluşturulmuştur.
“Kalbini götürürsen onu gidip (oradan) alırım
Dans ettiğin başkaları olsa bile
Ruhunu gidip soğuklardan, ateşlerden alırım
Beni sevmeye devam etmen için sana büyüler yaparım”
“Zamanla geçer, her şey geçer
Tapılan, yağmurda aranan öteki
Bir bakışın kaçırılmasından anlaşılan öteki
Sözcüklerin arasında, satırların arasında, bir göz farının altında”
5. Seni O Kadar Seviyorum Ki (Que je t’aime) - Johnny Hallyday
8. Her Zamanki Gibi (Comme d’habitude) - Claude François
Johnny Hallyday tarafından 1969 yılında Paris Spor Salonunda (Palais des Sports
de Paris) verilen konser için Jean Renard ve Gilles Thibaut tarafından bestelenen
“Que je t’aime” hala Fransız toplumunun en sevdiği parçalar arasındadır. On bir
hafta boyunca liste başı olmuş, 815.000 adet satılmıştır.
Gilles Thibaut ve Claude François imzalı “Comme d’habitude” radyoda ilk olarak
1967 yılında yayınlandı. Parça halktan olağanüstü bir ilgi gördü ve başta Paul Anka
tarafından My Way adıyla İngilizce çıkarılan uyarlama olmak üzere kısa sürede
tüm dünyada uyarlandı. Parçanın dünya çapında üne kavuşmasını sağlayan Frank
Sinatra’nın 1969 tarihli uyarlaması olmuş, onu dört yıl sonra Elvis Presley’in canlı
yorumu izlemiştir. Fransa’da Faudel, Cheb Khaled ve Rachid Taha’dan oluşan
“1,2,3 Soleils” adlı Rai grubu parçayı 1990’lı yıllarda doğu etkisiyle yorumlamıştır.
“Saçların yayıldığında
Yaz güneşi gibi
Ve yastığın
Buğday tarlasına benzediğinde […]
Seni o kadar seviyorum ki”
6. Onu Ölesiye Seviyorum (Je l’aime à mourir) - Francis Cabrel
“Ellerim saçlarını okşuyor
Neredeyse bana rağmen
Her zamanki gibi
Ama sen, bana sırtını dönüyorsun
Her zamanki gibi”
1979 yılında çıkan “Les Chemins de traverse” albümünde yer alan “Je l’aime à
mourir” Fransa’da 500.000 adet satılmıştır. Francis Cabrel’in en çok satılan eseri
olmuştur. Dünyaca ünlü Kolombiyalı yıldız Shakira, 2011 yılında parçanın İspanyolcasını çıkarmış, böylece Je l’aime à mourir “La quiero a morir” olmuştur.
“Ben hiçbir şey değildim
Ama şimdi
Bekçisiyim
Uykusunun, gecelerinin
Onu ölesiye seviyorum”
62
63
10 beaux romans d’amour français
9. Beni Terk Etme (Ne me quitte pas) - Jacques Brel
1. L’amour dure trois ans de Frédéric Beigbeder (1997)
Bizzat Jacques Brel tarafından “Erkeklerin alçaklığına ilahi” olarak nitelendirilen
“Ne me quitte pas” Fransız Şarkılarının zenginlikleri arasındadır. 1959 yılında çıkan
parça, sanatçı ile sevgilisi aktris Suzanne Gabriello’nun ani ve sarsıntılı ayrışışını
betimlemektedir. Efsanevi uyarlamaları arasında Nina Simone tarafından 1971
tarihinde yapılan yorum sayılabilir.
Roman d’inspiration autobiographique, L’amour dure trois ans raconte les déceptions sentimentales de Marc Marronnier, chroniqueur mondain. Son crédo : l’amour
ne dure que trois ans, après quoi même la plus belle des idylles laisse place à
l’ennui.
“Bir ülke yaratacağım
Kral aşk olacak
Yasa aşk olacak
Sen kraliçe olacaksın
Beni terk etme”
10. Aşk İlahisi (L’hymne à l’amour) - Édith Piaf
Édith Piaf’ın bu şarkıyı sevdiği adam olan boksör Marcel Cerdan için yazdığı
söylenir. 14 Eylül 1949 tarihinde bu ilahiyi New York’taki “Versailles” adlı gece
kulübünde söyledi. Sevgilisi bir süre sonra bir uçak kazasında aramızdan ayrıldı.
Édith Piaf bu şarkıyı sevgilisinin ölümünden sonra 2 Mayıs 1950’de kaydetti.
“Üzerimizdeki mavi gök çökebilir
Ya da yeryüzü göçebilir
Sen beni sevdikten sonra bana ne
Dünya umurumda değil”
64
Quatrième de couverture (éditions Le livre de Poche) : “La troisième année, il y a
une bonne et une mauvaise nouvelle. La bonne nouvelle : dégoûtée, votre femme
vous quitte. La mauvaise nouvelle : vous commencez un nouveau livre.”
Frédéric Beigbeder a adapté son livre au cinéma dans un film homonyme sorti en
janvier 2012.
2. Un long dimanche de fiançailles de Sébastien Japrisot (1991)
Avec l’énergie de ses vingt ans, et malgré son handicap physique, Mathilde traverse la France des Années folles à la recherche de son amour disparu.
Quatrième de couverture (éditions Denoël) : “Ils étaient cinq. Cinq soldats français
condamnés à mort par le conseil de guerre pour s’être automutilés. Cinq soldats
qu’on a jetés dans la neige de Picardie, un soir de janvier 1917, devant la tranchée
ennemie, pour qu’on les tue. Le plus jeune était un Bleuet, il s’appelait Manech.
Il n’avait pas vingt ans. Après la guerre, Mathilde, qui aime Manech d’un amour à
l’épreuve de tout, va se battre pour le retrouver, mort ou vivant.”
Ce roman a été adapté au cinéma par Jean-Pierre Jeunet et le scénariste Guillaume Laurant en 2004.
65
3. L’Amant de Marguerite Duras (1984)
6. À la recherche du temps perdu de Marcel Proust (1913-1927)
“Roman autobiographique, L’Amant est l’un des récits d’initiation amoureuse parmi les plus troublants qui soit. Dans une langue pure comme son sourire de jeune
fille, Marguerite Duras confie sa rencontre et sa relation avec un rentier chinois de
Saigon. Dans l’Indochine coloniale de l’entre-deux-guerres, la relation amoureuse
entre cette jeune bachelière et cet homme déjà mûr est sublimée par un environnement extraordinaire.” (Florent Mazzoleni)
La Recherche qui court sur sept tomes écrits sur une quinzaine d’années (de 1908
à 1922) nous plonge dans l’univers racé de l’aristocratie et de la grande bourgeoisie française de la fin du XIXème, début du XXème siècle, à travers les personnages
de Monsieur Swann, des Verdurin, des Guermantes, du Baron Charlus, d’Albertine
- pour n’en citer que quelques-uns. Le narrateur se livre à un récit à la première
personne où passé, présent et futur s’entremêlent constamment, le passé se rappelant notamment au présent sous la forme de ‘‘mémoires involontaires’’.
Marguerite Duras (1914-1996) a reçu le prix Goncourt en 1984 pour ce roman. Traduit dans 35 pays, il s’est vendu à 2.400.000 exemplaires toutes éditions confondues. En 1992, Jean-Jacques Annaud adapte le roman au cinéma.
4. Belle du Seigneur d’Albert Cohen (1968)
Belle du Seigneur est le récit de la passion de Solal et d’Ariane d’Auble, une passion flamboyante qui peu à peu se désagrège.
Quatrième de couverture (éditions Gallimard) : “Ariane devant son seigneur, son
maître, son aimé Solal, tous deux entourés d’une foule de comparses : ce roman
n’est rien de moins que le chef-d’œuvre de la littérature amoureuse de notre
époque.”
Troisième volet d’une tétralogie qui commence avec Solal (1930) et Mangeclous
(1938), ce roman a reçu le grand prix du roman de l’Académie française.
5. L’Écume des jours de Boris Vian (1947)
L’Écume des jours, récit poétique, plein de tendresse, d’invention et d’humour,
nous conte l’histoire de Chloé et de Colin. Une fleur étrange et maladive grandit
dans la poitrine de Chloé. Colin va s’épuiser et se ruiner à la soigner.
Quatrième de couverture (éditions 10/18) : “Le plus poignant des romans d’amour
contemporains, a dit Raymond Queneau. Mais aussi une fête du langage. Entre ces
deux pôles s’inscrit ce livre ambigu, narquois et angoissant, où, par le jeu même
de la plus insidieuse fantaisie, se découvre une secrète et douloureuse gravité.”
Si la Recherche constitue l’une des réflexions littéraires les plus abouties sur le
Temps et la mémoire, c’est aussi un merveilleux récit sur l’amour, hétéro comme
homosexuel et ses corollaires - la jalousie, la passion, l’indifférence. Ainsi dans
Du côté de chez Swann, le narrateur nous raconte l’histoire de Monsieur Swann
amoureux fou d’une ancienne courtisane Odette de Crécy; dans Sodome et Gomorrhe, on apprend la passion de Monsieur de Charlus pour son giletier Jupin ;
dans Du côté de Guermantes, le narrateur nous livre le récit de son amour déçu
avec Gilberte, la fille des Swann ; dans La Prisonnière et Albertine disparue, il nous
raconte son amour jaloux et douloureux pour Albertine qui finira par partir en le
laissant seul, livré à ses fameuses ‘‘intermittences du cœur’’.
7. Le Grand Meaulnes d’Alain-Fournier (1913)
Un soir d’escapade, le jeune Augustin Meaulnes, écolier dans un petit village de
Sologne, arrive dans un domaine mystérieux où se déroule une fête étrange et poétique. Il y croise une jeune fille dont il tombe instantanément amoureux. Meaulnes
n’a plus qu’une idée en tête : retrouver le domaine mystérieux et la jeune femme
qu’il aime.
Quatrième de couverture (éditions Livre de Poche) : “Lire Le Grand Meaulnes
c’est aller à la découverte d’aventures qui exigent d’incessants retours en arrière,
comme si l’aiguillon du bonheur devait toujours se refléter dans le miroir troublant
et tremblant de l’enfance scruté par le regard fiévreux de l’adolescence.”
Le Grand Meaulnes est l’unique roman d’Alain-Fournier.
L’Écume des jours a été récemment adapté au cinéma par Michel Gondry (2013),
avec Romain Duris et Audrey Tautou dans les rôles de Colin et Chloé.
66
67
10 Güzel Fransız Aşk Romanı
8. Aziyadé de Pierre Loti (1879)
1. Aşkın Ömrü Üç Yıldır (L’amour dure trois ans) - Frédéric Beigbeder (1997)
Pierre Loti raconte l’histoire d’amour entre un officier de marine débarquant à Salonique, et une jeune femme du harem dont il ne voit que les yeux verts : Aziyadé.
Otobiyografik esinli bir roman olan Aşkın Ömrü Üç Yıldır, sosyete yazarı Marc
Marronnier’nin duygusal hayal kırıklıklarını anlatır. Aşkın sadece üç yıl sürdüğüne,
sonrasında en güzel tutkuların bile yerlerini can sıkıntısına bırakacağına inanır.
Quatrième de couverture (éditions Gallimard) : “Étrange destin que celui d’Aziyadé, premier livre de son auteur, livre à peine voulu, paru anonymement, sans
grand succès – et devenant, lorsque Pierre Loti connaît la gloire, son livre le plus
célèbre.”
Kapak arkası (Le livre de Poche yayını) : “Üçüncü yıl bir iyi, bir de kötü haber
vardır. İyi haber: Karınız artık bıkar ve sizi terk eder. Kötü haber: Yeni bir kitaba
başlarsınız.”
9. La Dame aux camélias d’Alexandre Dumas fils (1848)
Frédéric Beigbeder kitabını 2012 yılının Ocak ayında çıkan aynı isimli bir filme
uyarlamıştır.
La Dame aux camélias raconte l’amour d’un jeune bourgeois, Armand Duval, pour
une courtisane, Marguerite Gautier, atteinte de tuberculose. Il est inspiré de l’amour
de l’auteur pour la courtisane Marie Duplessis.
2. Kayıp Nişanlı (Un long dimanche de fiançailles) - Sébastien Japrisot (1991)
Quatrième de couverture (éditions Gallimard) : “Écrite en 1848, devenue aussitôt
et définitivement un mythe, La Dame aux Camélias a été si souvent transposée,
adaptée, filmée que Verdi et Greta Garbo ont fait un peu oublier l’œuvre elle-même.
Une œuvre qui est un document social. Mais surtout un très grand livre, écrit dans
la langue la plus forte, avec d’admirables dialogues et un portrait de femme si
émouvant, étrange et déconcertant de candeur perverse que Marguerite Gautier
est déjà la sœur des héroïnes d’Ibsen et de Dostoïevski.”
Mathilde, yirmi yaşının verdiği enerjiyle, bedensel özrüne karşın, kaybolan aşkını
aramak için 1920’li yılların Çılgın Fransa’sını baştan başa geçer.
Kapak arkası (Denoël yayınları) : “Beş kişiydiler. Kendi kendilerini sakatladıkları
suçlamasıyla Askeri Mahkeme tarafından ölüme mahkûm edilen beş asker. 1917
yılının bir Ocak akşamında öldürülmeleri için Picardie karları altındaki düşman
siperlerinin önüne atılmış beş asker. En gençleri Manech’ti. Yirmi yaşında yoktu.
Manech’i delicesine bir aşkla seven Mathilde, savaştan sonra onu ölü ya da diri
bulabilmek işçin mücadele edecekti.”
10. Le Rouge et le Noir de Stendhal (1830)
Julien Sorel, jeune homme de condition modeste mais lettré et ambitieux, est choisi à l’âge de dix-neuf ans comme précepteur dans une riche famille bourgeoise
de province. Il ne tarde pas à s’éprendre de la maîtresse de maison, Madame de
Rênal, dont il devient l’amant. Malgré leur discrétion, celle-ci est accusée d’adultère dans une lettre envoyée par sa femme de chambre à son mari. Julien est
alors congédié.
Celui-ci, dépité, part au séminaire à Besançon pour se faire prêtre, jusqu’à ce que
l’abbé Pirard lui propose de travailler à Paris comme secrétaire particulier pour le
Marquis de la Mole qui a une fille, la jeune et fougueuse Mathilde. Julien tombe
amoureux d’elle : une passion brûlante naît entre les jeunes gens qui désirent se
marier.
Bu roman 2004 yılında Jean-Pierre Jeunet ve senarist Guillaume Laurant tarafından
sinemaya uyarlanmıştır.
3. Sevgili (L’Amant) - Marguerite Duras (1984)
“Otobiyografik bir roman olan Sevgili, en çarpıcı aşkı öğrenme hikâyelerinden
biridir. Marguerite Duras genç kız gülümsemesi gibi saf diliyle, Saygonlu zengin
bir Çinli ile tanışmasını ve ilişkisini anlatmaktadır. Bu liseli ile olgun erkek arasında
iki savaş arasının sömürge Hindi çininde geçen aşk ilişkisi olağanüstü bir çevre
tarafından yüceltilmektedir.” (Florent Mazzoleni)
Marguerite Duras (1914-1996) bu romanı ile 1984 Goncourt ödülünü kazanmıştır.
35 ülkede çevrilen roman toplamda 2.400.000 adet satılmıştır. Jean-Jacques
Annaud 1992 yılında romanı sinemaya uyarlamıştır.
Mais c’est sans compter sur le retour de Madame de Rênal…
68
69
4. Erkek Güzeli (Belle du Seigneur) - Albert Cohen (1968)
6. Kayıp Zamanın İzinde (À la recherche du temps perdu) - Marcel Proust (1913-1927)
Erkek Güzeli Solal ve Ariane d’Auble arasındaki tutkunun hikâyesidir. Bu ateşli
tutku yavaş yavaş çökecektir.
1908 ile 1922 arasındaki on beş yılda yazılan yedi ciltlik Arayış, bizi Bay Swann,
Verdurin’ler, Guermantes’lar, Baron Charlus, Albertine ve diğer karakterler aracılığı
ile Fransız soylularının ve kentsoylularının on dokuzuncu yüzyılın sonu ile yirminci
yüzyılın başındaki kibar dünyalarında gezdirir. Anlatan, birinci şahıs kullanmıştır.
Şimdiki zaman, geçmiş zaman ve gelecek zaman sürekli birbirine karışır. Özellikle
geçmiş zaman şimdiki zamana “istenmeyen anılar” halinde anımsatmalarda
bulunur.
Kapak arkası (Gallimard yayınları) : “Efendisi, sahibi, sevdiği Solal’in yanında
Ariane ve her ikisinin de çevresinde bir figüran kalabalığı: Bu roman çağımızın aşk
edebiyatının başyapıtından aşağı bir şey değildir.”
Solal (1930) ve Mangeclous (1938) ile başlayan bir dörtlemenin üçüncü ayağı olan
bu roman, Fransız Akademisinin roman büyük Ödülünü almıştır.
5. Günlerin Köpüğü (L’Écume des jours) - Boris Vian (1947)
Şiirsel, şefkat, buluş ve mizah dolu bir metin olan L’Écume des jours, Chloé ile
Colin’in hikâyesini anlatır. Chloé’nin göğsünde garip ve hastalıklı bir çiçek büyür.
Colin onu tedavi etmek adına tükenecek ve yıkılacaktır.
Kapak arkası (10/18 yayınları) : “Raymond Queneau, Çağdaş aşk romanlarının en
dokunaklısı -demiş. Aynı zamanda da bir dil bayramıdır. Anlaşılmaz, sinsi ve kaygı
verici bu kitap bu iki kutup arasında yer alır. Fantezilerin en kurnazının ardında gizli
ve sancılı bir kaygı yatar.”
L’Écume des jours kısa bir süre önce Michel Gondry (2013) tarafından sinemaya
uyarlandı. Filmde Colin ve Chloé rollerinde Romain Duris ve Audrey Tautou
oynadılar.
Arayış, Zaman ve bellekle ve aynı zamanda eşcinsel, karşı cinsel aşk ve onun
kıskançlık, tutku ve umursamazlık gibi sonuçları ile ilgili en komple edebi
irdelemelerden biridir. Anlatıcı Swann’ların Tarafı’nda (Du côté de chez Swann)
Odette de Crécy adlı kibar bir fahişeye çılgınca âşık olan Bay Swann’ın hikâyesini
anlatır. Sodom ve Gomorra’da (Sodome et Gomorrhe) Bay de Charlus’ün yelekçisi
Jupin’e olan tutkusunu öğreniriz. Anlatıcı Guermantes Tarafı’nda (Du côté de
Guermantes) Swann’ların kızı Gilberte’e olan gerçekleşmemiş aşkını, Mahpus (La
Prisonnière) ve Albertine Kayıp’ta (Albertine disparue) kendisini terk ederek ünlü
“Kalp kesintileri” ile yalnız bırakan Albertine’e olan kıskanç ve acı veren aşkını
anlatır.
7. Koca Meaulnes (Le Grand Meaulnes) Alain-Fournier (1913)
Küçük bir Sologne köyünün okulunda öğrenci olan genç Augustin Meaulnes, bir
gezinti sırasında gizemli bir yere gelir. Orada garip ve şiirsel bir şölen vardır. Genç
bir kıza restler ve ona aşık olur. Meaulnes’ün aklında artık tek bir düşünce vardır: O
gizemli yeri ve sevdiği kadını bulmak.
Kapak arkası (Livre de Poche yayınları): “Koca Meaulnes’u okumak, mutluluğun
üvendiresinin ergenliğin ateşli bakışı tarafından taranan çocukluğun titrek ve
şaşırtıcı yansıması gibi sürekli geriye dönüşler gerektiren maceraları keşfe
çıkmaktır.”
Koca Meaulnes Alain-Fournier’nin yegane romanıdır.
70
71
Les 10 films d’amour français les plus inoubliables
8. Aziyade (Aziyadé) Pierre Loti (1879)
Pierre Loti, Selanik’e çıkan bir deniz subayı ile yeşil gözlerinden başka hiçbir yerini
görmediği Aziyade adlı bir harem kadını arasındaki aşkı anlatır.
Kapak arkası (Gallimard yayınları) : “Yazarın ilk kitabı Aziyade’nin garip bir kaderi
vardır. Neredeyse istenmeyen, imzasız yayınlanan, fazla ilgi görmeyen kitap, Pierre
Loti ünlenince en bilinen kitabı olmuştur.”
9. Kamelyalı Kadın (La Dame aux camélias) Alexandre Dumas fils (1848)
Kamelyalı Kadın genç bir burjuva olan Armand Duval’in verem hastası bir fahişeye
olan aşkını anlatır. Yazarın Marie Duplessis adlı kibar fahişeye duyduğu aşktan
esinlenmiştir.
Kapak arkası (Gallimard yayınları) : “1848 yılında yazılan ve hemen ebedi bir efsane
olan Kamelyalı Kadın o kadar çok uyarlanmış, yorumlanmış ve filme alınmıştır ki
Verdi ve Greta Garbo neredeyse eserin kendisini unutturmuştur. Eser toplumsal
bir belge olmasının ötesinde en güçlü dille yazılmış, muhteşem diyalogları olan
büyük bir kitaptır. Çizdiği kadın portresi o kadar heyecan verici, gizemli ve şaşırtıcı
derecede sapıktır ki, Marguerite Gautier Ibsen ve Dostoyevski’nin kahramanlarının
kız kardeşi olmuştur.”
1. La Vie d’Adèle (2013) d’Abdellatif Kechiche
Avec Léa Seydoux, Adèle Exarchopoulos, Salim Kechiouche…
À 15 ans, Adèle ne se pose pas de question : une fille, ça sort avec des garçons. Sa
vie bascule le jour où elle rencontre Emma, une jeune femme aux cheveux bleus,
qui lui fait découvrir le désir et lui permettra de s’affirmer en tant que femme et
adulte. Face au regard des autres Adèle grandit, se cherche, se perd, se trouve...
Librement adapté de la BD de Julie Maroh, Le Bleu est une couleur chaude, La Vie
d’Adèle a reçu de nombreuses récompenses internationales, parmi lesquelles la
Palme d’Or au Festival de Cannes 2013 (à l’unanimité, avec une mention spéciale
pour les actrices Léa Seydoux et Adèle Exarchopoulos) et un César du cinéma 2014
(meilleur espoir féminin pour Adèle Exarchopoulos).
2. Amour (2012) de Michael Haneke
Avec Jean-Louis Trintignant, Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert...
Georges et Anne, 80 ans, sont tous deux professeurs de musique à la retraite. Un
jour, Anne est victime d’une petite attaque cérébrale. Lorsqu’elle sort de l’hôpital
et revient chez elle, elle est paralysée d’un côté. L’amour qui unit ce vieux couple
va être mis à rude épreuve...
10. Kırmızı ve Siyah (Kızıl ve Kara)(Le Rouge et le Noir) Stendhal (1830)
Mütevazi fakat okumuş ve hırslı bir genç olan Julien Sorel, 19 yaşında taşralı
zengin bir ailenin yanında eğitmen olarak seçilir. Kısa sürede ev sahibesi olan
Bayan de Rênal’e tutulur ve sevgili olurlar. Her ne kadar gizliliğe önem verdilerse
de Bayan de Rênal oda hizmetçisinin kocasına yazdığı bir mektupta zina ile suçlanır
ve Julien’in işine son verilir.
Amour a connu un très grand succès dans les festivals internationaux, avec vingtsix récompenses. Parmi elles, la Palme d’Or au Festival de Cannes 2012, cinq Césars en 2013 (Meilleur film français de l’année, Meilleur réalisateur et du Meilleur
scénario original pour Michael Haneke, Meilleur Acteur et Meilleure actrice pour
Jean-Louis Trintignant et Emmanuelle Riva), mais aussi l’Oscar du Meilleur film
étranger en 2013.
Gücenen Julien Sorel din adamı olmak için Besançon’daki papaz okuluna girer.
Günün birinde Başpapaz Pirard ona Paris’e giderek Mole Markisinin özel kâtibi
olmasını önerir. Markinin Mathilde adlı genç ve ateşli bir kızı vardır. Julien ona âşık
olur. Gençler arasında tutkulu bir aşk doğar ve evlenmeye karar verirler.
Ne var ki Bayan de Rênal’in dönüşünü hesaba katmamışlardır…
72
73
3. Le Fabuleux destin d’Amélie Poulain (2001) de Jean-Pierre Jeunet
5. La Femme d’à côté (1981) de François Truffaut
Avec Audrey Tautou, Mathieu Kassovitz, Isabelle Nanty...
Avec Gérard Depardieu, Fanny Ardant, Henri Garcin...
Amélie, serveuse dans un café de Montmartre, n’est pas une fille comme les
autres: elle a vu son poisson rouge disparaître sous ses yeux dans un bassin municipal, sa mère mourir sur le parvis de Notre-Dame et son père reporter toute
son affection sur un nain de jardin. Solitaire, timide et pleine d’imagination, sa vie
change lorsqu’elle se découvre une vocation : réparer la vie des autres... Secrètement, elle rêve du grand amour avec Nino Quincampoix.
Sept ans après leur ardente passion amoureuse, Bernard et Mathilde, tous deux
mariés à quelqu’un d’autre, se retrouvent voisins par le plus grand des hasards.
Inévitablement, les anciens amants vont renouer leur relation...
Avec plus de 23 millions d’entrées, Le Fabuleux Destin d’Amélie Poulain est l’un
des plus gros succès d’un film français à l’international. Il a reçu neuf récompenses, dont quatre César en 2002 : Meilleur film français de l’année et Meilleur
réalisateur pour Jean-Pierre Jeunet, Meilleure musique écrite pour un film pour
Yann Tiersen, et César des Meilleurs décors.
4. Les Amants du Pont-Neuf (1991) de Leos Carax
Avec Denis Lavant, Juliette Binoche, Klaus Michael Gruber...
Alex, cracheur de feu sans domicile fixe, vit à Paris sur le Pont-Neuf. Un jour, il
rencontre Michèle, une belle vagabonde, avec qui il va vivre une passion intense
et destructrice...
Ce film au budget pharaonique a failli ne jamais être terminé : blessure de Denis
Lavant, fermeture du Pont-Neuf, retards et dépassements de budget... A sa sortie,
l’accueil des critiques est mitigé mais il reçoit tout de même quatre récompenses,
dont deux pour l’interprétation de Juliette Binoche (European Film Award de la
meilleure actrice et Sant Jordi de la meilleure actrice étrangère). Aujourd’hui, il
est considéré par beaucoup comme l’un des plus beaux films d’amour français.
La Femme d’à côté est l’avant-dernier film de François Truffaut, avant sa mort en
1984. Fanny Ardant, actrice principale et compagne de Truffaut, a été nominée en
1982 au César de la meilleure actrice pour le rôle de Mathilde.
6. Ma nuit chez Maud (1969) d’Eric Rohmer
Avec Jean-Louis Trintignant, Françoise Fabian, Marie-Christine Barrault...
Jean-Louis, ingénieur catholique d’une trentaine d’années, revient s’établir à Clermont-Ferrand après avoir passé plusieurs années à l’étranger. Un jour, à la messe,
il remarque une jeune fille, Françoise. Il éprouve immédiatement une très grande
attirance pour elle...
Ma nuit chez Maud est le troisième film de la série des Six contes moraux de
Rohmer. Son univers tranche avec celui des précédents : pas de marivaudages
légers sous le soleil, mais un film en noir et blanc, filmé en grande partie en hiver.
C’est le premier succès international de Rohmer, qui reçut pour Ma nuit chez Maud
trois nominations au Festival de Cannes 1969 et une nomination à l’Oscar du Meilleur film étranger en 1970.
7. Un homme et une femme (1966) de Claude Lelouch
Avec Jean-Louis Trintignant, Anouk Aimée, Pierre Barouh...
Une script-girl, inconsolable depuis la mort de son mari cascadeur, rencontre à
Deauville un coureur automobile dont la femme s’est suicidée par désespoir. Ils
s’aiment, se repoussent, se retrouvent et s’aiment encore...
Huit nominations et trois récompenses pour ce film, mais non des moindres :
Palme d’Or à Cannes en 1966 et Oscar du Meilleur film étranger en 1967 pour
Claude Lelouch, et récompense aux BAFTA pour Anouk Aimée, sacrée pour la première fois de sa carrière Meilleure actrice étrangère.
74
75
En Unutulmaz 10 Fransız Aşk Filmi
8. Les Parapluies de Cherbourg (1964) de Jacques Demy
1.Mavi en Sıcak Renktir (La Vie d’Adèle) (2013) - Yönetmen: Abdellatif Kechiche
Avec Catherine Deneuve, Nino Castelnuovo, Anne Vernon...
Oynayanlar: Léa Seydoux, Adèle Exarchopoulos, Salim Kechiouche…
Cherbourg, novembre 1957. Madame Emery et sa fille Geneviève tiennent une
boutique de parapluies. Geneviève est amoureuse de Guy, un garagiste. Mais sa
mère ne voit pas d’un bon œil la relation de la jeune fille avec ce jeune mécanicien
qui n’a même pas fait son service militaire. Elle préférerait la voir épouser Roland
Cassard, un riche diamantaire, qui pourrait l’aider à sortir la boutique de parapluies
d’une situation financière délicate...
15 yaşındaki Adèle’in sorgulamadığı bir konu vardır: Kızlar erkeklerle çıkar. Arzuyu
keşfetmesini ve kendini bir yetişkin ve bir kadın olarak ifade edebilmesini sağlayan
mavi saçlı Emma ile karşılaştığında hayatı değişir. Adèle, başkalarının bakışlarına
karşın büyür, kendini arar, kaybeder ve bulur...
Les Parapluies de Cherbourg, film entièrement chanté, était un projet ambitieux
et novateur, qui offrait son premier grand rôle à Catherine Deneuve. À sa sortie, il
rencontra un très grand succès critique et international, et reçut entre autres le prix
Louis-Delluc en 1963, et la Palme d’Or au Festival de Cannes en 1964.
Julie Maroh imzalı çizgi roman “Mavi Sıcak Bir Renktir”’in serbest bir uyarlaması
olan “La Vie d’Adèle” aralarında 2013 Cannes Film Festivalinde Altın Palmiye ve
2014 Sinema César’ı da bulunan birçok uluslararası ödül almıştır. Altın Palmiye
kararı Léa Seydoux ve Adèle Exarchopoulos için özel bir şerh düşülerek oy
birliğiyle verilmiş, César ödülü Gelecek Vadeden Kadın Sanatçı dalında Adèle
Exarchopoulos’a verilmiştir.
9. Jules et Jim (1962) de François Truffaut
2. Aşk (Amour) (2012) Yönetmen: Michael Haneke
Avec Jeanne Moreau, Oskar Werner, Henri Serre...
Oynayanlar: Jean-Louis Trintignant, Emmanuelle Riva, Isabelle Huppert...
Paris, dans les années 1900 : Jules, allemand et Jim, français, deux amis artistes,
sont épris de la même femme, Catherine...
Georges ve Anne, 80 yaşında emekli müzik öğretmenidir. Bir gün Anne hafif bir
beyin-damar krizi geçirir. Hastaneden çıkıp evine döndüğünde bir tarafı felçlidir.
Bu yaşlı çifti birbirine bağlayan aşk ciddi bir sınav vermektedir...
Adapté d’un roman éponyme de Henri-Pierre Roché, ce film a eu un très grand
succès à sa sortie en salles en 1962. À l’époque, François Truffaut aurait exprimé
sa fascination pour le livre dont est tiré le film en ces termes : “Si ce film est réussi,
il doit ressembler au livre dont il s’inspire et constituer ainsi un hymne à l’amour,
peut-être même un hymne à la vie”.
Amour uluslararası festivallerde çok büyük ilgi görmüş, 2012 Cannes film
festivalinde Altın Palmiye, 2013 yılında beş César (yılın en iyi Fransız filmi, Michael
Haneke’ye en iyi yönetmen ve en iyi özgün senaryo, Jean-Louis Trintignant ve
Emmanuelle Riva’ya en iyi erkek ve kadın sanatçı) ve 2013 yılında En İyi Yabancı
Film Oscar’ı dâhil 26 ödül kazanmıştır.
10. Les Enfants du paradis (1945) de Marcel Carné
Avec Arletty, Jean-Louis Barrault, Pierre Brasseur...
Paris, Boulevard du crime, 1840. Garance fait la connaissance du mime Debureau
mais leur histoire d’amour est compliquée. Garance est une femme très désirée et
elle n’est pas si libre qu’il n’y paraît ...
Les Enfants du paradis a connu un grand succès public et critique à sa sortie : il a
d’ailleurs fait partie des films sélectionnés aux Oscars 1947 pour le meilleur scénario original. Depuis, il est devenu l’un des grands classiques du cinéma et a été
sacré par les critiques “meilleur film de tous les temps”, à l’occasion du centenaire
du cinéma en 1995.
76
77
3. Amélie Poulain’in Masalsı Kaderi (Le Fabuleux destin d’Amélie Poulain) (2001)
Yönetmen: Jean-Pierre Jeunet
5. Penceredeki Kadın (La Femme d’à côté) (1981) Yönetmen: François Truffaut
Oynayanlar: Gérard Depardieu, Fanny Ardant, Henri Garcin...
Oynayanlar: Audrey Tautou, Mathieu Kassovitz, Isabelle Nanty...
Montmartre semtinde bulunan bir kafede garson olan Amélie, başka kızlara
benzememektedir: Kırmızı balığı gözünün önünde bir belediye havuzunda
kaybolmuş, annesi Notre-Dame kilisesinin önünde ölmüş, babası ise tüm sevgisini
bir bahçe cücesine odaklamıştır. Yalnız, çekingen ve esin dolu kızın yaşamı,
başkalarının yaşamını onarmak gibi bir yeteneği olduğunu keşfettiğinde değişir...
Gizliden gizliye Nino Quincampoix ile tutkulu bir aşkın hayalini kurar.
23 milyonun üzerinde seyirci tarafından izlenen Amélie Poulain’in Masalsı Kaderi
Uluslararası alanda en büyük başarıyı kazanmış filmlerden biridir. Dokuz ödül
kazanmıştır. Bunlardan dördü 2002 yılında kazanılan César ödülleridir: Yılın en iyi
filmi, Jean-Pierre Jeunet için yılın en iyi yönetmeni, Yann Tiersen için en iyi özgün
film müziği ve en iyi dekor César’ı.
4. Köprü Üstü Aşıkları (Les Amants du Pont-Neuf) (1991) Yönetmen: Leos Carax
Oynayanlar: Denis Lavant, Juliette Binoche, Klaus Michael Gruber...
Bimekân takımından Alex, ateş tüküren bir cambazdır. Paris’te Pont-Neuf
köprüsünde yaşamaktadır. Bir gün güzel bir serseri olan Michèle ile karşılaşır.
Birlikte yoğun ve yıkıcı bir ilişki yaşarlar...
Çok büyük bütçeli bu film, Denis Lavant’ın yaralanması, Pont-Neuf’ün kapanması,
bütçenin aşılması ve gecikmeler nedeniyle az daha hiçbir zaman bitirilemeyecekti.
Çıktığında eleştirmenlerin yaklaşımı çelişkili olduysa da, film yine dört ödül aldı.
Bunlardan ikisi Juliette Binoche’un oyunculuğuna verildi: European Film Award en
İyi Kadın Oyuncu ve Sant Jordi En İyi Yabancı Kadın Oyuncu. En iyi Fransız aşk
filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Yedi yıl süren tutkulu bir aşk yaşayan Bernard ve Mathilde başkaları ile evlenmiş,
tesadüfen komşu olmuşlardır. Eski aşıklar, ilişkilerine kaçınılmaz olarak yeniden
başlayacaklardır...
La Femme d’à côté, François Truffaut’nun 1984 yılında ölmeden önce yönettiği
ikinci filmdir. Filmin baş kadın oyuncusu ve Truffaut’nun hayat arkadaşı olan
Fanny Ardant, 1982 yılında Mathilde rolü için en iyi kadın oyuncu ödülüne aday
gösterilmiştir.
6. Maud’la Geçen Gecem (Ma nuit chez Maud) (1969) - Yönetmen: Eric Rohmer
Oynayanlar: Jean-Louis Trintignant, Françoise Fabian, Marie-Christine Barrault...
Otuzlu yaşlarda Katolik bir mühendis olan Jean-Louis, yurt dışında birkaç yıl
geçirdikten sonra yerleşmek için Clermont-Ferrand’a döner. Bir gün ayinde
Françoise adında genç bir kıza rastlar. Hemen ona karşı bir çekim duyar...
Ma nuit chez Maud, Rohmer’in Altı Ahlak Hikâyesinin üçüncüsüdür. Dünyası
daha öncekilerden ayrılır: Güneşte etkisiz sevgi sözleri yoktur. Film siyah beyazdır
ve büyük bir bölümü kış mevsiminde geçer. Ma nuit chez Maud Rohmer’in ilk
uluslararası başarısı olup, 1969 Cannes Film Festivalinde üç ödüle aday gösterilmiş,
1970 yılında ise en iyi yabancı film Oscar’ına aday gösterilmiştir..
7. Bir Kadın ve Bir Erkek (Un homme et une femme) (1966)
Yönetmen: Claude Lelouch
Oynayanlar: Jean-Louis Trintignant, Anouk Aimée, Pierre Barouh...
Dublör olan kocasının ölümünden sonra teselli bulamayan bir yazman, Deauville’de
eşi ümitsizlik nedeniyle intihar etmiş olan bir otomobil yarışçısıyla tanışır. Birbirlerini
severler, iterler, tekrar karşılaşır ve birbirlerini yeniden severler...
Bu film sekiz ödüle aday gösterilmiş ve 1966 yılında Cannes’da Altın Palmiye, 1967
yılında Claude Lelouch için En İyi Yabancı Film Oscar’ı ve kariyerinde ilk defa En İyi
Yabancı Kadın Oyuncu seçilen Anouk Aimée’nin aldığı ödül olmak üzere üç önemli
ödül kazanmıştır.
78
79
8. Cherbourg Şemsiyeleri (Les Parapluies de Cherbourg) (1964)
Yönetmen: Jacques Demy
10. Paradideki Çocuklar (Les Enfants du paradis) (1945)
Yönetmen: Marcel Carné
Oynayanlar: Catherine Deneuve, Nino Castelnuovo, Anne Vernon...
Oynayanlar: Arletty, Jean-Louis Barrault, Pierre Brasseur...
Cherbourg, Kasım 1957. Bayan Emery ve kızı fille Geneviève bir şemsiye mağazası
işletmektedir. Geneviève otomobil tamircisi Guy’e âşıktır. Ne var ki annesi genç
kızın askerliğini bile yapmamış olan bu genç tamirci ile ilişkisini onaylamamaktadır.
Kızının zengin bir kuyumcu olan Roland Cassard ile evlenmesini ve mali bakımdan
zor durumda olan şemsiye mağazasının bu durumdan düze çıkmasına yardım
etmesini tercih etmektedir...
Paris, Boulevard du crime (1), 1840. Garance mim sanatçısı Debureau ile tanışır
fakat aşk hikâyeleri karmaşıktır. Garance çok arzulanan bir kadındır ve görüldüğü
kadar serbest değildir...
Bütünüyle müzikli bir film olan Les Parapluies de Cherbourg, iddialı ve yenilikçi bir
projeydi ve Catherine Deneuve’ün ilk başrolüydü. Uluslararası eleştirmenlerce çok
başarılı bulunmuş 1963 yılında Louis-Delluc ödülü ve 1964 Cannes Festivalinde
Altın Palmiye gibi birçok ödül kazanmıştır.
Les Enfants du paradis çıktığı andan itibaren gerek eleştirmenlerden, gerekse de
halktan büyük ilgi gördü. Zaten 1947 Oscar’ına en iyi özgün senaryo dalında aday
gösterildi. Sonra da sinemanın büyük klasikleri arasına girdi ve sinemanın yüzüncü
yıldönümü olan 1995 yılında eleştirmenler tarafından “Tüm zamanların en iyi filmi”
ilan edildi.
(1) Paris’te 3cü ve 11ci bölgeleri ayıran Boulevard du Temple Caddesinin diğer
adı (ÇN)
9. Jules ve Jim (Jules et Jim) (1962) Yönetmen: François Truffaut
Oynayanlar: Jeanne Moreau, Oskar Werner, Henri Serre...
Paris, 1900’ler. Alman olan Jules ve Fransız olan Jim, iki sanatçı arkadaştır. İkisi de
Catherine adlı kadına aşıktır...
Henri-Pierre Roché’nin aynı adlı romanından uyarlanan bu film, 1962 yılında
çıkışından itibaren çok büyük bir ilgi görmüştür. François Truffaut’nun kitaba olan
tutkusunu “Bu film başarılı olduysa kendisine esin kaynağı olan kitaba benzediği ve
bir aşk ilahisi, hatta bir yaşam ilahisi olduğu içindir.” Sözleriyle ifade ettiği sözlenir.
80
81
Andréane et Uğur
Andréane ve Uğur
Quand et comment vous êtes-vous rencontrés?
Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız?
Andréane: Par hasard. En rentrant d’une soirée anti Saint-Valentin avec une copine le 13 février 2010, nous nous sommes connectées sur Chatroulette pour rigoler. Il était là, et faisait l’imbécile avec une lampe. Nous l’avons trouvé amusant.
Au bout d’un moment, j’ai abandonné mon amie et j’ai discuté avec lui toute la
nuit. Nous avons passé le mois suivant à parler jour et nuit sur internet. C’était la
première fois que je craquais sur quelqu’un sans l’avoir vraiment rencontré. Puis
j’ai sauté le pas et rassemblé mes maigres économies afin d’acheter un billet pour
Istanbul. Je suis arrivée le 10 mars, pour dix jours. Il m’a fait visiter la ville. Nous
nous sommes vraiment bien entendus, au-delà même de mes attentes.
Andréane: Tesadüfen. 13 Şubat 2010 günü bir arkadaşımla Sevgililer Günü karşıtı
bir etkinlik dönüşü, gırgır olsun diye Chatroulette’e bağlandık. Oradaydı. Eline bir
lamba almış şaklabanlık yapıyordu. Onu eğlenceli bulduk. Bir süre sonra arkadaşımdan ayrıldım ve bütün gece onunla sohbet ettim. Sonraki ayı internette gece
gündüz birlikte geçirdik. Biriyle karşılaşmadan ilk defa bağlanıyordum. Nihayet
adım attım ve tasarruflarımı toparlayarak İstanbul’a bir bilet aldım. 10 Martta gittim.10 gün kalacaktım. Bana şehri gezdirdi. Tahminlerimin ötesinde iyi anlaştık.
Uğur: Le 14 février, sur Chatroulette. Je m’étais connecté pour m’amuser. Et je
l’ai rencontrée. J’ai passé le mois suivant sur internet à lui parler. Puis, lorsqu’est
venu le moment de nous rencontrer “en vrai”, c’est elle qui est venue parce que ce
n’était pas possible pour moi d’aller en France. Nous avons alors passé dix jours
ensemble. D’abord quelques jours à Istanbul, mais comme mon propriétaire, assez
conservateur, ne m’autorisait pas à recevoir de filles, nous sommes allés chez des
amis à Edirne.
Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ?
Posent-elles parfois problème ?
Andréane: Uğur ne correspond pas vraiment au cliché du Turc. Il est athée, il n’est
pas jaloux ni macho… En réalité, nous sommes assez similaires. Les différences
culturelles sont plutôt quelque chose de positif : nous avons plus de choses à nous
raconter. Il m’apprend par exemple les us et coutumes comme ne pas se moucher
en public (rires). C’est plutôt la barrière de la langue qui pose parfois problème.
Je ne parle pas beaucoup turc, et lui pas beaucoup anglais. Nous avons notre
propre langage, nous faisons attention aux mimiques, aux réactions de l’autre.
Mais lorsque l’on veut aborder des sujets plus profonds, cela peut être compliqué.
La dernière, fois il voulait m’expliquer ce qu’il lisait : un livre sur la philosophie.
C’était assez difficile à traduire. L’avantage est que nous ne sommes pas feignants.
La solidité de notre couple tient aux efforts que l’on a fournis afin d’être ensemble
et de se comprendre.
Uğur: 14 Şubat günü Chatroulette’te tanıştık. Eğlenmek için bağlanmıştım ve ona
rastladım. Sonraki ayı İnternette onunla konuşarak geçirdim. “Gerçekten” karşılaşma vakti gelince, benim Fransa’ya gitmem mümkün olmadığı için o geldi. Birlikte
on gün geçirdik. Birkaç gün İstanbul’da kaldık ama oldukça tutucu olan ev sahibim
eve bayan getirmeme izin vermediği için Edirne’deki arkadaşlarımızın yanına gittik.
Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun
oluyor mu?
Andréane: Uğur basma kalıp Türk tipine uymuyor. Tanrıya inanmaz. Kıskanç ya da
maço değildir. Aslında birbirimize benziyoruz. Kültür farkı olumlu bir şey. Birbirimize
anlatacağımız daha fazla şey oluyor. O bana, herkesin içinde burnumu silmemek
gibi gelenekleri öğretiyor (gülüşmeler). Sorun yaratan daha ziyade dil engeli oluyor.
Ben pek Türkçe bilmiyorum o ise pek İngilizce bilmiyor. Kendi dilimizi oluşturduk.
Mimiklere ve tepkilerimize dikkat ediyoruz. Daha derin konulara girdiğimizde sorun
yaşayabiliyoruz. Son olarak bana okuduğu bir kitap ile ilgili bilgi vermek istedi. Felsefi bir kitaptı. Tercüme etmesi oldukça zordu. Tembel olmamamız lehimize işledi.
Çiftimizin gücü birlikte olmak ve birbirimizi anlamak için gösterdiğimiz çabadan
kaynaklanıyor.
Uğur: Pek sayılmaz. Fakat bazen yanlış anlaşılmalar oluyor. Geçen Pazar günü bir
örnek yaşadık. Benim izin günümdü. Duş yapmasından yararlanarak biraz temizlik
yaptım. Bu onu kırdı çünkü dinlenebilmem için bir gün önce o da temizlik yapmıştı.
Sanki temizliği iyi yapamamış gibi oldu. Fakat sonunda birbirimizi her zaman anlarız.
Uğur: Pas vraiment. Mais parfois, nous avons quelques malentendus. Comme
dimanche dernier. C’est mon jour de congé. J’ai profité de son passage sous la
douche pour faire le ménage. Ça l’a vexée parce qu’elle l’avait fait la veille pour
que je puisse me reposer. C’était un peu comme si elle l’avait mal fait. Mais nous
finissons toujours par nous comprendre.
Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/
rencontres/132626-sen-sevyorum-andreane-et-uur-nous-avons-notre-propre-langageq
82
83
Antony Doucet et Umut Şengün
Antony Doucet ve Umut Şengün
Quand et comment vous êtes-vous rencontrés?
Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız?
Antony : C’était à Cihangir, il y a trois ans, pour la soirée d’anniversaire d’une
copine commune. C’était une soirée déguisée: “Moulin rouge meets Bollywood”
(rires). On me l’a présenté. J’ai flashé tout de suite. J’étais sûr que c’était le début
d’une relation durable.
Antony : Üç yıl önce, ortak bir arkadaşımızın Cihangir’de düzenlediği bir etkinlikte
tanıştık. «Moulin rouge meets Bollywood» konulu kostümlü bir akşamdı (gülüşmeler). Bizi tanıştırdılar. İçimde hemen bir şimşek çaktı. Bunun kalıcı bir ilişkinin
başlangıcı olduğundan emindim.
Umut : C’était il y a trois ans, en mai. J’étais à l’anniversaire d’une amie. Nous nous
sommes rencontrés ce soir-là, puis nous nous sommes revus la même semaine,
puis encore deux ou trois fois avant de démarrer une relation. J’ai eu un coup de
foudre mais Antony n’était pas libre à l’époque. Je lui ai demandé de faire un choix.
Tout a été très vite, nous avons emménagé ensemble après quelques semaines
seulement.
Umut : Üç yıl önce, Mayıs ayındaydı. Bir arkadaşımın doğum gününe gitmiştim.
O akşam tanıştık. Aynı hafta içinde tekrar görüştük. İlişkimize başlamadan önce
birkaç kere daha buluştuk. Ben yıldırım aşkına tutuldum ama o zaman Antony müsait değildi. Kendisinden bir seçim yapmasını istedim. Her şey çok çabuk gelişti.
Birkaç hafta içinde aynı eve taşındık.
Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ?
Posent-elles parfois problème ?
Antony : Il y a deux choses: la différence d’âge, puisque nous avons 20 ans de
différence, et la différence de culture. Par exemple, comme presque tous les Turcs,
Umut a une notion du temps très particulière (rires). Dix minutes françaises équivalent à 20 minutes turques. J’appelle cela la “règle par deux”. C’est aussi valable
pour les prix, mais dans l’autre sens. Quand il m’annonce 200 TL, je m’attends à
ce que cela ne coûte que 100 TL!
Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun
oluyor mu?
Antony : İki şey var. Bunlardan biri yaş farkı çünkü aramızda 20 yaş fark var. Diğeri
de kültür farkı. Mesela Umut’un zamana yaklaşımı, bütün Türklerde olduğu gibi çok
farklı (gülüşmeler). Fransızlar için 10 dakikanın karşılığı Türkler için 20 dakika. Ben
buna «iki misli kuralı» diyorum. Bu, fiyatlar için de geçerli ama o konuda kural ters
işliyor. Bana bir şeyin fiyatını 200 TL olarak bildirdiğinde ben bunu sadece 100 TL
olarak algılıyorum.
Umut : Antony peut être très têtu et j’associe cela, à tort ou à raison, au fait qu’il soit
français. Quand il a une idée, il est persuadé d’avoir raison… Je ne dis pas qu’il est
arrogant, mais têtu, oui. Ceci dit, il s’est ‘‘adouci’’ après six ans à Istanbul. Avant, il
était plus strict, plus sérieux, il souriait moins. J’ai l’impression qu’il devient de plus
en plus turc, de plus en plus ‘‘relax’’ (rires).
Umut : Antony bazen çok inatçı olabiliyor. Ben bunu, -doğru ya da yanlış- onun
Fransız olmasına bağlıyorum. Bir konuda bir fikri olduğunda, kesinlikle haklı
olduğuna inanıyor. Küstah demeyeceğim ama inatçı olduğu kesin. Yine de,
İstanbul’da geçirdiği altı yılı onu gevşetti. Eskiden daha katı ve daha ciddiydi.
Bu kadar gülümsemezdi. Giderek Türkleştiği, daha “rahat” olduğu izlenimini
ediniyorum (gülüşmeler).
Quel est le premier mot que vous avez appris dans la langue de l’autre?
Eşinizin dilinde öğrendiğiniz ilk sözcük ne oldu?
Antony : Il y a trois mots que j’ai tout de suite voulu apprendre: sol (à gauche), sağ
(à droite) et düz (tout droit). Tout simplement pour être efficace dans les taxis et ne
pas tourner en rond pendant trois heures (rires).
Antony : Taksilerde saatlerce dolaşmamak için hemen öğrenmek istediğim üç
sözcük oldu: Sol, Sağ ve Düz.
Umut : “Je parle un peu français”? (rires) J’ai essayé d’apprendre mais cela n’a
pas donné grand chose pour l’instant… Mais j’aime la sonorité de certains mots.
“Petit chat” par exemple. Je l’utilise pour tout! (rires) Et puis “putain” aussi, qui me
fait beaucoup rire, alors que je ne suis pas du tout du genre à dire des vulgarités
en turc.
Umut : “Ben biraz Fransızca biliyorum” (gülüşmeler). Öğrenmeye çalıştım ama
şimdiye kadar pek bir sonuç alamadım. “Petit chat (Kedicik)” gibi bazı sözcüklerin
melodisini seviyorum. Her fırsatta kullanıyorum (gülüşmeler). “ Putain (O...)”
de beni çok güldürüyor. Halbuki Türkçe’de bayağı sözcükler kullanan bir insan
değilim.
Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/
rencontres/178278-seni-seviyorum-antony-et-umut-futurs-maries-et-futurs-associes
84
85
Aslı et Olivier
Aslı ve Olivier
Quand et comment vous êtes-vous rencontrés?
Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız?
Aslı: C’était au musée Sabancı. Je vivais en Espagne et n’étais à Istanbul que pour
cinq jours, mais nous nous sommes rencontrés…
Aslı: Sabancı Müzesinde. İspanya’da yaşıyordum ve İstanbul’a sadece beş günlüğüne gelmiştim ama karşılaştık.
Olivier: Nous nous sommes rencontrés lors d’une conférence au musée Sabancı.
Je m’occupe en partie de ce lieu et ce jour-là, Aslı donnait une conférence sur l’art.
J’allais partir et nous nous sommes retrouvés nez à nez. Nous avons discuté et
nous nous sommes connus comme ça.
Olivier: Sabancı Müzesindeki bir konferans sırasında karşılaştık. Ben zaman
zaman orası ile ilgileniyorum ve Aslı sanat ile ilgili bir konferans veriyordu. Tam
gidiyordum, burun buruna geldik. Sohbet ettik ve tanışmış olduk.
Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ?
Posent-elles parfois problème ?
Aslı: Avant d’être avec Olivier, je ne connaissais pas de Français. Nous sommes
allés en France, à Lyon, et cela m’a beaucoup plu car j’ai compris que nos sociétés
étaient différentes. En France, c’est plus démocratique je trouve. Au quotidien, je
ne remarque aucun problème lié aux différences de culture. Peut-être simplement
à propos de la langue. Nous parlons anglais mais je pense qu’il serait nécessaire de
parler l’une de nos langues maternelles. Lorsqu’on a besoin de parler de quelque
chose de profond, la langue maternelle est plus confortable que l’anglais.
Olivier: Il y a des différences culturelles, c’est certain, mais elles sont plutôt sympas à vivre. J’imagine que tout dépend aussi des niveaux sociaux. Nous sommes
du même environnement social donc c’est facile. Je remarque qu’il y a un décalage en ce qui concerne par exemple la famille, qui ici fait davantage partie de
l’environnement direct du couple. La relation est plus colorée car les Turcs en ont
vu de toutes les couleurs. Par contre, je remarque aussi que les gens sont très
susceptibles. Il faut faire attention à ce qu’on dit car cela peut être mal interprété…
Quel est le premier mot que vous avez appris dans la langue de l’autre?
Aslı: “Voulez-vous danser avec moi ?” J’étais scolarisée dans un lycée américain et nous avions des journées organisées avec les élèves des lycées français,
allemands etc. C’était l’occasion d’apprendre des mots dans d’autres langues et
c’est à ce moment que j’ai appris mon premier mot de français. Je devais avoir
13 ou 14 ans !
Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun
oluyor mu?
Aslı: Olivier’den önce hiç Fransız tanımamıştım. Birlikte Fransa’da Lyon’a gittik.
Çok hoşuma gitti çünkü toplumlarımızın farklı olduğunu anladım. Bence Fransa
çok daha demokratik. Günlük yaşamda kültür farkından kaynaklanan hiçbir sorun
algılamıyorum. Olsa olsa dil sorunu vurgulanabilir. İngilizce anlaşıyoruz ama bence
ana dillerden birini bilmek gereklidir. Derinliği plan bir konuda konuşulacağı zaman
ana dil İngilizce’den daha rahat olurdu.
Olivier: Kültür farlılıkları olduğu kesin ama onlarla yaşamak da sevimli. Bence her
şey toplumsal düzeye de bağlı. Biz aynı sosyal çevreye aidiz yani o konuda zorluk
çekmiyoruz. Örneğin aile konusunda bir fark yaşandığını görüyorum. Aile burada
çiftin toplumsal çevresi ile daha bütünleşik. Türkler her sorunu yaşadığı için ilişkiler
daha renkli. Öte yandan insanların daha alıngan olduğunu görüyorum. İnsan yanlış
anlaşılmamak için dediklerine dikkat etmeli.
Eşinizin dilinde öğrendiğiniz ilk sözcük ne oldu?
Aslı: “Voulez-vous danser avec moi ? (Benimle dans eder misiniz)”. Bir Amerikan
okulunda okuyordum ve Fransız ya da okullarıyla ortaklaşa düzenlediğimiz etkinlikler olurdu. Bu sayede başka dillerden sözcükler öğrenirdik. Ben ilk Fransızca
tümcemi o zaman öğrendim. 13 ya da 14 yaşımda olmalıydım.
Olivier: “Allahaısmarladık” demesini öğrenmem haftalar aldı. Karşılaşma sözcüğü
olan “iyi akşamlar” demesini daha kolay öğrendim. “Hayır” demeyi de öğrendim
ama kısa zamanda Türklerin hiçbir zaman “Hayır” demediklerini, onun yerine daima başka bir şey dediklerini anladım.
Olivier: J’ai mis des semaines à comprendre comment on disait “au revoir”. J’ai
surtout appris ce mot au début, “iyi akşamlar”... Et j’ai appris comment dire non,
mais j’ai réalisé que les Turcs ne disent jamais non, ils ont toujours autre chose
à dire !
Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/
rencontres/184976-seni-seviyorum-olivier-et-asli-de-l-art-a-l-amour
86
87
Ayşe et Erick Garcin
Ayşe ve Erick Garcin
Quand et comment vous êtes-vous rencontrés?
Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız?
Ayşe: Nous nous sommes rencontrés chez des amis en 1990. J’étais invitée mais
je ne m’attendais pas à ce qu’il vienne. Puis la porte s’est ouverte et il était là, habillé très différemment. Il portait une queue de pie et une chemise à jabot. Il avait les
cheveux longs attachés. Il donnait l’impression de ne pas être à la bonne époque.
Je crois que ça a été le coup de foudre tout de suite. A ce moment-là, je cherchais
un acteur pour une nouvelle troupe et je lui ai proposé.
Ayşe: 1990 yılında arkadaşlarımızın evinde tanıştık. Ben davetliydim ama onun
geleceğini sanmıyordum. Sonra kapı açıldı ve O oradaydı. Çok farklı bir şekilde
giyinmişti. Üzerinde kuyruklu bir ceket ve dantelli bir gömlek vardı. Sanki yanlış bir
zamandaymış gibiydi. Galiba derhal yıldırım aşkına tutuldum. O sıralarda ekibim
için bir aktör arıyordum ve ona teklif ettim.
Erick : Nous étions invités chez des amis communs à Lyon. Je me souviens être
rentré et elle était là. Elle avait un turban dans les cheveux. J’ai accepté de faire
partie de sa troupe à condition que je puisse rester chez elle. C’était dans la banlieue lyonnaise et je n’avais pas de moyen de locomotion.
Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ?
Posent-elles parfois problème ?
Ayşe: Il y a toujours des différences culturelles mais comme j’ai beaucoup voyagé
dans mon enfance, je peux m’adapter facilement. La différence, ce sont les autres
qui vous la font remarquer. Vous ne la sentez pas forcément. Souvent, la différence
de culture est liée à une différence de niveau social ou éducatif. Entre nous, ça
n’est pas le cas.
Erick : Lyon’da müşterek dostlarımıza davetliydik. İçeri girdiğimi hatırlıyorum. O
oradaydı. Saçlarını bir türban ile örtmüştü. Ekibine katılma teklifini onun evinde
kalmak koşuluyla kabul ettim. Lyon’un banliyösünde oturuyordum ve ulaşım olanağım yoktu.
Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun
oluyor mu?
Ayşe: Kültür farkı her zaman vardır ama ben çocukluğumda çok seyahat ettiğimden kolaylıkla uyum sağlayabiliyorum. Farklılıklara daha çok başkaları dikkat
çekiyor. Siz farkına varamayabiliyorsunuz. Kültür farkı genellikle toplumsal çevre ya
da eğitim düzeyi farklarından kaynaklanır. Bizim durumumuz böyle değil.
Erick : Hayır, sanmıyorum. Belki bazı konularda «Türkleşmişimdir» ama bu daha
çok buradaki toplumsal çerçeveye saygı göstermek içindir.
Erick : Je ne le pense pas. Il y a peut-être certains côtés pour lesquels je me suis
‘‘turquifié’’ mais c’est plutôt pour respecter le cadre social qui existe ici.
Eşinizin dilinde öğrendiğiniz ilk sözcük ne oldu?
Quel est le premier mot que vous avez appris dans la langue de l’autre?
Ayşe: «Merde (B.k)». 8 yaşımdaydım. Paris’in 16cı bölgesinde bir okula gidiyordum.
Yabancılara pek açık değillerdi. Bana küfür edip sürekli bu sözcüğü tekrar ederlerdi.
Ayşe: C’est ‘‘merde’’! J’avais huit ans, j’étais dans une école du XVIème arrondissement de Paris. Ils n’étaient pas très ouverts aux étrangers. Ils m’insultaient et ils
me répétaient ce mot.
Erick : “Bugün Pazar”. Nâzım Hikmet’in bir şiirinin son sözcükleri. Onunla ilgili bir
gösteri düzenlemiştik.
Erick : «Bugün Pazar». Les premiers mots d’un poème de Nâzım Hikmet. On avait
fait un spectacle sur ce poète.
Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/rencontres/148485-seni-seviyorum-ayse-et-erick-le-theatre-nous-unit
88
89
Gülseren et Luis
Gülseren ve Luis
Quand et comment vous êtes-vous rencontrés?
Eşinizle ne zaman ve nasıl tanıştınız?
Gülseren: Fin 1997, dans un jazz club de Paris qui s’appelle Les trois Mailletz,
l’un des plus vieux jazz clubs de Paris. Nous nous sommes rencontrés sur scène.
J’avais mon tour de chant avec un répertoire turc et Luis était le percussionniste
de ce club. Je jouais de la darbouka et Luis jouait des tumbas. Tous deux percussionnistes, on peut dire que nous nous sommes percutés! Il y a eu une rencontre
entre la darbouka et les tumbas qui sont tombés amoureux. Au bout de six mois,
nous nous sommes mariés. On a décidé de faire notre vie ensemble parce que
nous parlions la même langue, la langue de la musique.
Gülseren: 1997 sonunda, Paris’in en eski caz kulüplerinden olan «Les Trois
Mailletz»de tanıştık. Sahnede tanıştık. Türkçe parçalardan oluşan bir repertuarım
vardı. Luis ise mekânın vurmalı çalgılar sanatçısıydı. Ben darbuka çalıyordum, Luis
tomba çalıyordu. «Birbirimize vurulduk» diyebilirim. Darbuka ile tomba karşılaştı ve
birbirlerine âşık oldular. Altı ay içinde evlendik. Yaşamlarımızı birleştirmeye karar
verdik çünkü aynı dili, müzik dilini konuşuyorduk.
Luis: Je l’ai rencontrée sur mon lieu de travail, au Cabaret des Trois Mailletz, sur
scène. J’ai eu un flash. Je me suis dit, cette femme, je vais me marier avec elle, je
vais faire ma vie avec elle. Je ne me suis pas posé trop de questions, et c’est ce
qu’il s’est passé. On travaillait la nuit, elle est arrivée avec sa darbouka, et voilà,
j’ai craqué.
Dans votre vie quotidienne, vos différences de culture se remarquent-elles ?
Posent-elles parfois problème ?
Gülseren: Je suis née à Istanbul mais mes parents sont partis s’installer à Paris
quand j’avais six ans, j’ai donc grandi en France. Je me sens aussi bien turque
que française. J’ai été confrontée très jeune à la culture française, ma famille est
d’ailleurs toujours installée à Paris. On ne peut donc pas dire que nous ayons des
différences flagrantes de culture. On n’a donc aucun problème de ce côté-là. Nos
différences, c’était notre “plus”. Ce sont nos différences qui se sont attirées. Il n’y
a pas de frontière de langue, ni de nation entre nous. Je ne me suis jamais posée
cette question à vrai dire.
Luis: Je suis français d’origine colombienne. J’ai eu une éducation française. Cela
ne pose pas de problème entre nous puisque Gülseren aussi a grandi avec la
culture française. Nos différences sont avant tout des différences de caractère, par
rapport à certaines situations dans lesquelles on réagit différemment.
Quel est le premier mot que vous avez appris dans la langue de l’autre?
Gülseren: Arrivée en France à six ans, c’est comme si j’avais toujours parlé français. En espagnol, je dirais que c’est “que me cuentas por favor” (qu’est-ce que
tu me racontes). Je lui disais souvent sur scène, au moment où il commençait son
solo de percussion.
Luis: Moi c’est “öp beni”, “embrasse-moi” en turc. On ne se connaissait pas encore et je me souviens lui avoir demandé comment dire “embrasse-moi” en turc.
90
Luis: Onu iş yerim olan «Cabaret des Trois Mailletz» adlı mekânda sahnede tanıdım.
İçimde şimşek çaktı. «Bu kadınla evleneceğim, yaşamımı onunla birleştireceğim»
dedim. Kendime fazla soru da sormadım. Böyle oldu. Gece çalışıyorduk. O
darbukasıyla geldi ve kapıldım işte...
Gündelik yaşamınızda kültür farkı yaşıyor musunuz? Bu sizin için sorun
oluyor mu?
Gülseren: Ben İstanbul’da doğdum ama annem ve babam be altı yaşımdayken
Paris’e yerleşmişler. Yani Fransa’da büyüdüm. Kendimi Türk olduğu kadar Fransız
da hissediyorum. Fransız kültürüyle çok küçük yaşta tanıştım. Zaten ailem hala
Fransa’da. Bu nedenle çarpıcı kültür farkları ile karşılaşmadık. O açıdan hiçbir
sorun yaşamadık. Farklılıklarımız bizim için «artı» oldu. Aramızda ulus ve dil sınırı
olmadı. Aslında bu konuyu hiç sorgulamadım.
Luis: Ben Fransız’ım ama Kolombiya asıllıyım. Fransız eğitimi aldım. Bu konu bizim
için hiç sorun olmadı çünkü Gülseren de Fransız kültürüyle büyüdü. Farklılıklarımız
daha ziyade karakter farklılıklarından kaynaklanıyor ve bazı durumlara farklı tepki
veriyoruz.
Eşinizin dilinde öğrendiğiniz ilk sözcük ne oldu?
Gülseren: Fransa’ya geldiğimde altı yaşımdaydım. Yani her zaman Fransızca
bildim sayılır. İspanyolca’da ise ilk öğrendiğimin “que me cuentas par favor (Ne
diyorsun ya!)” olduğunu söyleyebilirim. Sahnede solo yapmaya başladığında ona
sık sık böyle derdim.
Luis: Ben ilk olarak “Öp beni !” demesini öğrendim. Henüz tanışmıyorduk ama ona
“Öp beni !”nin Türkçesini sorduğumu hatırlıyorum.
Pour lire cette interview en intégralité: www.lepetitjournal.com/istanbul/societe/rencontres/
171358-seni-seviyorum-luis-et-gulseren-on-peut-dire-que-nous-nous-sommes-percutes
91
Remerciements / Teşekkürlerimizle
Conception du corpus en français / Fransızca dizini tasarımı
- Catherine FILOSOVOFF, espace francophone / Frankofoni kulübü, GSU
- Lucie SOLYGA, espace francophone / Frankofoni kulübü, GSU
- Marie-Christine JUNG, Attachée de coopération pour le français
Fransızca Dili İşbirliği Ataşesi, IFT
- Selen DAVER, stagiaire / stajyer, Sciences Po Paris
Traduction / Çeviri
- Prof. Dr Hasan ANAMUR, Professeur émérite de l’Université Yıldız Teknik
- Serengül GÖKDEMİR, Consulat Général de France à Istanbul / İstanbul Fransa
Başkonsolosluğu
Rédactions des articles de lepetitjournal.com d’Istanbul /
lepetitjournal.com d’Istanbul metinlerinin yazımı
Fransızca metinlerin yazarları : Anne Andlauer, Meriem Draman, Julie Desbiolles,
Isma Maaz
Fransızca’dan Türkçe’ye tercümeler, Pelin Esmer (lepetitjournal.com d’Istanbul) ve
Cem Muhtaroğlu (T4 Tercüme bürosu, Teşvikiye) tarafından yapılmıştır.
Les auteurs des textes en français sont: Anne Andlauer, Meriem Draman, Julie Desbiolles, Isma Maaz. Les traductions ont été assurées par Pelin Esmer (lepetitjournal.
com) et Cem Muhtaroğlu (bureau de traduction T4, Teşvikiye).
Merci à ceux qui nous suivent sur Facebook pour leurs contributions.
Facebook takipçilerimize katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
92
www.consulfrance-istanbul.org
Impression / Baskı
www.facebook.com/consulatfrance.istanbul
Altavia Türkiye
93
APPRENEZ LE FRANÇAIS,
LA LANGUE DU CŒUR !
AŞKIN DILI
FRANSIZCAYI ÖĞRENIN!
Institut français de Turquie / Türkiye Fransız Kültür
Merkezi
DICTIONNAIRE DE LA VIE AMOUREUSE
FRANÇAIS – TURC
AŞK-I HAYAT SÖZLÜĞÜ
FRANSIZCA – TÜRKÇE
Ankara Şubesi
Konrad Adenauer Cad. no : 30 Sancak Mah. Yıldız
Tel. : 0312 408 82 00
İstanbul Şubesi
İstikal Cad. no : 4 Taksim Beyoğlu
Tel. : 0212 393 81 11
İzmir Şubesi
Cumhuriyet Bulvarı no : 152 Alsancak
Tel. : 0232 466 00 13
aşk
vıyorum
Senı se
duygu
www.ifturquie.org
cazibe
Je t’aıme
amour
coup de
foudre
rendez-vous
jardin secret

Documents pareils

2. Fransızca Kukla Festivali

2. Fransızca Kukla Festivali Teatrino a Due Pollici 2005’de Napoli’de kuruldu. Aynı yıl, « kağıt tiyatrosu » tekniğini kullanarak, ilk gösterisi olan “Lupus in fabula”yı sunduktan sonra, Le marionette in gamba” (2006), “Le pay...

Plus en détail